İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dersim özrünün Türk-Amerikan ilişkilerine faydaları

Ali H. Aslan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dersimli Kürt Alevi vatandaşlara 1930’larda yapılan katliam ve sürgünlerden dolayı devlet adına özür dilemesi, Türkiye’nin Batı ve ABD’deki imajına, özellikle Amerikan Kongresi’ndeki hareket kabiliyetine olumlu etkilerde bulunacaktır. Osmanlı kökenli gayrimüslim grupların bazı temsilcileri Amerika’da her vesileyle Türkiye’yi ve Türkleri kötülemeye çalışıyor. Diasporadaki bu yargısız infaz faaliyetlerinin merkezinde ise tarihi hesaplar ve önyargılar yer alıyor. Başta Ermeni tehciri olmak üzere coğrafyamızda yaşanan elim hadiseler bire bin de katılarak sürekli nazara veriliyor. Türkiye’nin tarihi hatalarını hep inkâr ettiği, o nedenle Batı ailesi içinde yer alabilecek düzeyde bir demokrasi olmadığı iddia ediliyor. Başbakan Erdoğan’ın devlet adına yaptığı Dersim özeleştirisi, böyle iddiaları zayıflatacak, Avrupa ve ABD’deki Türkiye dostlarının eline değerli bir argüman verecektir.

Amerikan Kongresi’nde Türkiye’ye karşı tarih defterlerinin açıldığı son girişimlerden biri bu ay yapılmıştı. Temsilciler Meclisi’ndeki Kızılderili ve Alaska Yerlileri İşleri Alt Komitesi, 3 Kasım’da Türkiye lehine 2362 numaralı tasarıyı görüşmek istiyordu. (Tasarı, Türk şirketlerinin Amerikan federal hükümetinin onayı olmaksızın yerli kabilelere tahsis edilmiş topraklarda yatırım yapmasının önünü açıyor.) Türkiye’nin olumlu gündeme gelme ihtimalinden rahatsız olan Ermeni ve Rum lobilerine yakın bazı milletvekilleri 1 Kasım’da komite başkanı Don Young’a mektup gönderdi. Demokrat John Sarbanes ve Frank Pallone imzalı mektupta, kabile topraklarının kullanım hakkının ‘seçici şekilde’ Türk unsurlarına verildiği öne sürülerek, ‘Türkiye’nin yakın zamandaki ve aynı zamanda tarihteki davranışları’nın bu tasarıyı ‘savunulamaz’ hale getirdiği ifade edildi. Muhalif Temsilciler Meclisi üyeleri, Kürtlere ve Ermenilere muameleler dahil Türklerin tarihi ve yakın dönem hatalarının da oturumda ele alınması talebinde bulundular. Ancak bunu başaramadılar. Daha sonra 17 Kasım’da Doğal Kaynaklar Komitesi’nin gündemine gelen tasarı, tüm sabote çalışmalarına rağmen 15’e karşı 27 oyla Meclis Genel Kurulu’na sevk edildi.
obama kongre’ye karşı koz kazandı
Türkiye’de demokrasi sahasında son Dersim çıkışı dahil kayda değer ilerlemeler var. Ancak bardağın giderek azalan boş tarafını nazara vermeyi tercih eden yerli ve yabancı münekkidler hep olacağa benziyor. Mesela son dönemlerde basın ve ifade özgürlüğü sorunları çok gündemde. İddialar ve eleştiriler şüphesiz büsbütün temelsiz değil. Mesela ifade özgürlüğü ile terör örgütüne destek arasındaki gri alanda kalan Ergenekon zanlısı tutuklu gazetecilerin durumu, büyük ölçüde Terörle Mücadele Kanunu’ndaki arızalardan kaynaklanıyor. Diğer yandan aralarında gazetecilerin de bulunduğu bir kısım Türk entelijansiyasının sistemdeki sıkıntıları yerli ve yabancı kamuoyuna abartarak ve hedef şaşırtarak yansıttığı da inkâr edilemez. Onun sonucu olarak da uluslararası basında Türk demokrasisinin imajını zedeleyen yayınlar arttı. Türkiye’nin bölgesinde artan yumuşak gücünü kıskananlar şu sıralar mal bulmuş mağribi gibi. Diyorlar ki: ‘Türkiye, bu eksik demokrasiyle mi Arap devrimcilerine örnek olacak?’ Dersim özeleştirisi, Türkiye’nin demokraside örnek keyfiyetini güçlendirerek uluslararası arenada önünü daha da açacaktır.
Peki Başbakan’ın Dersim özrü Washington için ne ifade ediyor? Obama yönetimi, Ankara ile güçlü ve yakın ilişkiler kurma hedefine sık sık tarihî ve güncel insan hakları sorunlarını gerekçe göstererek takoz koymaya çalışan Kongre’ye karşı bir koz kazanmış oldu. Çıkışın Türk-Kürt, Alevi-Sünni ihtilaflarını yatıştırmaya katkıda bulunma potansiyeli, Türkiye’de demokratik istikrardan yana olan Beyaz Saray için bir başka artı. Türk demokrasisinin olgunlaşarak Amerikan demokrasisiyle daha uyumlu hale gelmesi Washington’dakileri sevindirir. Öte yandan, CHP’nin ve hassaten başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersim tartışmasında Başbakan Erdoğan’dan yediği büyük siyasi gol, AK Parti’ye karşı daha iyi muhalefet yapılmasını arzu eden birçok Amerikalı yetkiliyi ve gözlemciyi iyice endişelendirecektir. Son tahlilde Amerikalılar, kültürel manada dindarlara nazaran kendilerine daha yakın hissettikleri Türk laik camiasının aşırı güç kaybetmesini istemez. Hele eleştiri oklarının Atatürk’e kadar uzanmış olması, Kemalist yoğunluğu hâlâ oldukça yüksek olan Washington ahalisini biraz huzursuz ediyor.
Devlet adına Dersim özrü tarihî bir gelişme. Kendi tarihindeki kölelik, siyah ayrımcılığı, Kızılderili katliamları gibi utanç verici hadiseleri açık şekilde tartışan Amerikalılar, bu tür özeleştirilere ve özürlere aşinalar. Ama Ankara’nın bunu başarmasına eminim biraz şaşırdılar. Türkiye, savunma psikolojisiyle değil, Başbakan Erdoğan’ın yaptığı gibi, ön alarak, tarihî şeffaflaşma sürecini devam ettirmeli. Amerika gibi ileri demokrasilerde olduğu gibi, örgün eğitimde çocuklarımıza gurur duymayacağımız bazı tarihsel gerçekleri de öğretebilmeliyiz. Böylelikle yeni nesillerin ilerlemenin temel unsurlarından olan eleştirel düşünme kabiliyetini kazanması ve özrün erdemini bilmesi kolaylaşacaktır. Bu ülkenin tüm mazlumları onore edildiğinde yurtta ve cihanda ayaklarımızı yere çok daha sağlam basacağımıza inanıyorum.
a.aslan@zaman.com.tr 

Yorumlar kapatıldı.