İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Belgeler silinmekle kalmadı, karartıldı’

Başbakan Erdoğan, Ermeni soykırımına ilişkin “herkes arşivlerini açsın” çağrısı yaparken, Ankara’nın soykırım belgelerini yok ettiği ortaya çıktı…  Araştırmacı yazar Sait Çetinoğlu, “Wikileaks belgelerinde Ermeni Soykırımına ilişkin gizli belgeler yıllardır söylediğimiz bilgileri doğrulamaktadır. Mesele sadece arşiv bilgilerinin silinmesi, karartılması ve yok edilmesi değildir. Bunların yanında yalan bilgi üretilmekte ve bunların yayılması karartmanın türevlerinden biridir. Üstelik bu konuda önemli miktarlar harcanmaktadır” dedi. (Halaçoğlu doğru söylerse şaşmak gerekir.HYETERT

İSTANBUL (13.09.2011)- Başbakan Erdoğan, Ermeni soykırımına ilşikin “herkes arşivlerini açsın” çağrısı yaparken, Ankara’nın soykırım belgelerini yok ettiği ortaya çıktı. Araştırmacı yazar Sait Çetinoğlu, arşivlerin aynı zamanda karartıldığını belirtiyor.
Wikileaks’in yayınladığı gizli bir belge, Ermeni soykırımına ilişkin arşivlerin yok edildiği iddialarını yeniden gündeme getirdi.
12 Temmuz 2004 tarihli 04ISTANBUL1074 nolu belgede İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’nun yazışmalarında yer alan Türk ve yabancı tarihçilerin Ermeni soykırımıyla ilgili yorumları ve tanıklıkları yer alıyor. Wikileaks’in gizli belgesinde, “Ermeni diasporasının, davası için sürdürdüğü mücadele gittikçe şiddetleniyor. Diaspora, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere karşı önceden planlanmış bir imha politikası uygulandığını doğrulayan birçok tanıklık ve vesikaya sahipti… Türkiye ise kendi tezini savunan bir dizi belge yayınladı. Bunlara göre Ermeni çetelerinin Müslüman Türklere yaptıkları saldırılar karşısında yüzbinlerce Ermeni tehcir edilip yollarda hastalıklardan ölmüş ve eşkıya saldırılarına maruz kalmıştır” deniliyor.
ABD Konsolosluğu’nun yazışmalarında Ermeni ve Türk halklarının kimlik sorunu da ele alınıyor. Belgede, “Ermeni tarafının kimlikle ilgili hiçbir problemi yoktur fakat Türklerin kimliklerini koruma meselesi, zor durumda bulunmaktadır. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk döneminden bu yana değişmemiştir. Türk yöneticilerinin, Ermenilere karşı işledikleri hatalarını kabul etmeleri durumunda ülkenin sınırları sorgulanacak ve bu durum, Türkiye’nin Ermenilere tazminat ödemekle ilgili tutumunu zayıflatacaktır anlayışı bugün bile vardır” ifadeleri yer alıyor.
Ermeni ve yabancı tarihçilere göre Türk yöneticiler, arşivlerde özgürce araştırma yapılmasını yıllarca engelleyerek, Türkiye’nin soykırımcı bir devlet olduğunu kanıtlayan belgeleri gizledi. Örneğin Michigan Üniversitesi profesörü Gevorg Bardakçıyan, 70’li ve 80’li yıllarda kendisine Türk arşivlerinde araştırma yapmaya izin verilmediğini ABD yetkililerine bildirmişti.
Berktay: İki kez temizlendi
Türk tarihçi Halil Berktay’a göre ise Türkiye’de Ermeni sorunuyla ilgili arşiv belgelerinde iki defa “temizlik operasyonu” yapıldı. 1919’da Türk üst düzey askeri komutanlar, arşivlerdeki ilk silme işleminin 1918’de İstanbul’un işgalinden önce yapıldığını itiraf etti.
Berktay, ikinci girişimin ise Turgut Özal’ın arşivleri açmak istediği sırada yapıldığını söylüyor. Berktay’a göre bu girişim, diplomat Nuri Muharrem Birgi’nin başkanlığıyla eski general ve diplomatlar tarafından gerçekleştirildi. Halil Berktay, Birgi’nin kendisine “Biz gerçekten Ermenileri boğazlamışız” dediğini aktarıyor.
ABD Konsolosluğu’nun yazışmalarında, “Bazı Türk tarihçilerinin iddia ettikleri gibi arşivlerde günümüzde de Ermenilerle ilgili belgelerin temizlenmesi süreci devam etmektedir” deniliyor.
Çetinoğlu: Sadece silinmedi, karartıldı da
Konuya ilişkin ETHA’ya değerlendirmelerde bulunan araştırmacı yazar Sait Çetinoğlu, “Wikileaks belgelerinde Ermeni Soykırımına ilişkin gizli belgeler yıllardır söylediğimiz bilgileri doğrulamaktadır. Mesele sadece arşiv bilgilerinin silinmesi, karartılması ve yok edilmesi değildir. Bunların yanında yalan bilgi üretilmekte ve bunların yayılması karartmanın türevlerinden biridir. Üstelik bu konuda önemli miktarlar harcanmaktadır” dedi.
Çetinoğlu, Ermeni Soykırımının iki ortağı Almanya ve Türkiye’nin 1915’in üstünü örtebilmek için çok büyük çaba ve para harcadığını, bu çabaların önemli bölümünün arşivlerin temizlenmesi olduğunu kaydetti.
Çetinoğlu, 1. Emperyalist savaşta Osmanlı genelkurmayı Almanya’ya emanet edildiğinden, Almanlar çekilirken soykırımdaki ortaklığı gösteren belgeleri de beraberlerinde götürdüklerini ve bu belgelerin savaş sırasında bombalandığını ileri sürdüklerini hatırlattı. Ancak gözden kaçan 2 belgenin, Almanların soykırıma ilişkin sorumluluklarını gösterdiğini belirten Çetinoğlu, “Bunlardan biri genelkurmayın diğeri de Berlin-Bağdat demiryolları Genel müdürünün Ermenilerin öldürülmesini emreden belgelerdir. Bu belgeler Dadrian tarafından kamuoyuna sunulmuştur” dedi.
Talat Paşa davası
Sait Çetinoğlu, bir çarpıcı örnek olarak da Talat Paşa Davasını gösterdi: “Bu davada Almanların Soykırıma dahlinin üstünün örtülmesi için kısa bir duruşma sonucunda Tehleryan beraat ettirilmiş soykırım tanıklarının dinlenilmesi kabul edilmemiştir. Almanların Soykırım ortaklığının üstü örtülmeye çalışılmıştır.”
Kalan belgelerden Teşkilat-ı Mahsusa’ya ait olanların ittihatçıların emanetçi sadrazamı Ahmet İzzet Paşa’nın emriyle yok edildiğini söyleyen Sait Çetinoğlu, “Diğer dairelerde (dahiliye, maliye, iskan aşair umum müdürlüğü gibi) kalan belgeler de ayıklanarak incelemeye sunulduğu arşivde belgeler üzerinde çalışması gerekmeden sadece katalog taramasından anlaşılabilmektedir” dedi.
Süzülmüş ve yanlış bilgiler kaldı
Arşivlerde süzülmüş ve yanlış bilgiler bulunduğuna dikkat çeken Sait Çetinoğlu, şöyle devam etti: “Örneğin Osmanlı arşivindeki bilgilere inanılacak olursa Taniel Varujyan serbest bırakılmıştır. Oysa gerçek tam tersidir ve biz bu bilgiye başka kaynaklardan ulaşmaktayız. Bu konudaki çarpıcı örnek Taner Akçam tarafından 1915 yazıları eserinde vrilmektedir. DH.EUM 2.ŞB dosya 10 gömlek 58 de kayıtlı 11 Ağustos 1331 (1915) tarihli belgede Çankırı’ya sürgün edilenlerin salimen Çankırı’dan ayrıldıklarının listesi verilmektedir. Oysa biz biliyoruz ki Çankırı sınırlarını terk edebilenlerin sayısı iki elin parmaklarını çok az geçmektedir.”
Çetinoğlu, soykırım gerçeğine işaret eden gözden kaçan önemli belgeler de olduğunu belirtti ve ekledi: “Örneğin Belen, Kilis ve Cisr-i Şuur’un Emval-i Metruke Komisyonu defterleri var ise diğer bölgelerinde belgelerinin olması gerekir, oysa yoktur. Yine Diyarbekir-Ergani ilçesinin Ermeni gayrimenkullerinin ayrıntılı listesi varsa en azından Diyarbakır’ın diğer ilçelerinin de listelerinin var olması gerekir. Oysa diğerleri ayıklanmış bu iki belge unutulmuştur. Başka örnekler de vardır. TC. vatandaşlığından çıkarılan kişilerin kararlarının ekinden bu kişileri içeren liste ayıklanmıştır. Oysa belgelerde sayılardan ve eklerden söz edilmektedir. Bir ikincisi de Dersim soykırımı sırasındaki sürgün karalarının ekleri mevcut değildir. Burada da aynı yöntem benimsenmiş isimler karartılmıştır.”
İnkar endüstrisi
Soykırımın üstünün örtülmesi için ciddi parasal harcamalar da yapıldığı bilgisini veren araştırmacı yazar Sait Çetinoğu, “İnkar endüstrisi çerçevesinde inkarcı ‘akademisyenler’, lobiler ve avukatlara önemli miktarlar aktarılmaktadır. Ermenilerin ABD’de Doyçe Bank aleyhine açtıkları davayı Almanların 600 kişilik bir avukat ordusuyla izlemeleri boşuna değildir. Bu çerçevede bir araştırmacı dahi ayartılmakta çekinilmemiştir. Bu ‘saygın’ araştırmacı paranın cazibesine kendini kaptırarak D.Bank saflarında yerini almışsa da federal mahkeme bilirkişiliğini reddetmiş ‘saygın’ araştırmacıyı mahkeme kapısının önüne koymuştur” dedi.
Türkiye de denedi, bazen tosladı
Türkiye devletinin de bu yöntemi denediğini belirten Çetinoğlu, sahtekar akademisyenler ararken bazen de yanlış kayaya tosladığını söyledi. Çetinoğlu, “Donald Quatert’e TC 400 bin dolar teklif etmiş ancak ayartamamış tam tersi bir sonuç almıştır. Teklifi kabul etmeyen Donald Quatert teklif sonrasında Ermeni soykırımını araştırmaya yönelerek soykırıma destek vermiş, teklif geri tepmiştir” dedi.
Berktay’ın verdiği bilgi yüzde yüz doğru
Halil Berktay’ın Turgut Özal döneminde arşivlerin temizlendiği yönündeki sözleri için “yüzde 100 doğru olduğunu düşünüyorum” dedi ve ekledi: “Şu sırada Cumhuriyet Arşivinde Dışişleri Bakanlığı arşivi büyük bir gizlilik ve önlemle tasnif edilmektedir. Ki burada da bilgilerin ve belgelerin ayıklanarak tasnif edildiğine kuşku yoktur. Değilse bu önlemin gereği nedir?” (ETHA)

Yorumlar kapatıldı.