İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gözden kaçanlar…

A.Eşref Uzundere
Ecdadın canı ve kanı pahasına Türk-İslam mührünü vurduğu mübarek Anadolu topraklarında Ermeni, Rum ve Bizans kalıntılarına yeniden can verildiğini gözlemliyoruz.Sanki Türkiye’nin bölünüp parçalanmasından sonra “hayal dünyalarını süsleyen rüyalarının gerçek” olacağını zannediyorlar.Bir bakıyorsunuz, Patrik AKP’ye şükran günleri düzenliyor.Bir bakıyorsunuz, Haliç’te “haç çıkarma” törenlerine devletin bazı kurumları da destek veriyor.Bakıyorsunuz,  Ermenilerin Akdamar, Rumların Sümela’da düzenledikleri ayinlerin en büyük takipçileri ise her ne hikmetse GÜLEN Hocanın talebeleri…Fethullah Gülen cemaatinin Los Angeles’ta Ermenilerle birlikte düzenledikleri festivalde arzu ettikleri ve gösterdikleri gibi, Akdamar Müzesi kilise olmuştur ve tepesine de haç takılmıştır…Kilisenin tepesine takılı haçın önünde bir gurur abidesi gibi fotoğraf çektiren Hocanın talebelerini bu başarılarından dolayı AKP Hükümeti de tebrik etmiştir mutlaka.İstiklal Savaş’ında Ermenilerin silah deposu olarak kullandığı, kaçırılan Türklerin kurşunlanıp öldürüldüğü ve kadınlarımızın tecavüz edildiği Akdamar Kilisesi’ni ve Sümela’da yaptırılan ayinleri Türk Milleti unutacak mı?

9 Eylül 2011 tarihinde Uruguay Dışişleri Bakanı Luis Armago, Uruguay parlamentosunda “Ermenistan-Uruguay ikili görüşmelerinde, İmkânlar ve problemler” konulu konferansta, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlı olduğunu bildirmiş ve Karabağ probleminin giderilmesi için Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını almasının veya Ermenistan’la birleştirilmesinin daha uygun olduğunu bildirmiştir.
Uruguay, sözde “Ermeni soykırımını” ilk tanıyan ülkelerden biridir. Kimse, Uruguay hükümetine, Dağlık Karabağ’ın Tarihi Azerbaycan toprağı olduğunu, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işkâl ettiğini, bir milyona yakın Azerbaycan halkının öz topraklarından sürgün durumuna düşürüldüğünü, 20 bini aşkın Azerbaycan Türkü’nün Ermenilerce katledildiğini” anlatmamış ki!…
* * *
 15 Eylül, Enver Paşa’nın kardeşi olan Nuri Paşa ( Killigil), komutasındaki Türk İslam Ordusu’nun kardeş Azerbaycan’a yardıma gitmesinin 93. yıldönümüdür.
Nuri Paşa’nın  (Killigil),  (1881-1949) orduda komutan ve Cumhuriyet dönemi işadamıdır.   Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Azerbaycan’a hâkim olan Rus ve Ermeni birliklerinin (http://tr.wikipedia.org/wiki/Nuri_Killigil – cite_note-0) Mart Olayları adı ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu adında Osmanlı, Azeri ve Dağıstan askerlerinden oluşan bir ordu ile Azerbaycan’ı işgalden kurtarma harekâtı başlatmıştı.
Bu vesileyle bir milletin iki devleti olduğumuz kardeş Azerbaycan’ımızın bağımsızlığı için şehit düşen bütün askerlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
* * * *
-Doğrusu 88 yıldır bunu hiç kimse başaramamıştı…
Ecdadın canı ve kanı pahasına Türk-İslam mührünü vurduğu mübarek Anadolu topraklarında Ermeni, Rum ve Bizans kalıntılarına yeniden can verildiğini gözlemliyoruz.
Sanki Türkiye’nin bölünüp parçalanmasından sonra “hayal dünyalarını süsleyen rüyalarının gerçek” olacağını zannediyorlar.
Bir bakıyorsunuz, Patrik AKP’ye şükran günleri düzenliyor.
Bir bakıyorsunuz, Haliç’te “haç çıkarma” törenlerine devletin bazı kurumları da destek veriyor.
Bakıyorsunuz,  Ermenilerin Akdamar, Rumların Sümela’da düzenledikleri ayinlerin en büyük takipçileri ise her ne hikmetse GÜLEN Hocanın talebeleri…
Fethullah Gülen cemaatinin Los Angeles’ta Ermenilerle birlikte düzenledikleri festivalde arzu ettikleri ve gösterdikleri gibi, Akdamar Müzesi kilise olmuştur ve tepesine de haç takılmıştır…
Kilisenin tepesine takılı haçın önünde bir gurur abidesi gibi fotoğraf çektiren Hocanın talebelerini bu başarılarından dolayı AKP Hükümeti de tebrik etmiştir mutlaka.
İstiklal Savaş’ında Ermenilerin silah deposu olarak kullandığı, kaçırılan Türklerin kurşunlanıp öldürüldüğü ve kadınlarımızın tecavüz edildiği Akdamar Kilisesi’ni ve Sümela’da yaptırılan ayinleri Türk Milleti unutacak mı?
* * * *
-Milli şuur…
Yarın başlayacak yeni eğitim-öğretim yılı nedeniyle açıklamalarda bulanan Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun, “Milli şuur, ilk ve ortaöğretimde verilir. Hiç kimse yine faşizm, yine ırkçılık diye ortalığı velveleye vermesin!.. Hatta ‘yine mi milliyetçilik?’ diye ayağa kalkmasın!.. Bütün çağdaş ülkelerde de, çağın gerisinde kalmış sayılan birçok ülkede de durum budur. İlk ve ortaöğretim millî şuur verir. Birçoğu milliyetçilik, millî şuur gibi kavramları kullanmaz, ama eğitim ve öğretim yoluyla çocuklarına millî şuuru mutlaka verir. Millî şuur; dil, edebiyat, tarih ve kültürle ilgili derslerin müfredatı ile verilir” diye konuşmuş…
 Ah.. Keşke verilebilse!..
* * * *
 -MHP Yıldırım’a yeni yönetim…
Nedim Yazıcı başkanlığındaki MHP Yıldırım İlçe yönetimin,  seçimlerden sonra istifasıyla boşalan MHP Yıldırım ilçe teşkilatı yeniden oluşturuldu.
MHP Başkanlık Divanı tarafından MHP Yıldırım İlçe kurucu yönetim kurulu başkanlığına atanan Süleyman Tefekkür, başkanlığında oluşturulan yeni yönetim,  dün ilçe teşkilatında düzenlenen basın toplantısıyla Bursa kamuoyuna tanıtıldı.
 Başkan Tefekkür,  yaptığı kısa konuşmada, ”Halka hizmet Hakka hizmet” düsturuyla yola çıktıklarını, hedeflerinin Yıldırım’da belediye başkanlığını kazanmak olduğunu söyledi.
Siyaseti sahada ve Yıldırımlılarla birlikte yapma arzusunda olduklarını bildiren Tefekkür,  “Sadece bize oy vermiş 102 bin seçmenimizle değil, tüm Yıldırımlılarla gönül bağımızı kuvvetlendirmek ve kucaklaşmak arzusu ve gayreti içinde olacağız. Kongre kazanmak, siyaset yapmanın bir gereği olmamakla birlikte, biz Yıldırım’da seçim kazanmayı hedefleyen inancı ve iddiası olan bir kadroyuz.   Bu süreçte yanımızda olacak, fikirlerini ve deneyimlerini bizimle paylaşacak her kişi ve kuruma kapımız ve gönlümüz açıktır” diye konuştu.
yazan :A.Eşref UZUNDERE

Yorumlar kapatıldı.