İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ARA GÜLER

Hasan Pulur/ h.pulur@milliyet.com.tr
Ve Ara Güler der ki:“Yalnız Cumhurbaşkanlığı ile LÈgion d’Honneur, biraz zor alınan ödül olduğu için tabii heyecanlandım, hoşuma gitti. Çünkü LÈgion d’Honneur gâvurun bana verdiği şeydir. Ama benimkinin bana vermesi çok daha mühimdir benim için. Cumhurbaşkanlığı ödülü LÈgion d’Honneur’den daha önemlidir benim için, benim milletimin beni takdir etmesi mühimdir, yoksa elin gâvuru vermiş ne olacak!”

****************
Ara Güler’le dostluğumuz, bazen aynı çatı altında arkadaşlığımız her halde kırk yılı aşmıştır.
“Yeni İstanbul” gazetesinde Şişhane’de gece çalışıyoruz, yazı işleri müdürü rahmetli Muzaffer Soysal, Ara da foto muhabiri…
“Muzaffer abi, sayfayı çatmış fotoğraf” bekliyor ölçüsünü alıp kilişeye gönderecek…
Bağırıyor:
“Git şu Ara’ya bak, fotoğrafları getirsin, gecikiyoruz.”
* * *
Fotoğrafhanesinin kapısı duvar, sadece bir tıkır tıkır diye bir ses geliyor, “Muzaffer abi” köpürüyor:
“Şunu bir elime geçirsem…”
Biraz sonra Ara görünüyor:
“Ne var ne oluyor?”
“Nerdesin seni arıyoruz…”
“Saati kurdum, iki lokma birşey yiyeyim diye dışarı çıktım, saatin sesini duymadın mı?”
Meğer o saat Ara Güler’in film yıkama saatiymiş, filmi içine kor, saati kurar çeker gidermiş. İşte o tıkırtı sesi, o saattenmiş!
* * *
Ara Güler, dünyanın en ünlü dergilerinin muhabiriydi, hiç kimsenin adını bile bilmediği yerlerden bin bir hikâye ile dönerdi…
“Evladım, bak dinle!” diye başladı mı, dinlemenin keyfine doyamazsınız.
Ara Güler, dünyada çok kişinin tanışmak için can attığı insanlarla tanışmış, çok kişinin görmesi mümkün olmayan olayların görüntülü tanığı, olmuştur.
Kendi deyimiyle “komünist değildir” ama onlara sempati duyar, onun gibi düşünen, yazarlarla, çizerlerle, şairlerden hiç ayrılmamıştır.
* * *
Sabahattin Eyüboğlu, gibi kültür sanat ve bilim adamını anlatırken, “Onun gibi bir adamı Türkiye’nin bilgisizliği öldürdü” der.
* * *
Ara Güler, dünyanın en değerli ödüllerini alır, ama onun değer verdiği “çektikleri”dir…
İstanbul’u kış basar, kar gelir, “Ara’ya Git kış fotoğrafı çek” derler.
Gider, öyle bir görüntü yakalar ki:
Bakın neyi çekmiş:
“Kış bastırınca, İstanbul sokakların dolduran motorsuz vasıtalar çok güçlük çeker. İşte bunlarda bir arabacı, karda, buzda kaymasın, diye atının ayaklarını çuvalla sarmış.”
* * *
Nezih Tavlaş’ın yazdığı “Foto muhabiri Ara Güler”in hayat hikayesinde, mesleğinin değeri ve önemini iki satırla anlatır.
“Bir patlama olduğunda olay yerine dolan foto muhabirleridir, oradan kaçan ise fotoğrafçıdır.
* * *
Geçenlerde TÜRSAK’in düzenlediği film festivalinde fotoğraf sanatına verdiği emek nedeniyle ödüllendirilen Ara Güler için dostları ödüllerden çok daha önemlidir.
* * *
Ve Ara Güler der ki:
“Yalnız Cumhurbaşkanlığı ile LÈgion d’Honneur, biraz zor alınan ödül olduğu için tabii heyecanlandım, hoşuma gitti. Çünkü LÈgion d’Honneur gâvurun bana verdiği şeydir. Ama benimkinin bana vermesi çok daha mühimdir benim için. Cumhurbaşkanlığı ödülü LÈgion d’Honneur’den daha önemlidir benim için, benim milletimin beni takdir etmesi mühimdir, yoksa elin gâvuru vermiş ne olacak!”
* * *
O kadar ince zarif, lakin bir o kadar da acı bir cevap!
—————————————-
DİPNOTU: Son kitabımızın kapağındaki fotoğraf Ara Güler’indir. Gecikmiş bu teşekkürü kabul ederse… H.P

Yorumlar kapatıldı.