İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir Müslüman Kemalist eğitim tornasından geçerse nasıl olur?

Erkam Tufan Aytav
Markar Esayan ‘malzeme bu’ başlığı koymuş Taraf’taki dünkü yazısına.Oldukça önemli bulduğum bu yazısında özeten; AKP’nin alternatifsizliğinden, bu sebeple de yarın seçim olsa gene bu partiye gene oy vereceğinden, bununla birlikte ötekine bakışta hükümetin problemlerinden, yanlışlarından dem vuruyor.,, Bizler, hepimiz bu Kemalist eğitim tornasından geçtik, böyle eğitildik. İslami kesim de bu eğitim tornasından geçti. Üzerindeki hipnozu henüz atamadı. Onun için AKP’nin bu kafa karışıklığı aslında çok normal… Yazımın başında bir Müslüman, Kemalist eğitim tornasından geçerse nasıl olur diye sormuştum. İşte böyle olur. Yaşadığı trajediler ve mevcut eğitim tornası sonucunda en iyisinin bile kafası karışık olur. Dedesinden dolayı torununu suçlar, ‘yahu ben isyan etmedim, dedem de isyan etmemişti, üstelik kurtuluş savaşında canını vermişti dese bile, hayır sen de suçlusun, değil mi ki sen Ermenisin bu ülkede yaşam hakkın yok diye bakar, toptancı bir düşünceye sahiptir, insanları yaptıklarına göre değil ırklarına göre yargılar, kendisini de ötekileştiren sistemin diğer ötekilere bakışını hiç sorgulamadan kabul eder. 1915 olaylarında çoluk çocuk demeden yapılan eziyetleri görmemezlikten gelir.

Markar yazdıklarım Müslüman Türklere bakan yönü ile özeleştirilerim. Tamamı bu tarz Ermeniler için de geçerli.
Markar Esayan ‘malzeme bu’ başlığı koymuş Taraf’taki dünkü yazısına.
Oldukça önemli bulduğum bu yazısında özeten; AKP’nin alternatifsizliğinden, bu sebeple de yarın seçim olsa gene bu partiye gene oy vereceğinden, bununla birlikte ötekine bakışta hükümetin problemlerinden, yanlışlarından dem vuruyor.
Yazısının sonunda da AKP için ümitsiz bir ifade ile ‘ne yapalım malzeme böyle’ diyerek mevcut kadrodan bundan ötesi olamaz demeye getiriyor.  Ohannes amcasının unutamadığı bir de sözüne yer vermiş;  ‘oğlum bu malzemeden baklava hamuru açılmaz, olsa olsa tandır pişer’.
Markar’ın yazısında yer verdiği gayrimüslim ötekine bakışta AKP’nin yaşadığı gitgeller, Başbakan’ın ‘çok afedersiniz ne Rumluğumuz kaldı’ ifadesi bence de üzücü.
Hele Avrupa Parlamentosunda kullandığı şu cümle tam anlamı ile ibretlikti; ‘Van’daki Akdamar kilisesini kendi paramızla tamir ettirdik’.
Tabii ki kendi paramızla tamir edecektik. Kendi vatandaşının, kendi ülke sınırları içerisindeki kilisesini başkasının parası ile mi tamir edecektik. Ama Ermenileri öteki görüyorsanız bunu söylersiniz.
Bununla birlikte gayrimüslim vatandaşların el konulan mallarının iadesi gibi, Heybeli Ada Ruhban okulu gibi tabulaşmış konulara AKP’nin el atması da söz konusu. Meselenin bir de bu yanı var.
AKP’nin bu konularda bir gaz bir fren politikası bize gösteriyor ki bu konularda kafası epey karışık.Ama en azından karışık, konuya Türkiye’nin geçmişi ve diğer partiler açısından baktığımızda bu da iyi bir şey.Kafasının olumsuz anlamda net olmaması, pek çok kişi açısından AKP’yi bu konuda da hala bir ümit olarak kalmasını netice veriyor.
Evet Markar;  malzeme bu ama peki neden böyle? İşte bunu cevabını iyi analiz etmemiz lazım.
Türkiye’de İslami hassasiyeti olan kesimlerin zihinsel anlamda dönüşmediği sürece ülkemizin demokratikleşmesi mümkün değildir.
Bu dönüşümün veya dönüşememenin en önemli göstergelerinden biri de ‘ötekiye’ bakıştır. Bu da öyle kolay bir şey değildir.
Markar sen de kabul edersin ki sistemin temelleri ‘Laik yaşam tarzlı Sünni Türk’ dışındakileri ötekileştirerek atılmıştır. Dindarlar, gayrimüslimler, ırken Türk olmayanlar makbul vatandaş olmamakla başlayıp yer yer iç düşmana kadar giden bir yelpazede kendilerini bulmuşlardır.
Sistem ötekilerinin en başında da gayrimüslimler gelir. Üstelik sistemin gayrimüslimlere olumsuz bakışının toplumda ciddi bir karşılığı da vardır.
Bu bakışta Kemalist kesim ile İslami kesimin büyük oranda örtüştüğünü de görebiliriz.
Peki, bu neden böyle?
En baş etken yüzyılın başında bu topraklarda yaşanan trajedidir. Bu trajedi toplum sağlımızı ciddi oranda bozdu. Osmanlı’nın dağılması sırasında yaşananlar belki de yüzyılın en büyük trajedisi olarak kabul edilebilir.
Kurtuluş savaşında yedi düvele karşı savaşırken içimizdeki ‘bazı gayrimüslimlerin’ Araplar ve balkan halkları gibi, kendi bağımsızlığını kazanmak adına fırsatı değerlendirip Osmanlıyı işgal eden kuvvetler ile iş birliği yapması Müslüman Türk milleti üzerinde ciddi tesir meydana getirmiştir. Mevcut psikolojiyi anlamak adına buna asla göz ardı etmememiz lazım.
İki kulesi yıkılan Amerikalıların bütün Müslümanları düşman görmesi ve paranoyak davranışlar göstermesine bakacak olursak, koca bir cihan imparatorluğunun yakılması karşısında yaşanan toplumsal şok ve yaşanan ‘ihanetlerin’ Müslüman Türk milletinde nasıl derin izler bırakabileceğini anlayabiliriz.
Bu psikoloji ile kurulan cumhuriyet Tevhidi tedrisat üzerinden ısrarla ve özelikle başta Çanakkale olmak üzere Kurtuluş Savaşında omuz omuza savaştığımız gayrimüslimleri göz ardı etmiş ve halka sürekli düşmanlık pompalamıştır.
İsyan ve düşman ile işbirliğinde ayırt etmeksizin bütün gayrimüslimleri sorumlu tutmuştur, bununla da yetinmediği gibi günümüzün gayrimüslimlerine de yani onların çocuklarına, torunlarına da aynı faturayı çıkarmıştır. Bunu da topluma kabul ettirmiştir. Mantık şudur; madem deden isyan etti sen de suçlusun!
Bizler, hepimiz bu Kemalist eğitim tornasından geçtik, böyle eğitildik. İslami kesim de bu eğitim tornasından geçti. Üzerindeki hipnozu henüz atamadı. Onun için AKP’nin bu kafa karışıklığı aslında çok normal.
Markar; mecliste gerçek partilere sahip değiliz diyorsun, hayır ötekine bakışta hepsi birer gerçek parti, çünkü oy verenlerin büyük bir çoğunluğu kendileri gibi düşünüyor, gerçek bir toplumsal bakışı temsil ediyorlar.
Yazımın başında bir Müslüman, Kemalist eğitim tornasından geçerse nasıl olur diye sormuştum. İşte böyle olur. Yaşadığı trajediler ve mevcut eğitim tornası sonucunda en iyisinin bile kafası karışık olur.
Dedesinden dolayı torununu suçlar, ‘yahu ben isyan etmedim, dedem de isyan etmemişti, üstelik kurtuluş savaşında canını vermişti dese bile, hayır sen de suçlusun, değil mi ki sen Ermenisin bu ülkede yaşam hakkın yok diye bakar, toptancı bir düşünceye sahiptir, insanları yaptıklarına göre değil ırklarına göre yargılar, kendisini de ötekileştiren sistemin diğer ötekilere bakışını hiç sorgulamadan kabul eder. 1915 olaylarında çoluk çocuk demeden yapılan eziyetleri görmemezlikten gelir.
Markar bütün bu yazdıklarım Müslüman Türklere bakan yönü ile eleştirilerim daha doğrusu özeleştirilerim. Ancak gayrimüslimlere, özelikle ‘Kemalist boyası çalınmış Ermenilere’ yönelik de eleştirilerim olacak.
İki yukarıda bold olarak yazdığım eleştirilerin tamamı bu tarz Ermeniler için de geçerli. Soykırım iddiası üzerinden Ermeni çetecilerin Müslüman sivil halka yönelik kadın çocuk demeden yaptıkları zulmünü görmemezlikten gelen, İttihatçıların yediği bu haltı bütün Müslüman Türk milletine mal eden, özeleştiri yapmayan, yapıcı olmaktan ziyade kanatan bu kafanın da ciddi bir rehabilitasyona ihtiyacı var. Özellikle diaspora Ermenilerinde ve onların zihinsel olarak içimizdeki uzantılarında durum böyle.
Gelelim eldeki malzemeye. Evet, senin de dediğin gibi eldeki malzeme bu, ama süreç iyi yönde, enseyi karartmayalım.
Erkam Tufan Aytav – Haber 7
erkamaytav@hotmail.com
twitter.com/erkamtufan

Yorumlar kapatıldı.