İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Türkiye’de İnanç Gruplarının Ortak Sorunları” Çalışmasının Sonuçları Açıklandı

Anayasanın ilk önce laik bir yapıya kavuşturulması gerektiğinin altını çizen İzzettin Doğan, Türkiye’nin kağıt üzerinde laik bir devlet olarak gösterildiğini savundu. Diyanet’e aktarılan 8 milyar liranın ne Alevilere, ne Hıristiyanlara, ne de Musevilere aktarılmadığını ifade eden Doğan, “Bu laiklik değildir. AİHM’de açılmış davalarda verilmiş kararlar var. Bununla birlikte devletin görevi bu anlamda düzenleyici yetkisi ve farklı dinler, mezhepler, inançlar ile ilişkisini kullanırken yansız ve tarafsız kalmaktadır. Yani siz Diyanet’i bir organ olarak düzenlerken o düzenlemede kullanacağınız yasama yetkisini yansız ve tarafsız kullanmak zorundasınız. Siyasiler anayasaya madde koyarken divanın bu açıklamasını göz önüne almalıdırlar, yansız ve tarafsız davranmalıdırlar” diye konuştu.

 
Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF) önderliğinde yürütülen “Türkiye’de İnanç Gruplarının Ortak Sorunları” konulu çalışmanın sonuçları, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Toplantıda konuşan Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, “Türkiye kağıt üzerinde laik bir devlet olarak gösterilmektedir” dedi.
Sabancı Müzesi Tohum Toplantı Salonu’nda yapılan toplantıya Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Mevlevi Dedesi Hasan Çıkar, Süryani Katolik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Protestan Kiliseleri Birliği Başkan Yardımcısı Ertan Çevik ve Caferi-Der Başkanı Av. Sinan Kılıç ile farklı inanç gruplarının temsilcileri katıldı. Toplantıda konuşan Süryani Katolik Patrik Vekili Yusuf Sağ, artık herkesin haklarını savunmak için gücünün yettiği kadar çabalaması ve elini taşın altına sokması gerektiğini söyledi. 7-8 sene içerisinde hükümetin, özellikle vakıflarla ilgili attığı adımları ve Başbakan Erdoğan’ın toleranslı tavrını ve tutumunu takdir etmeden geçemeyeceğini anlatan Yusuf Sağ, “Ancak sanılmasın ki sorunlar çözülmüştür, daha çok şeyler var. Vakıflarla ilgili alınan kararlar sevindirici ancak yeterli değildir. Tüm parti liderlerine çağrı yapıyorum. Lütfen milliyete, ırka, renge bakmadan insan sevgisiyle yoğrulmuş bir parti lideri olarak Türkiye’nin refahı için çalışın.
Türkiye sadece dincilerin değildir, dine inananların da değildir” dedi.
CHP Milletvekili Ali Özgündüz ise, TBMM’de Anayasa Komisyonu üyesi olduğunu hatırlatarak, yapılan konuşmalarda yeni anayasadan beklenenlerin dile getirildiğini belirterek, “Yeni anayasa yapılırken benim de üzerinde durduğum üç temel ilke olmalı ki bu sorunlar çözülsün; adalet ilkesi, fikir ve inançlarda mutlak özgürlük ve hukuk karşısında eşitlik. Bunlar olursa herkesin sorunu çözülmüş olacak. Devlet herkese hak ettiğini verecek. Biz anayasa yaparken kendi başımıza devlet olarak değiliz. Türkiye’nin altına imza attığı sözleşmelere uymak zorundayız. Şu anda zorunlu olan din ve ahlak bilgisi bugüne kadar Sünni, Hanefi inanç doğrultusunda hazırlanmıştı. Bu sene Alevilik ve Caferi inancı biraz olsun müfredata koyuldu. Ama bu bana sorulmadı, başkaları yazdı. Bırakın da inancımı ben koyayım, ben yazayım. Siz bırakında biz neye inanıyorsak onu yazalım. Din kitabı 100 sayfaysa bırakın da 25 sayfasını ben yazayım” diye konuştu.
ALİ ÖZGÜNDÜZ: “DİYANET’İN YAPISI LAİK DEĞİLDİR”
“Türkiye laiktir ama Diyanet’in yapısı, çalışması laik değildir” diyen Ali Özgündüz, şöyle konuştu:
“Suni ağırlıklıdır, diğer inanışlar asimile ediliyor. Bugün hala cemevleri ibadethane midir, değil midir tartışılıyor. Bu çok yanlış. Cem benim ibadetimse, cemevi de ibadethanemdir. Bunu tartışmayın bile, bu kimin haddine. Diyanet’in elinde 6 milyar TL bütçe var ve bu para tek bir inancı, Sünni Hanefi inancı yaymak için, daha kötüsü diğer inançları asimile etmek için harcanıyor.”
Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan da, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in anayasa tasarısını hazırlayacak olan akademisyenlerin isimlerini tespit ederek davetiye yollamasının, “yeni anayasa çalışmalarının startı” anlamına geldiğini söyledi. Türkiye’de meydana gelen önemli siyasi olayların, nerdeyse cumhuriyetin kendi hayatını tehlikeye düşürecek olaylar olduğunu belirten Doğan, yeniden düzenlenecek bir anayasayla bu olayların üstesinden gelineceğini, bu düşünceyle yapılacak anayasa çalışmalarını Alevi
Vakıfları Federasyonu olarak keyifle destekleyeceklerini ifade etti. Doğan şunları söyledi:
“Yeni anayasa tasarısı hazırlanırken sivil toplum kuruluşlarından gerekli inisiyatif alınmazsa, sadece siyasetçilerin belirledikleri ölçüden değil, halkın isteklerini saptayacak olarak yeni bir anayasa yapılmazsa, 1982 Anayasası’nda olduğu gibi kendilerinin anayasası olmaktan ileri gidemez. Neden bu ülkede sadece bir kesim kendi inançlarıyla ilgili konuşur ve diğerleri zahmetlere katlandıkları halde hiçbir zaman sesleri çıkmazdı. Bir Musevi işadamı dostuma ‘Neden bu konuda hiç konuşmuyorsunuz, çok mu özgürsünüz inançlarda yoksa korkuyor musunuz’ dedim. ‘Hocam biz bir şey söyleyemeyiz’ dedi. ‘Neden konuşamazsın’ diye sordum. ‘Biz konuşamayız, biz hep zulüm gördük’ dedi. Süryani hocamın bu konuşması çok güzel. Keşke 30 yıl önce olsaydı bu konuşmalar. O zaman bu ülke ayrımcı tutumu benimseyemeyecekti, herkesten toplanan vergileri tek inanca aktaramayacaklardı. Biz bu konuyu 2-3 sene önce Başbakanla konuştuğumuzda ‘Hoca acele etme’ dedi. ‘Biz bu konuyu şimdi gündeme getirirsek, Diyanet’in yeniden yapılanmasını 2-3 senede ancak hallederiz. Şimdi acele edersek Sünni oylarını kaybederiz’ dedi. Bunu bana 20 yıldır tüm başbakanlar dedi.”
İZZETTİN DOĞAN: “TÜRKİYE KAĞIT ÜZERİNDE LAİK BİR DEVLET OLARAK GÖSTERİLMEKTEDİR”
Anayasanın ilk önce laik bir yapıya kavuşturulması gerektiğinin altını çizen İzzettin Doğan, Türkiye’nin kağıt üzerinde laik bir devlet olarak gösterildiğini savundu. Diyanet’e aktarılan 8 milyar liranın ne Alevilere, ne Hıristiyanlara, ne de Musevilere aktarılmadığını ifade eden Doğan, “Bu laiklik değildir. AİHM’de açılmış davalarda verilmiş kararlar var. Bununla birlikte devletin görevi bu anlamda düzenleyici yetkisi ve farklı dinler, mezhepler, inançlar ile ilişkisini kullanırken yansız ve tarafsız kalmaktadır. Yani siz Diyanet’i bir organ olarak düzenlerken o düzenlemede kullanacağınız yasama yetkisini yansız ve tarafsız kullanmak zorundasınız. Siyasiler anayasaya madde koyarken divanın bu açıklamasını göz önüne almalıdırlar, yansız ve tarafsız davranmalıdırlar” diye konuştu.

Yorumlar kapatıldı.