İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kâfirlerin malları nasıl geri verilir

Roni Margulies
“Savaştan kaçarken bırakılan mallar” yanılgısı nereden çıkmış acaba? “Ermeniler bizi savaşta arkamızdan vurdu” iddiasının akrabası olsa gerek. Ama Ermeniler kaçmadı ki yahu, devlet eliyle, zorla, göç ettirildiler. Sonra başlarına neler geldiği malûm. Bu yanılgı ne kadar yaygındır, bilemiyorum, ama n’olur n’olmaz, arkadaşıma şu cevabı yazdım:“İade edilen mülkler savaştan (veya herhangi başka bir şeyden) kaçan azınlıkların malları değil. ‘Kaçmak’ hiç söz konusu değil.Bu mülkler bireylerin değil, azınlık vakıflarının mülkleri. Bu vakıfların pek çoğu Osmanlı döneminde kurulmuş. Çoğu bir ibadethaneye, okula, ihtiyarlar yurduna veya mezarlığa gelir temin etmek için kurulmuş; bu gelirle kilise veya okulun yaşaması sağlanıyor. 

****************
  
İki Müslüman arkadaş tartışmış, biri benim de arkadaşım, aralarında geçen konuşmayı bana da aktardı: “Geçen gün bir arkadaşım, Erdoğan dedi, neden iade ediyor gayrımüslimlerin mallarını? Savaştan kaçarken bıraktıkları mallar değil miydi bunlar?
 Ben de sordum, savaştan kaçan filan yok, zavallılar Varlık Vergisi’ni ödeyemeyince Aşkale’ye sürgün edildiler. Velev ki kaçmış olsunlar, savaştan kaçan bir insanın cezası nedir Şeriat’a göre?
Sebepsiz yere kaçtığı sabitse, idamdır, dedi.
Peki dedim, idam edilen kişinin malları ne olur?
Mirasçılarına kalır elbette, dedi.
İdam edilen kişinin mallarına el konulması dinen caiz midir, dedim.
Caiz olmaz, dedi.
Peki dedim, bu mallar hakkında fetva nedir?
Sahiplerine iadesidir, dedi gülümseyerek ve başka bir şey konuşmadık bu konuda.
Son günlerde ‘Kâfirlerin malları nasıl onlara verilir, savaşta kaybettiklerini geri alıyorlar’ falan diye zırvalayıp insanların aklını karıştıran tipler var piyasada. Ama onlara en güzel cevabı yine İslamiyet’in kendisi veriyor.”
Tartışmayı bana aktaran İzmirli dostumun bana çok ilginç gelen bir özelliği var. Türkiye’de doğru yapılan, bir sosyalist olarak bana zaten doğru gelen her şeyin niye doğru olduğunu o ayrıca İslamî bir açıdan düşünür ve doğru bulur. Bugüne kadar ayrı düştüğümüz hemen hemen hiçbir konu olmadı.
İlgilenir mi, bilmem, ama dünya devriminden sonra ‘İslamî Bölgeler Genel Komiseri’ seçilmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım!
AK Parti hükümetinin ağustosta çıkardığı ve azınlık vakıflarının gasp edilmiş mallarının bir bölümünün iadesini mümkün kılan Kanun Hükmünde Kararname hakkında böyle bir tartışma olduğunu bilmiyordum doğrusu.
“Savaştan kaçarken bırakılan mallar” yanılgısı nereden çıkmış acaba? “Ermeniler bizi savaşta arkamızdan vurdu” iddiasının akrabası olsa gerek. Ama Ermeniler kaçmadı ki yahu, devlet eliyle, zorla, göç ettirildiler. Sonra başlarına neler geldiği malûm.
Bu yanılgı ne kadar yaygındır, bilemiyorum, ama n’olur n’olmaz, arkadaşıma şu cevabı yazdım:
“İade edilen mülkler savaştan (veya herhangi başka bir şeyden) kaçan azınlıkların malları değil. ‘Kaçmak’ hiç söz konusu değil.
Bu mülkler bireylerin değil, azınlık vakıflarının mülkleri. Bu vakıfların pek çoğu Osmanlı döneminde kurulmuş. Çoğu bir ibadethaneye, okula, ihtiyarlar yurduna veya mezarlığa gelir temin etmek için kurulmuş; bu gelirle kilise veya okulun yaşaması sağlanıyor. (Camilerde de böyle olur ya. Mesela İstanbul’da Mısır Çarşısı, Valide Sultan Camii’ne gelir temin edebilmek için Sultan tarafından yaptırılmış).
Cumhuriyet döneminde, 1936’da çıkartılan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’yla devlet tüm vakıfların akar ve gayrımenkullerinin listesini (‘1936 Beyannamesi’) istemiş. Bunu izleyen yıllarda, çeşitli nedenlerle Beyanname’ye girememiş olan mülklere zaman zaman el konmuş, 1951’den itibaren ‘kullanılmayan’ mezarlıklara el konmuş.
Nihayet, 1971’de başlayan bir dava sonunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1936 Beyannamesi uyarınca vakıfların mal edinemeyeceği, Beyanname’de bulunmayan malların sonradan edinilemeyeceği hükmünü vermiş. Bu karar, azınlıkları ‘yabancı’ olarak tanımlamasıyla ün kazanan karar! Bu şekilde, 1936’dan sonra edinilen taşınmazların, bedelsiz olarak, varsa eski mal sahiplerine veya mirasçılarına, yoksa Hazine’ye verilmesi karara bağlanmış. Gasp edilen mülkler, bu vakıfların mülkleri.
İşin hırsızlık yanı bir yana, bir de şu var: Azınlıkların çoğu ibadethane, okul ve yardım kurumu, cemaatin sayısı çok azaldığı için, ayakta durmakta zorlanıyor. Kiliselerin, okulların bakımı, onarımı yapılamıyor. Düşünün, 2000 tane Rum kalmış Türkiye’de. Bu kadar kişinin katkıları ve bağışlarıyla tabii ki hiçbir şey yapılamıyor. Vakıf mülkleri bu açıdan önemli. Bu mülklerin kira geliriyle, Rum cemaati çeşitli kurum ve binalarını yaşatabilir. Aksi takdirde hepsi yıkılıp gidiyor. Diğer azınlık cemaatler için de aynı şey söz konusu.
Kısacası, kaçanların malı geri verilmiyor, devletin haksızca gasp ettiği vakıf malları geri veriliyor.”
Ve ama klasik bir AK Parti uygulamasıyla karşı karşıyayız yine. İyi niyetli ve cesur bir adım, ama fena halde yetersiz. Niye yetersiz olduğunu www.durde.org adresinde Baskın Oran’dan öğrenebilirsiniz.
 Roni Margulies, ronmargulies@btinternet.com
(Taraf gazetesinin 03.09.2011 tarihli sayısından alınmıştır.)
http://www.marksist.org/haberler/4666-roni-margulies-kafirlerin-mallari-nasil-geri-verilir

Yorumlar kapatıldı.