İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu ‘eseri’ korumayalım!

Bir ‘bilim insanı’ düşünün. Üstelik bölüm başkanı olsun. Bir de bu bölümün Türk Dili ve Edebiyatı olduğunu ekleyin. Yani kültürle ilgili bir bölüm. Ve bu bilim insanı tarihi eserlerin restorasyonunun yapılıp yapılmamasında ‘Türk kültürüne ait’ olmasını şart koşsun. YÖK’ün eseri olan üniversiteler böyle bilim dışı, ırkçı görüşlerin de yuvalandığı bilim karşıtı merkezlere dönüşmüş durumda.Bu kişi Ordu Üniversitesi (ODÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç.Dr. İsmail Doğan. 

Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürü Erkan Gülderen yerel basında “Ordu’da Osmanlı, Rum ve Ermeni mimarisinin özelliklerini yansıtan tarihi evler restore edilecek” dedi. Gülderen’a yanıt gecikmedi. Ordu Üniversitesi (ODÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç.Dr. İsmail Doğan, “Erivan’daki Türk eserlerinin bir tanesini restore edin. Bu restorasyonu yaparken de Türk evini restore ediyoruz diye manşet atın. Buna müsaade eder mi Ermenistan?” diyerek geleneksel milliyetçi söylemi tekrarladı. Bununla da yetinmeyen Doğan, “Peki siz hangi akla hizmetle Ordu’da Ermeni ve Rum evlerini tadilat ediyoruz diyebiliyorsunuz?” dedi.
“Vatandaş olarak, bir bilim adamı olarak itiraz ediyorum” diyen Doğan, “Her gördüğü taş evi Ermeni evi zanneden, her gördüğü cumbalı evi Rum evi zanneden zihniyeti kınıyorum” demeyi de ihmal etmedi.
Rum ya da Ermeni evlerinin aslında onlara ait olmadığını da savunan Doğan tartışılacak sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadolu’da kerpiç ev kullanırsın, taşlık bölgede taş ev kullanırsın, ağaçlık bölgede kagir ev yaparsın. Bu Karadeniz Bölgesi’ne yönelik mimaridir. Bunun adını Ermeni, Rum koymak yanlıştır. Evet tarihi eserlerin korunması, restore edilmesi lazım ama bunu yaparken de adını doğru koymak lazım.”
Ermeni ve Rum evlerini tadilatını da ayıp olarak nitelendiren YÖK’e bağlı üniversitenin bölüm başkanı, “Bir de şunu merak ediyorum. Bu restore yapılırken bunun finansmanını kim sağlayacak? Ermeni diasporası mı? Rum kaynakları mı? Yok efendim Kültür Bakanlığı veya devletimiz finanse edecek diyorsanız, ben o zaman rahatsızlık duyuyorum. Benim vergilerimle yeterince Ermeni kilisesi, Rum kilisesi tadilat edildi. Benim toprağımda, kendi yurdumda, kendi vergimle ötekileştirilemem. Biraz da Türk eserleri restore görsün veya bunun adını ona göre koysunlar” dedi. (HABER MERKEZİ)
——————————————————————————–
SORUŞTURAN, REKTÖRLÜKTEN UZAKLAŞTIRILDI
DÖNEMİN Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, öğrencilere kötü davrandığı iddialarının internette yer alması üzerine Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Doç Dr. İsmail Doğan hakkında soruşturma açıldığını açıklamıştı. 2010 yılı Kasım ayında açılan soruşturmadan önce öğrenciler suç duyurusunda bulunmuş ve Doğan’ın derslerde, kendi düşüncesinden olmayan öğrencilere sürekli hakaretler yağdırdığını ve farklı illerden gelen öğrencilere sürekli baskı uyguladığını iddia etmişlerdi.
İddialar üzerine açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Kefelioğlu, “Soruşturma sonrasında iddiaların gerçek olduğu ortaya çıkarsa Doç. Dr. Doğan görevinden alınacaktır. Çünkü öğrenciler bize emanet onların güvenliğini sağlamak zorundayız” demişti. Kefelioğlu Doç. Dr. Doğan’ın, Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki tek doçent olduğu için bölüm başkanı olduğunu da sözlerine eklemişti.
Hakkındaki iddiaları yanıtlayan Doç Dr. İsmail Doğan ise iddiaların asılsız olduğunu savunarak, “Ben Türk bilim adamıyım ve derste anlattığım şeyler de Türklük ile ilgili olacaktır” demişti.
Rektörle bir bölüm başkanı arasında yaşanan bu tartışmadan sonra ne mi oldu? Dönemin rektörü Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu rektörlük seçiminde en yüksek oyu almasına rağmen YÖK’ün cumhurbaşkanına bildirdiği listede ilk sırayı alamadı ve Cumhurbaşkanı Gül de YÖK tarafından birinci sıraya çıkarılan Prof. Dr. Tarık Yarılgaç’ı Ordu Üniversitesi’nin rektörü olarak atadı. Doç Dr. İsmail Doğan ise hâlâ aynı bölümde ve aynı koltukta. (HABER MERKEZİ)

http://www.evrensel.net/news.php?id=11357

Yorumlar kapatıldı.