İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Van Gölünde bir tarih…

Hasan Hastürer

Van Gölü içinde en büyük ada Akdamar Adası’dır. Sahilden tekne alıp gitmiştim Akdamar Adası’na.O küçük adayı ünlü kılıp, çekim merkezi yapan Akdamar Kilise’si.Akdamar Kilise’sin neden ünlü?“… Akdamar Kilisesi yörede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca, Kral I. Gakik tarafından M.S. 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel’e yaptırılmıştır.Kilise, Kudüs’ten İran’a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç’ın bir parçasını barındırmak amacıyla inşa edilmiştir.Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. (Sammiyetinden hiç kuşku duymadığımız bu insanlar bile gerçeği bilmiyor. Adanın ismi Ahtamar ya da Ağtamar adasıdır. Çok daha önemlisi Ahtamar kilisesi diye bir kilise yoktur. Kilisenin ismi Ahtamar Surp Haç Ermeni Kilisesidir.)

************
Akdamar Kilise’si küçük bir kilise ancak tarihi önemi ve sahip olduğu sanatsal özellikler bilindiği zaman o küçücük adada ve Akdamar Kilise’sinde neredeyse bir tam gün geçirilebilir. Adadan başı karlı dağları seyretmen ve görüntü almak insana farklı bir heyecan veriyor.
Doğu dendi mi kaçakçılık ve Kürt sorunuyla bağlantılı çatışmalar akla gelir öncelikle. Halbuki Türkiye’nin doğusu, Van yöresi turizm amaçlı ilk akla gelebilecek bir yöre. Farklı bir yöreyle tanışmak isteyenlere mutlaka salık veririm
Van Erciş Depremi nedeniyle Başaran Düzgün ve Hüseyin Ekmekçi ile geçenlerde Van’a gitmiştik.
O gidişim Van’a ikinci gidişimdi.
2009 Eylül ayının son haftasında ilk kez gitmiştim o yöreyi.
Van’a uçakla indikten sonra Ağrı, Doğu Beyazıt’a ulaşmıştım.
Tarihi İshak Paşa Sarayı’nda Türkiye Devlet Operası’nın Ağrı Dağı Efsanesi Galasını dinleyip, o tarihi mekanı farklı duygularla yaşamıştım.
Eylül ayı olmasına rağmen müthiş soğuktu.
O yörede seyahat etmenin farklı bir hazzı vardı.
Bizler hep Türkiye’nin batı yüzünü yaşarız… Türkiye’nin bir de doğu yüzü var halbuki.
Farklı bir coğrafya, farklı bir kültür.
Anadolu’nun sonsuz bir tarih zenginliğine sahip olduğunu görmek için inanın bana bir ömür yetmez.
*     *     *
Van’da iki gün kalmıştım dönüş öncesi.
Van gölünün kenarında Merit Şahmaran Oteli’nde kalıp Van Gölünün yirmi dört saatini gözleme şansım olmuştu.
Adı göl ama deniz gibi.
Zaten o yörenin insanlar Van Denizi diyor.
Van Gölü Canavarı da bir msal gibi anlatılır.
Londra’daki ablam şakayla karışık, “Çekebilirsen Van Gölü Canavarı’nın fotoğrafını çek” demişti.
Ben de parmağımla Van Gölü’nde bir noktayı işaret edip sonra o noktaya teknolojik destekle bir canavar yerleştirmeyi denemiştim.
*     *     *
Van da gidilecek, gezilecek çok farklı ve güzel yerler var.
Anadolu’nun farklı bir kültürü el değmemiş olarak oralarda yaşıyor.
Farklı bir kültür, farklı bir bir mutfak…
Van’ın kahvaltısı ünlüdür.
Son gidişimizde arkadaşlarla da tattık.
Van Kahvaltısı Menüsü’nü anlatın dediğimiz zaman bir çırpıda şöyle özetlendi:
“… Bal ve Kaymak, Süt, Tereyağ, Murtuğa, Yumurta, Özel Van Pidesi, Açık Ekmek, Lavaş, Cacık . Van yöresinde cacık süzme yoğurtla yapılır ve içinde biber yeşil soğan gibi farklı tatlar vardır. Ekmeğe sürülecek kıvamdadır. Tereyağla servis edilir. Çok lezzetlidir. Tahin Pekmez, Sucuklu yumurta, Karakovan balı, Kavurmalı yumurta.”
Van’ın otlu peyniri ayrıca ünlüdür.
Otlu Peynir şu bilgilerle özertlenerek anlatılır:
“İlkbahar’da Van’da kadınlar rengârenk kıyafetleriyle dağlara çıkar ve Otlu peynirde kullanılacak taze otları toplarlar. Otların hepsi dağda doğal ortamda yetişir. Bu amaçla hiç bir ot tarımsal olarak üretilmemektedir. İhtiyaçta yoktur üretmeye çünkü Van dağları biraz kar ve yağmur aldımı bereketini Ot olarak sunar. Lezzetli dağ kekikleriyle beslenen yayla hayavanlarının sütünden yapılan peynire katılan otlar doyumsuz bir lezzet olarak sunulur.”
*     *     *
Van Gölü içinde en büyük ada Akdamar Adası’dır.
Sahilden tekne alıp gitmiştim Akdamar Adası’na.
O küçük adayı ünlü kılıp, çekim merkezi yapan Akdamar Kilise’si.
Akdamar Kilise’sin neden ünlü?
“… Akdamar Kilisesi yörede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca, Kral I. Gakik tarafından M.S. 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel’e yaptırılmıştır.
Kilise, Kudüs’ten İran’a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç’ın bir parçasını barındırmak amacıyla inşa edilmiştir.
Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır.
Kilise merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç planında olup kırmızı kesme tüf taşlarıyla inşa edilmiştir. Kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap’tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahiptir.
Tarihçi Anne R. Redgate, ‘The Armenians’ adlı kitabında, Ermeni Kralı Gagik’in bu kiliseyi yaptırmak için bütün civar medeniyetlerin saraylarından mimar ve ustalar getirdiğini yazıyor.
1021 yılında Vaspurakan Krallığı ortadan kalkınca 1113’te yapılar manastıra çevrilmiştir ve 1895 yılına kadar kilise bölgedeki Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur. Akdamar kilisesi manastır olduktan sonra “Kutsal Haç Kilisesi” adıyla anılır.
Kutsal Haç Kilisesine, XIII. yüzyıl sonlarında Stephanus şapeli, 1293’te Zacharias şapeli, 1763’te kilisenin batısındaki jamatun (cemaat evi) ve son olarak da XIX. yüzyılın başlarında çan kulesi yapılmıştır.”
*     *     *
Akdamar Kilise’si küçük bir kilise ancak tarihi önemi ve sahip olduğu sanatsal özellikler bilindiği zaman o küçücük adada ve Akdamar Kilise’sinde neredeyse bir tam gün geçirilebilir. Adadan başı karlı dağları seyretmen ve görüntü almak insana farklı bir heyecan veriyor.
Doğu dendi mi kaçakçılık ve Kürt sorunuyla bağlantılı çatışmalar akla gelir öncelikle. Hâlbuki Türkiye’nin doğusu, Van yöresi turizm amaçlı ilk akla gelebilecek bir yöre. Farklı bir yöreyle tanışmak isteyenlere mutlaka salık veririm.
http://www.arcaajans.com/kose.asp?kose_id=3999


Yorumlar kapatıldı.