İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk Gazeteciler Ermenistan’da

Hrant Dink Vakfı’nın gerçekleştirdiği ”Ermenistan-Türkiye Gazeteci Diyalog Programı” çerçevesinde 7 kişilik Türk gazeteci grubu, Ermenistan’da temaslarda bulundu… Heinrich Böll Stiftung Türkiye Derneği desteğiyle düzenlenen programda, görüşme yapılan siyasiler, devlet kurumları, uluslararası kuruluşlar, düşünce ve sivil toplum temsilcileri, Ermenistan’ın ekonomik ve siyasi durumu, Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda gazetecilere bilgi verdiler.

AA
5 Temmuz 2011

Ermenistan Ulusal Meclisi Bilim, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Artak Davtyan, Türkiye’nin çok farklı, uzun ve derin bir geçmişi olduğunu bildirerek, ”Türkiye tarihinde, bu kadar güçlü ülke olmasında Ermenilerin de bir katkısı oldu. Gelecek yine bizim olacak” dedi.

Hrant Dink Vakfı’nın gerçekleştirdiği ”Ermenistan-Türkiye Gazeteci Diyalog Programı” çerçevesinde 7 kişilik Türk gazeteci grubu, Ermenistan’da temaslarda bulundu.

Heinrich Böll Stiftung Türkiye Derneği desteğiyle düzenlenen programda, görüşme yapılan siyasiler, devlet kurumları, uluslararası kuruluşlar, düşünce ve sivil toplum temsilcileri, Ermenistan’ın ekonomik ve siyasi durumu, Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda gazetecilere bilgi verdiler. Görüşülen bütün kuruluşların ortak kanısı, Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasının iki ülke ilişkilerine olumlu katkısı olacağı, işbirliği olanaklarını artıracağı, turizmi geliştireceği yönünde.

Komisyon Başkanı Davtyan, Türk gazetecileri kabulünde, iki ülke arasında yaşanan bu gibi ziyaret ve etkinliklerden memnun olduklarını, devamını dilediklerini söyledi.

Çok büyük bir ülke olan Sovyetler Birliği zamanında Ermenistan’ın bilim ve teknolojide çok iyi olduğunu ama dağılma sonrası bu durumun değiştiğini, şu anda bilime bütçeden yüzde 1 pay ayırabildiklerini belirten Davtyan, üniversitelerde 110 bin öğrenci bulunduğunu, Ermeni çocukların yurtdışına önce okumaya gidip, ardından çalışmak için orada kaldıklarını kaydetti.

-”TÜRK TAKIMLARININ GELMESİNİ DESTEKLİYORUZ”-

Türkiye’nin takımlarının futboldaki başarılarından da mutlu olduklarını bildiren Davtyan, ”Komşuluk ilişkilerini geliştirmek için Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi Türk takımlarını Ermenistan’a davet etmeyi düşünür müsünüz?” şeklindeki bir soruyu, ”Tabii ki komşuluk ilişkileri için destekliyoruz” şeklinde yanıtladı.

Davtyan, ”Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin (UEFA), grup elemelerinde, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’yi aynı torbaya koyarsa dostluk ilişkileri gelişir mi?” şeklindeki bir soru üzerine de ”Rusya ve Gürcistan’ı da aynı gruba koyması gerekir. Futbol oynamaya devam etmeliyiz. Futbol kapıyı açamadı ama araladı. İlişkilerin normalleşmesi için uygun bir iklim sundu. Türkiye-Ermenistan maçlarında da hiçbir sorun yaşanmadı. Davet alırsam uygun zamanda Türkiye’ye maç seyretmeye gelirim. 2002 yılında ailemle birlikte yaptığım Türkiye seyahatimde çok güzel hatıralarım var. Antalya’da 14 gün kaldım” dedi.

Ermenistan’ın görüşüne göre iki ülke arasındaki ilişkilerin üçüncü ülkelerle olanlardan etkilenmemesi, çünkü bütün ülkelerin birbiriyle bütünleşmesi gerektiğini anlatan Davtyan, ”Birbirimizle konuşmamız gereken çok zor konular var. Bunları konuşmayalım demek olmaz” diye konuştu.

Azerbaycan ve Türkiye’nin farklı olduğunu, Türkiye’nin uzun ve derin bir geçmişi bulunduğunu belirten Davtyan, şunları söyledi:

”Yanlış bir başlangıç noktası var. Ermenistan-Türkiye ilişkileri gelişmeli ki Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri de gelişebilsin. Herkes bir adım atmalı, karşılıklı tavizlerle sorunun çözülmesi gerekir. Karabağ’ın kendi kendini yönetmesi, Ermenistan ve Karabağ arasında ortak sınır olması ve Karabağ’da yaşayanların ister Ermeni olsun, ister Azeri güvenliğinin garanti altına alınması söylediğimiz üç şey. Bunun dışındaki konular karşılıklı tavizlerle konuşulabilir.

Rusya’nın Kazan kentindeki üçlü zirveden yol alırız diye düşünüyorduk ama olmadı. Azeri tarafı güç kullanımından o kadar çok söz ediyor ki kendilerini köşeye sıkıştırıyorlar. Halkı o kadar konuşuyordun, hadi o zaman yap diyecek. Ben en çok savaş olasılığını burada görüyorum. Türkiye-Ermenistan ilişkileri gelişirse, Aliyev’in de tutumu değişir. İkinci kez saldıracak olurlarsa tampon bölgeyi daha da büyütmüş oluruz. Türkiye öyle bir baskı uygulamalı ki savaş olasılığı ortadan kalksın. Anlaşmayı kim ihlal ederse ağır yaptırımları olmalı. Türkiye tarihinde, bu kadar güçlü ülke olmasında Ermenilerin de bir katkısı oldu. Gelecek yine bizim olacak. Hem batı (Türkiye), hem doğu (Azerbaycan) komşumuzla. Ancak her türlü konuya yaklaşırken cesur ve dürüst olalım.”

-ERMENİSTAN CUMHURİYET PARTİSİ SÖZCÜSÜ SHARMAZANOV-

Ermenistan Cumhuriyet Partisi Sözcüsü Eduard Sharmazanov, Karabağ konusunda iki koşulları olduğunu, bunlardan birinin Azerbaycan’ın yapıcı olması, güç kullanımını övmemesi, ikincisinin Karabağ’ın üçlü zirveye katılması olduğunu, 1994 ateşkes anlaşmasında Azerbaycan, Ermenistan ve Karabağ savunma bakanlarının imzasının bulunduğunu, onlar olmadan sorunun çözülemeyeceğini kaydetti. Türkiye’nin işin içine girmemesi, soruna müdahale etmemesinin yapacağı en iyi şey olacağını iddia eden Sharmazanov, şöyle konuştu:

”Biz her şeyin, Türkiye’nin 16. büyük ekonomi olduğunun, G-20 üyesi olduğunun, Arap dünyasında liderliği üstlendiğinin farkındayız. Fakat 21. yüzyılda komşuyla sınırın kapalı olması kabul edilemez. Üç temel ilkemiz var. Güç kullanılmaması, Karabağ’ın kendi kaderini tayin etmesi, toprak bütünlüğü. Azerbaycan, güç kullanılmaması ilkesini sürekli ihlal ediyor. Söylediği 1988’e dönelim. O zaman savaş niye oldu. Karabağ halkı Azeri himayesinde olmak istemiyor. Ermenistan ile kara sınırı mutlaka olmalı. Halkın güvenliği de sağlanmalı. Görüşmelerde Karabağ olmadan Karabağ’ın kaderine kimse karar veremez.”

Türkiye ile ilişkiler konusunda da Türk Ceza Kanunu’ndaki 301. madde, 1915 olayları, sınırların kapalı olması gibi manevi ön koşulları olduğu halde hiçbir ön koşul koymadıklarını, ilk adımın atılması gerektiğini bildiren Sharmazanov, dış politikadaki en büyük hedeflerinin 1915 olayları olduğunu kaydetti.

-TAŞNAKSUTYUN ULUSLARARASI SEKRETERİ MANOYAN-

Ermenistan Devrimci Federasyonu (Taşnaksutyun) Büro Uluslararası Sekreteri Giro Manoyan, 121 yıl önce kurulan partinin, Türkiye ve Ermenistan’ın ön koşulsuz diplomatik ilişki başlatmasını istediğini söyledi. Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan deklarasyonda sınır ve 1915 olayları konusunda Türkiye’nin önkoşulları olduğunu, önkoşul yazılmasa da Karabağ sorununun çözümünün de bu kapsamda değerlendirildiğinin görüldüğünü kaydeden Manoyan, bu deklarasyonun çekilmesini, yerine, ”Her iki ülke aralarında diplomatik ilişki kurmaya karar vermişlerdir. Kara sınırları açılmıştır. Diğer bütün meseleler uluslararası hukuka uygun ve barışçıl olarak çözülsün” şeklinde iki paragraflık deklarasyon imzalanmasını istediklerini bildirdi.

Kendilerinin sınır açılması halinde olacak ekonomik gelişmelerle ilgili rapor hazırladıklarını, iki ülke mevzuat ve ekonomik durumlarını karşılaştırdıklarını belirten Manoyan, imalat standartlarının kendileri açısından önemli olduğunu, tarımda ve inşaatta devlet yardımlarının verilmemesinin de kendilerini rekabette geri bıraktıracağını söyledi.

-ERMENİSTAN İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU ANDREASYAN-

Ermenistan İnsan Hakları Savunucusu (Ombusdman) Karen Andreasyan, ombusdmanlığın Ermenistan’da 7 yıl önce kurulduğunu, kendisinin üçüncü ombudsman olduğunu bildirdi. Her yıl parlamentoya rapor sunduklarını belirten Andreasyan, sorunları yargının da üzerinde yer alan 9 hakim ve 4 avukattan oluşan Ermenistan Adalet Divanı’na götürdüğünü ifade etti.

Her ülkede olduğu gibi Ermenistan’da da insan hakları sorunu olduğunu, ülkenin insan haklarını geliştirmek için çaba sarf ettiğini, çalışmalarında Avrupa Komisyonu’ndan da teknik destek aldıklarını anlatan Andreasyan, işkence, insanlık dışı muamele gibi konularında Avrupa Komisyonu ile çok yakın faaliyette bulunduklarını, ülkede Avrupa Birliği’nin de ofisi olduğunu, buradaki danışmanların Ermenistan Ombudsmanı ile birlikte çalıştığını kaydetti.

Bu kurumun Türk işadamları Ermenistan’da iş, yatırım yapması halinde haklarını koruyacak bir kurum olduğunu bildiren Andreasyan, şöyle devam etti:

”Raporlarımızı devlet kurumları dikkate alıyor. Tüm kurumlar üzerinde yetkim var. Tapu, kadastro, belediye, polis, ordu gibi kurumlara yönelik şikayetler var. Bazen zalimane davranabiliyorlar. Yalnız orduda sorun daha çabuk çözülüyor. 85 kuruluşla uzlaşma sağladık ama eşcinsel örgütleriyle mutabakat yapınca gündeme geldik. Yaptığımızı bazı insan hakları savunucuları bile doğru bulmadı.”

Ermenistan İmalatçılar ve İşadamları Birliği Türkiye Projelerinden Sorumlu Proje Direktörü Artur Ghazaryan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ticaretin çok dengesiz olduğunu, Türkiye’nin Ermenistan’a 300 milyon dolarlık ihracatı bulunmasına karşın, sadece 160 bin dolarlık ithalat yaptığını söyledi.

Hrant Dink Vakfı’nın, Heinrich Böll Stiftung Türkiye Derneği desteğiyle gerçekleştirdiği ”Ermenistan-Türkiye Gazeteci Diyalog Programı” çerçevesinde Türk gazeteci grubuyla görüşen Ghazaryan, en büyük projelerinin Ermenistan-Türkiye yakınlaşması projesi olduğunu, bunu da ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) desteklediğini kaydetti. Bünyelerinde birçok reel şirketi barındırdıklarını belirten Ghazaryan, Türkiye temsilcilerinin ise Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi Başkanı Kaan Soyak olduğunu bildirdi.

-TİCARET GÜRCİSTAN ÜZERİNDEN YAPILIYOR-

Sınır kapalı olduğu için konşimentolarda Erivan’daki bir sokak isminin yazıldığını ama şehir olarak Tiflis’in gösterildiğini, malın Erivan’a geldiğini belirten Ghazaryan, şunları söyledi:

”BA adlı bir Ermeni şirketine araştırma yaptırıyoruz. Kaçan fırsatlar ve olanaklarla ilgili. 20 sayfalık analitik bir rapor olacak. Türkçe dahil 3 dilde yayımlanacak. İki ülke arasında turizm, tarım, ulaştırma, bilişim-telekomünikasyon, tekstil-hafif imalat sanayi, inşaat malzemesi ve mücevherat alanlarında işbirliği olanakları var. Ermenistan’da taş kesme ve gümüş işçiliği okulları var. Gümüş ve elmas işçiliğinde işbirliği yapabiliriz. En büyük zorluk sınırların kapalı olması ve diplomatik ilişki bulunmaması. Diplomatik ilişki olmazsa iş yaptığımızda haklarımızı nasıl koruyabiliriz.

-”VERGİ, İŞÇİLİK, ENERJİ MALİYETLERİ TÜRKİYE’YE GÖRE ÇOK UCUZ”-

Kara sınırları kapalı ama hava sahası açık. Van-Erivan arasında doğrudan uçuş başlatmayı düşünüyoruz. Eski Sovyet cumhuriyetlerine ihracat yapan bir Türk firması Ermenistan’da gömlek, tişört yapmak istedi. Çünkü burada üretim yaparsa maliyet yüzde 68 azalıyor. Ermenistan’da vergi, işçilik, enerji maliyetleri Türkiye’ye göre çok ucuz. Ulaştırma maliyeti yüksek çünkü tek bağlantı Gürcistan karayolu. Rusya’dan Gürcistan üzerinden gelen demiryolu da Rus-Gürcü sorunu nedeniyle kapalı. Eskiden Rusya-Ermenistan ulaştırma hatları Azerbaycan üzerinden geçerdi. O da olmayınca tek Gürcistan kaldı.”

-TÜRKİYE-ERMENİSTAN TUR OPERATÖRLERİ BİRLİĞİ KURULUYOR-

Önümüzdeki ay 30 kadar Türk’ü bir konferans için Ermenistan’a getirmek istediklerini bildiren Ghazaryan, şöyle devam etti:

”İş Geliştirme Konseyi aracılığıyla toplantılar yapıyoruz. Tekstilde toplantı yapmadık. Mücevherat sektörü de var. Sınır açıldıktan sonra her şeyden önce maliyetler düşecek. Sınır açılırsa Türkiye turizmden kazanabilir. Türkiye-Ermenistan Tur Operatörleri Birliğini kurmayı düşünüyoruz. Birkaç ay içinde kurulacak. 5 Türk, 5 Ermeni tur operatörü bir araya gelecek, şirket Türkiye’de tescil ettirilecek. Bölgesel turlar olması için. Ermenistan’a gelen turistler, 2-3 saatliğine Türkiye’ye geçebilse, kesin Türkiye’ye giderler. Türkiye’den gelen Ermeniler de var.

Hergün Türkiye’den Ermenistan’a 100 tır geliyor ama Ermeni plakalı tırların Türkiye’ye girmesine izin verilmiyor. Ermenistan’dan sadece 12 kişiden az insan taşıyan münibüs ve araçların geçmesine izin veriliyor. Bir Rus şirketinin ürettiği alüminyum folyolardan Made in Armenia yazdığı için Türkiye sınırdan almıyor. Fakat Ermenistan’da Azeri nar şarabı satılıyor.”

-PİLOSYAN: ”SINIRIN AÇILMASINA KARŞI OLAN ERMENİ ŞİRKETLERİ VAR”-

Ermenistan İmalatçılar ve İşadamları Birliği Başkan Yardımcısı Krist Pilosyan da Türkiye sınırının Ermenistan için stratejik olduğunu, açıldıktan sonra ilişkilerin gelişeceğini, güven ortamının tesis edileceğini, birçok projenin uygulanacağını anlattı.

Pilosyan, ”Küçük iç pazarımıza çok büyük Türk şirketleri gelecek korkusu da var. Bundan dolayı bazı şirketler sınırın açılmasına karşı. Rekabet gücü olmayanlar karşı çıkıyor. Ermenistan pazarı Türkiye’nin ilgisini çekmeyebilir ama Ermenistan ilginç olabilir. Türk şirketleri güvenlik meselesi nedeniyle gelmiyor” şeklinde konuştu.

-DÜNYA BANKASI ERMENİSTAN TEMSİLCİSİ HAPPİ-

Dünya Bankası Ermenistan Temsilcisi Jean-Michel Happi, ülkede 1998 yılında 600 dolar olan kişi başına milli gelirin 3 bin 600 dolara çıktığını, 15 yıl önce iki kişiden biri yoksulken, bu rakamın 2009’da yüzde 26-27 düzeyine indiğini ama krizle 6-7 puan daha arttığını anlattı.

Tarımın yüzde 80’inin sulu tarım olması nedeniyle özellikle sulama altyapısının yenilenmesi için çalıştıklarını, 89 kilometre sulama kanalı yaparak 7 bin hektar alanı tarıma kazandırdıklarını bildiren Happi, şöyle dedi:

”Uygun iş ortamı yaratmak için çalışıyoruz. Oligark adını verdiğimiz az sayıdaki oluşum ticareti ve rekabeti zorlaştırıyor. Vergi toplamada sorunlar var. Vergi sistemi etkin hale getirilirse 0,5 milyar dolar daha vergi toplanabilir. Ermenistan vergi toplamada gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 20’si ile Avrupa ve Ortadoğu’nun en düşük oranlarından birine sahip. Ermenistan’da tarım vergiden neredeyse muaf. Şirketler başka yerden yaptığı karı sanki tarımdan yapmış gibi gösterip vergi ödemiyorlar.”

Happi, ”özel sektör sınırlı olduğu için herkes bir şekilde kamuda çalışıyor. Aile Yardım Sandığı ve Emekli Sandığı var. Aile gelirinin yüzde 59’u sosyal yardımlardan sağlanıyor. 600 bin kişi Emekli Sandığı’ndan yararlanıyor” dedi.

2009 yılında 1 milyar olan yabancı sermayenin 600 milyon dolara indiğini, önümüzdeki 3 yıllık dönemde yıllık 600-700 milyon dolarlık yabancı sermaye beklediklerini vurgulayan Happi, şöyle devam etti:

”Ermenistan’da diasporanın katkısı çok önemli. Diasporadakiler dünyanın en uzun teleferiğini Ermenistan’a yaptılar. Okul, sağlık kuruluşu, yol yapımı gibi yatırımları destekliyoruz. Yalnız biz bir yatırımı desteklerken yüzde 5-10 gibi yerel katkı isteriz. Bu rakamları diaspora veriyor. İşçi dövizleri 2008’de 1,5 milyar dolardı. 2009’da 1,1, 2010’da 1,2 milyar dolar oldu. Hem yabancı sermaye hem ihracat kalemlerinde turizm gelirleri de var. Dış ticaret açığı özellikle IMF’den ve Dünya Bankası’ndan alınan borçlarla kapatılmaya çalışılıyor. Avrupa Birliği ve Rusya da katkı sağlıyor.

Kriz öncesinde yüzde 16 olan kamu sektörü borcunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranı şimdilerde yüzde 42-44’lere çıktı. Çok kritik seviyeye geldi. Hükümet çok temkinli. Çünkü anayasada borç için yüzde 50 sınırı var. Ama Ermenistan borcunu ödeyebilecek durumda. Uzun süre sürdürülebilir olması için gerçekten IMF-Dünya Bankası’nın yardımına ihtiyacı var. IMF ve Dünya Bankası’nın ekonomiyi teşvik paketi oldu. Bunu Rusya, AB gibi diğer ortaklar da destekledi. Süren bir IMF programı da var.”

Happi, geçmişte Ermenistan’ın düşük gelirli bir ülke olduğu ve sermaye piyasalarına hiç ulaşma şansı bulunmadığı için Dünya Bankası’nın Ulusal Kalkınma Birliği (IDA) programından 5-10 yıl geri ödemesiz, 20-30 yıl vadeli, çok uygun şartlarda, faizsiz veya yüzde 0,75 gibi çok düşük faizli krediler kullandığını bildirdi. Bu program için kişi başına milli gelirin 1200 doları geçmemesi gerektiğini, oysa Ermenistan’ın 3 bin 600 dolar kişi başına milli geliri olduğunu belirten Happi, ”Program sınırını aşmasına rağmen, ülkenin krizi atlatabilmesi için Türkiye dahil Dünya Bankası ortakları Aralık 2010’da IDA programından yararlanmasına onay verdiler. Dünya Bankası’nın 1 Temmuz’da başlayan yeni mali yılında Ermenistan’ın 16. yıl programı da başladı. 3 yıllık dönemde Dünya Bankası’ndan 100 milyon doları IDA’dan, 100 milyon doları IBRD’den (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) olmak üzere 200 milyon dolar kredi kullanacak. 2 yıl içinde önceki kredileri geri ödemeye başlayacak” dedi.

Happi, sınırın açılmasının çok büyük etkisi olacağını, elektrik enerjisi alanında, ortak su kaynaklarının kullanımı konusunda Türkiye-Ermenistan arasında işbirliği imkanları olabileceğini vurguladı.

-EBRD ERİVAN BÖLGE OFİSİ DİREKTÖRÜ RAZLOG-

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Erivan Bölge Ofisi Direktörü Valeriu Razlog, Erivan ve İstanbul’da ofisleri bulunduğunu, Ankara’da da ofis açmayı düşündüklerini söyledi. Ermenistan’ın çok ciddi bir şekilde küresel krizden etkilendiğini, krizin Ermenistan ekonomisinin zayıflıklarını da gösterdiğini bildiren Razlog, ”ekonomi çeşitlenmiş değil. Çok fazla madencilik sektörüne dayanıyor. 2000-2008 dönemindeki çift haneli büyüme de daha ziyade inşaat sektöründen kaynaklandı. Fazla sayıda yeni bina görebilirsiniz ama çoğu boş” dedi.

Ülkeye yüzde 75-80’i Rusya’dan olmak üzere, Rusya, ABD, Fransa, Türkiye ve Lübnan’dan 1 milyar doların üzerinde döviz girdiğini, söylenen 3 milyar dolarlık rakamların abartı olduğunu, gerçeğin bu iki rakam arasında olabileceğini bildiren Razlog, şöyle konuştu:

”Ülkede iş yapma ortamında sıkıntılar var. Kayıtdışı nedeniyle rekabet sorunu görülüyor. Oligark yapılar nedeniyle hala önemli düzeyde yolsuzluk var. Deniz bağlantısı yok, doğu ve batı sınırı kapalı, ulaştırma ve telekomünikasyon altyapısı çok zayıf.

Ülkedeki 21 bankadan 12’siyle çalışıyoruz. Küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ), mikro finans ve ticari krediler sunuyoruz. Ulaşım altyapısını geliştirmeye çalışıyoruz. Erivan Havaalanı terminalini büyük ölçüde finanse ettik. Nükleer enerji dışında elektrik enerjisi yatırımlarını destekliyoruz. Hükümetin yardımıyla yatırımcılar konseyi oluşturduk. İlk toplantısı bu ay yapılacak.”

Razlog, Türkiye’den gelecek yatırımları da destekleyeceklerini bildirerek, ”ticaret, gıda ve tarım ürünü işleme, enerji üretimi, ulaştırma, inşaat malzemeleri ve inşaat sektöründe potansiyel var” dedi.

Bankaların sermaye yeterlilik oranlarının yüzde 20-25 gibi oldukça yüksek düzeyde olduğunu, krizi iyi bir şekilde atlattıklarını, hiçbir bankanın batmadığını veya Merkez Bankası’ndan yardım istemediğini anlatan Razlog, Ermenistan Merkez Bankası’nın krizi iyi yönettiğini, çok iyi, sağlam düzenlemeler yaptığını, Ağustos 2010’da yüzde 10 olan geri ödenmeyen kredi oranının şu sıralar yüzde 3’e düştüğünü anlattı.

Bankaların çok küçük, bölgesel anlamda bile yetersiz kaldıklarını, sektörde bir konsolidasyonun (birleşme) gerekli olduğunu vurgulayan Razlog, ”bir dönüşüm bekliyoruz. 8 yabancı banka var. Sektörün toplam aktif büyüklüğü 3,4 milyar dolar. Yabancı payı yüzde 50’den fazla” dedi.

Cari açığın yüzde 13-14’lerde olduğunu, bunu sürdürülebilir görmediklerini belirten Razlog, şunları söyledi:

”4 milyar dolar kamu borcu var. Bunun 3,5 milyar doları dış borç şeklinde. Uzun geri ödemesiz dönem, uzun vade ve düşük faiz nedeniyle borç yönetim kapasitesi hala yüksek. Ülkenin Dünya Bankası’na 0,8, Rusya’ya 0,5, IMF’ye 0,4, Asya Kalkınma Bankası’na 0,2 milyar dolar borcu var.”

-BM ÇALIŞMALARI-

Birleşmiş Milletler’in Ermenistan’daki Mukim Koordinatör Yardımcısı Dirk Boberg, BM Mukim Koordinatörünün ve BM Kalkınma Teşkilatı Temsilcisinin Kıdemli Danışmanı Armen Bayburtyan ve BM Sınai Kalkınma Teşkilatı Ermenistan Sorumlusu Anahit Simonyan, ülkenin küresel kriz nedeniyle 2009’da ekonomide yüzde 14,5 küçüldüğünü, 2010’da yüzde 2,6’lık büyüme yaşandığını, 2011 için ise yüzde 4,6’lık büyüme öngörüldüğünü bildirdiler. Ekonomide çeşitliliğin artırılması gerektiğini, tarımın hassas bir konu olduğunu belirten yetkililer, şunları söylediler:

”Ermenistan 1991 öncesi bilgisayar donanım ve üretiminde eski Sovyet ülkeleri içinde en önemli imalatçılardan biriydi. Bağımsızlıktan sonra bunun yerine yazılıma geçildi. Bugün Los Angeles havalimanının bilgisayar sistemi Ermenistan’da yapılan yazılım programıyla yönetiliyor. Elmas, mücevherat, taş kesme konusunda iyi. Küresel krizden önce ihracatın yüzde 25’i elmas, yüzde 1,7’si bilişimden geliyordu. Ülkede bakır madenciliği önemli. Molibden ve altın var. Sentetik kauçuk üretiminde eski Sovyetler Birliği’nde ülke tekeldi. Büyük fabrikalar vardı, sanayileşmiş bir ülkeydi ama dağılma ticari açıdan felaket oldu. Türkiye sınırı kapalı olduğu için resmi veriler yok ama 100-200 milyon dolarlardan bahsediliyor.

İşsizlik özel arazisi olanlar işsiz kabul edilmediği için yüzde 6,9 olarak görülüyor. ILO rakamlarına göre yüzde 27. 1,2 milyon kişi işgücü piyasasında, 100 bin kişi kayıtsız çalışıyor. Asgari ücret Ocak 2011 itibarıyla 32 bin 500 dram (yaklaşık 87 dolar).”

BM yetkilileri 1988 Spitak depreminde fabrikaların yüzde 40’ının yıkıldığını, daha sonra dağılma ve Azerbaycan’la yaşanan savaş sonrası bu fabrikaların yeniden kurulamadığını kaydederek, ”ekonomi, sanayi ve tarımda toparlanamadı. Tekstil ve kimya fabrikaları kurulamadı. Tıp, radyoloji, turizm, bilişim alanında çalışılmalı. Hidrojen diye bir merkez kurduk. Nano teknolojiyle ilgili eğitim veriyoruz” dediler.

Ekim-Kasım gibi Ermenistan’da bir iş konseyi düzenlemek istediklerini, Ermenistan’ın Türkiye için özellikle eski Sovyet cumhuriyetlerine iyi bir geçiş merkezi olabileceğini bildiren BM yetkileri, bütün her şey için en önemli koşulun istikrar olduğunu kaydettiler.

BM yetkilileri, ülkede daimi bir göç görüldüğünü, sadece bu yıl 45 bin kişinin yurtdışına yerleşmeye gittiğini anlatarak, ”gelecek yıl nüfus sayımı yapılacak. Nüfus resmi rakamlara göre 3,2 milyon gözüküyor ama Ermenistan’da yaşayan toplam kişi bu kadar mı bilmiyoruz” dediler.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun Metsamor Nükleer Santralında inceleme yaptığını hatırlatan, 2 Haziran’da kurumun olumlu raporunu duyurduğunu kaydeden BM yetkilileri, eğitim, iklim değişikliği üzerinde çalıştıklarını, küresel ısınma nedeniyle 50-60 yıl sonra Aras vadisinin nasıl görüneceğinin Ermenistan için önemli olduğunu vurguladılar.

-EV ARAŞTIRMALARI MERKEZİ DİREKTÖRÜ HERNGYAN-

Ekonomi ve Değer (EV) Araştırmaları Merkezi Direktörü Manuk Herngyan, inovasyon (yeni ve değişik bir şey yapma) sektöründe 4 farklı strateji belirlediklerini, bilişim teknolojileri, mühendisliğin en fazla gelişen sektörler, turizm ve gıda işleme sektörünün de çok aktif olduğunu söyledi. Ermenistan’a Sovyetler Birliği döneminde Sovyetler’in silikon vadisi olarak adlandırıldığını, dağılma sonrası bu sektörün yine Ermeni diasporası nedeniyle hızlı geliştiğini anlatan Herngyan, uluslararası şirketlerin Ermenistan’a gelmeye, araştırma-geliştirme (AR-GE) merkezlerinin yeniden açılmaya başladığını bildirdi.

Ülkede 17 üniversite olduğunu, 1 tane bilim ve teknoloji merkezi bulunduğunu, 31’i bilim merkezi üyesi 83 AR-GE merkezi bulunduğunu ifade eden Herngyan, ”Yüksek teknoloji ürünü mal ihracatının toplam ihracata oranı yüzde 0,96 düzeyinde. Eski Sovyet ülkelerine jenerik ilaç satıyoruz. Konyak üretimde eski Sovyet cumhuriyetleri içinde tarihsel bir rekabet gücümüz var” dedi.

The Civilitas Foundation (Yurttaşların Sorumluluğu Vakfı) Direktörü Salpi Ghazarian, şu anda Ermenistan’ın bir kuşatılmışlık ruh hali ile yaşandığını bildirerek, ”o nedenle güvenlik konusunda hassasız. Ancak güvenliğimiz garanti altına alındığı takdirde, her konu hakkında konuşmak mümkün olacaktır” dedi.

Hrant Dink Vakfı’nın, Heinrich Böll Stiftung Türkiye Derneği desteğiyle gerçekleştirdiği ”Ermenistan-Türkiye Gazeteci Diyalog Programı” çerçevesinde Türk gazeteci grubuyla görüşen Ghazarian, The Civilitas’ın çalışmalarıyla ilgili bilgi verirken, her ne kadar sivil toplumu güçlendirme ve uluslararası ilişkilere bakmalarına rağmen, kalkınmanın da kendileri için önemli bir konu olduğunu, Ermenistan’da özellikle üretimin tüketimin üçte birini karşılayabildiği özellikle süt ürünleri üretimi ile kırsal kalkınmaya ağırlık verdiklerini söyledi. Bu konuda faizsiz mikro finans kredileri verdiklerini, kütüphanelerini sivil toplum merkezi haline getirmeye çalıştıklarını kaydeden Ghazarian, her hafta toplum hayatıyla ilgili kamuoyu yoklamaları yaptıklarını belirtti.

Batman’ın Sason ilçesinden, Sivas’ın Gürün ilçesine ve sonra Kayseri’ye oradan Halep’e giden, 1964’de ABD’ye göçen bir diasporalı ailenin kızı olduğunu söyleyen Ghazarian, ”Ermenistan’ın siyasi durumu bizler için önemli. Ben yolculuğumu sona erdirmek istiyorum” dedi.

Diasporayla çok iyi ilişkileri olduğunu, Civilitas’ın Ermenileri bağlayan bir grup olarak ortaya çıktığını bildiren Ghazarian, diasporadan Ermenistan’a fon sağlanması ve Ermenistan’daki ilişkilerini Türkiye’nin yanlış yorumladığını, Ermenistan’a doğrudan gelen yabancı sermayenin sınırlı olduğunu kaydetti. Salpi Ghazarian, Ermenistan’da tarımın gayri safi yurtiçi hasıladaki payının yüzde 24 dolayında olduğunu, tarımda ölçek sorunu bulunduğunu, küçük işletmelerden oluşan ve kooperatifleşmenin olmadığı bir yapıda devlet yardımlarının da yetersiz kaldığını vurguladı.

Ghazarian, Bakü-Ceyhan boru hattıyla ilgili olarak da ”hat Ermenistan’dan geçmiş olsaydı, yılda bir kaç milyon dolarlık bir transit gelir elde edilecekti ki bu çok kayda değer bir miktar değil. Ermenistan’ın proje dışında kalmış olması esasında parasal bir sorun değil, ancak Ermenistan’ın projeye dahil olması bir işbirliği aracı olarak kullanılabilir” dedi.

-RSC DİREKTÖRÜ GİRAGOSİAN: ”KARLI ÇIKAN RUSYA. TÜRKİYE GELSE
ERMENİSTAN’LA ORTAKLIKTA RUSYA İKİNCİLİĞE DÜŞECEK”-

Bölgesel Araştırmalar Merkezi (RSC) Direktörü Richard Giragosian, Elazığ Harput kökenli bir aileden geliyor. ABD’de üst düzey siyasilere danışmanlık yapan Giragosian, 6 yıl önce Ermenistan’a gelmiş. Giragosian, Eylül-Ekim gibi Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nda brifing vereceğini, yıl sonuna doğru İstanbul’da ofis açmayı düşündüklerini, Türkiye’den TESEV ve TEPAV ile işbirliği yaptıklarını kaydetti. Türkiye’nin diasporayı düşman, Ermenistan’ı da çok yoksul gördüğünü öne süren, bu karşın Ermenistan’ın kapalı sınırlar içinde yaşamayı öğrendiğini bildiren Giragosian, şunları söyledi:

”Türkiye-Ermenistan ekonomik ilişkileri diplomasi odaklı. Sınır kapalı ama Türkiye’den tüketici mallarının çoğu Gürcistan üzerinden geliyor. İran üzerinden daha az mal giriyor. Gayri resmi ticareti resmileştirmek gerek. Sınırı yine açmazsınız, sadece iki noktadan tırların geçişine izin verirsiniz, boşuna Gürcistan dolaşılmaz. Bekleyen 3 anlaşma var. Bir tanesi tekstille igili. Gümrü’de tekstil fabrikası yapmak istiyorlar. Diğer anlaşma internet hizmetiyle ilgili. Üçüncüsü enerjiyle ilgili. Ermenistan enerji fazlasını Türkiye’ye satabilir. Bunlar yapılmayınca karlı çıkan Rusya oluyor. Demiryolları, madenler, enerji Rusya’nın elinde. Türkiye gelse ortaklıkta Rusya ikinciliğe düşecek. Ermenistan fakir ama o kadar da muhtaç değil. Ermenistan, Türkiye’ye sadece hurda metal satıyor. Sınırın açılması Ermenistan’daki oligarkların gücünü kıracak.”

Giragosian, Karabağ konusunda iki tarafın da çok uzak bir noktada, Ermenistan’ın PKK terörüne karşı olduğunu, Asala terörünün kınanmasını Ermenistan Devlet Başkanından istediğini, Türkiye’nin de dış politikasında bir önceliklendirme yapması gerektiğini kaydetti. Richard Giragosian, Türkiye’nin Atatürk’ten bu yanaki en büyük devrimi yaptığını söyledi.

-MEDYA KURULUŞLARI-

Erivan Basın Kulübü Başkanı Boris Navasardian, 15 yıldır faaliyet gösteren 60 üyeli bir kulüp olduklarını, gazetecilerin hakları, eğitimi, yeni medya trendleri konusunda çalıştıklarını anlattı.

Basın Konseyi gibi Medya Evi Gözetleme Kurumu oluşturduklarını, Gürcistan ve Azerbaycan ile ilgili çalışmalar yaptıklarını bildiren Navasardian, en son 8 Türk ve 8 Ermeni gazetecinin Adana’dan Ermenistan’a otobüs turu düzenlediklerini, TV’lerde Ermenistan-Türkiye ilişkilerini ele alan talk show programı da yaptıklarını kaydetti. Ermenistan’da gelecek yıl seçim olacağını, 24 Haziran’da Rusya’nın Kazan kentinde yapılan Ermeni ve Azeri devlet başkanlarını bir araya getiren zirvede de sorunların çözümü konusunda bir ilerleme sağlanamadığını, Türkiye’nin Karabağ sorunu çözülmeden bir adım atmayacağını söylediğini bildiren Navasardian, ”Türkiye’den bir adım atılsa da Ermenistan seçimden dolayı bir şey yapmaz. Dolayısıyla iyimser olduğumuzu söyleyemeyeceğim” dedi.

Ülkede TV’lerin hükümetin kontrolü altında olduğunu belirten Navasardian, yazılı basının çeşitlilik arz ettiğini ama her gazetenin ardında bir siyasi grubun bulunduğunu ama mayıs ayı sonunda çıkan afla, casusluktan içeri alınan Murat Boculyan’ın da dışarı çıkmasıyla hapiste gazeteci kalmadığını kaydetti. Ülkede 18 ulusal, 19 da bölgesel TV kanalı bulunduğunu bildiren Navasartian, dijitalleşme sonrası bölgesel kanal sayısının 10’a ineceğini vurguladı.

Iğdır kökenli olan Navasardian, bağımsızlıktan bu yana 20 yıl geçmesine rağmen sorunların çözülmediğini vurgulayarak, ”Karabağ konusunda partilerin görüşleri birbirinden çok uzak. Ermenistan-Türkiye ilişkileri ilerleseydi bütün iklim değişecekti. Sınırın kapalı olması Ermenistan üzerinde büyük bir baskı. Çözüm için masada bir model olmalı. Bu olsa daha iyi olurdu. Azerbaycan zenginleşmeye devam ederse belki bir savaş daha olur” diye konuştu.

-MEDYASTYLE GRUBU ŞEF EDİTÖRÜ HARUTYUNYAN-

Ermenistan’ın önemli medya gruplarından MediaStyle’in Şef Editörü Karen Harutyunyan, 1-2 sene önce, sınır açılınca Ermenistan’ın Türkiye’ye elektrik satmasıyla ilgili bir projenin siyasi durum nedeniyle gerçekleşmediğini, Ermenistan’ın elektriğinin önemli bir kısmını nükleerden sağladığını, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun Ermenistan’a gelerek Metsamor Nükleer Santralı’nda tetkik yaptığını ve sorun bulunmadığını tespit ettiğini kaydetti. Harutyunyan, ”nükleer santraldan biz de korkuyoruz. Santral 1980’lerde kuruldu. Petrol, doğalgaz ülkemizde yok. Ümidimiz 20 yıl sonra nükleerden kurtulmak. Bu da Güney Kafkasya’daki siyasi duruma bağlı. Doğalgaz Rusya’dan geliyor. Gürcistan’a çok bağımlıyız. Rusya-Gürcistan çatışmasında Ermenistan’da benzin kuyrukları oldu. 2016 yılında yeni bir nükleer santral kurmayı düşünüyorlar” dedi.

Harutyunyan, Kars’taki anıtın yıkılmasını da seçim kampanyasının parçası olarak gördüklerini ileri sürerek, ”anıtın yıkılması Türk-Ermeni ilişkilerinde hiçbir şeye yol açmayacak. Yıllardır orada duruyordu” dedi.

Mediastyle grubuna bağlı Capital gazetesinin Ekonomi Yazı İşleri Müdürü Atom Margaryan, ABD ve Rusya’dan ciddi para yardımı olduğunu, yavaş da olsa ekonominin düzenli büyüdüğünü, 2000’li yılların başında çift haneli büyüme yaşandığını kaydetti. Ülkenin en büyük ticari ortaklarının Avrupa Birliği ve Rusya olduğunu bildiren Harutyunyan, inşaat sektörünün krizde duraklama yaşadığını, diğer önemli sektörlerin ise tarım ve madencilik olduğunu belirtti.

Mediastyle grubuna bağlı Business Class Şef Editörü Gevorg Sahakyan ise “Ani, Erivan’a 1 saat. Sınır açılırsa, diasporadan gelen turist buraya da gider. Akdamar’da kilise açıldı, milliyetçiler protesto etmesine rağmen binlerce kişi gitti. Ermenistan’a 500 bin turist geliyor” dedi.

-AZG BAŞ EDİTÖRÜ AVANİKİAN-

Ermenistan’ın ilk bağımsız gazetesi olarak 1991’de kurulan AZG’nin Baş Editörü Agop Avanikian, Ermenistan’da günlük gazete tirajlarının 35-36 binde kaldığını, 1994 yılında sadece AZG’nin tirajının bile 42 bini bulduğunu kaydetti. Eskiden AZG’de Rusya, İran ve Türkiye uzmanları varken, şimdi sadece Türkiye uzmanının kaldığını bildiren Avanikian, şunları söyledi:

”Kağıdın fiyatı Türk ve Azeri sınırının kapanmasıyla 14 kat arttı. Gün oldu uçakla kağıt getirdik. Tereyağı kağıdına bile gazete bastık. Her şey dışardan gelince gazete fiyatı 5 katına çıktı. 100 dram (yaklaşık 40 kuruş) oldu. Aylık 20-21 sayı bastığınızda 2 bin dram (yaklaşık 8 lira) oluyor. 18 bin dram (72 lira) alan bir kişi gazete alamaz oldu. İnternet okuyucusu da arttı. Bizim internet sitemizin Türkçe dahil 6 dilde yayını var. Basım işi de zor. Bir matbaa gazetelerin yüzde 70’ini basıyor. Devlet gençlik yayınlarını ve azınlık gazetelerini destekliyor. Devlet radyosunda 70 yıldır Kürtçe yayını yapılıyor.”

-ARMENİAN TİMES YAYIN SORUMLUSU GEVORKYAN-

Armenian Times Yayın Sorumlusu Hayk Gevorkyan, gazetenin 1998’de Oragir (Günlük) adıyla kurulduğunu, birkaç ay sonra haber yapılan bir oligarkın (hükümet ve bürokrasiyle ilişkileri güçlü, bu ilişkileri ticari hayatta kullanan kişi) dava açmasıyla kapandığını, Armenian Times adıyla devam ettiğini söyledi. 7-10 bin tirajla ülkenin en büyük gazetesi olduklarını, oligarklarla mücadele ettiklerini kaydeden Gevorkyan, 20 kadar büyük oligarkın bir kısmının milletvekili olduğunu, olmayanların parlamentoyla sıkı bağ içinde bulunduğunu, bu şekilde ithalatı ve ticareti kontrol ederek zenginleştiklerini öne sürdü.

Gevorkyan, gazetenin baş editörü Niko Parşiyan’ın halkı ayaklandırmaya çalışmak suçlamasıyla, 2009’da, 16 ay tutukluluğun ardından 7 yıl hüküm giydiğini, Mayıs 2011’de çıkan afla serbest bırakıldığını, dosyasının Avrupa Birliği Mahkemesi’nde olduğunu vurguladı.

-GALA TV-

Ermenistan’ın ikinci büyük şehri Gümrü’de bölgesel yayın yapan Gala TV Genel Müdürü Karine Harutyunyan, eski devlet başkanı Levon Ter-Petrosyan ile ilgili haber verdikleri için devletin vergi baskısı altında olduklarını, reklam almalarının ve bölgesel dijital yayın ihalesinin kazanmalarının engellendiğini kaydetti. Harutyunyan, buna rağmen aralarında para toplayan halkın desteğiyle yayını sürdürdüklerini belirttiler.

1915 olaylarıyla ilgili müzenin Müdürü Hayk Demoyan, müzeyi genişleteceklerini, insan hikayeleri ekleyeceklerini, tarihçi Murat Bardakçı’nın ”Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi” kitabının da bu bölümde yer alacağını kaydetti.

Devlet Pedagoji Üniversitesi Çevre Bölümü Öğretim Üyesi, Sınır Aşan Su Çevre kuruluşunun Başkanı Levon Martirosyan da iki ülke topraklarında bulunan Arpaçay Barajı konusunda su toprak analizleri yaptıklarını, gözle görülür kirlilik olduğunu tespit ettiğini, Kars’a 3 defa gitmesine karşın muhatap bulamadığını kaydetti. Martirosyan, bölgede kırmızı listeye alınan nesli tükenmekte olan bir takım bitkiler olduğunu, Ermenistan sınırları içindeki Arpi gölü ve çevresinin milli park yapılacağını, Türkiye sınırları içindeki Çıldır gölünün de milli park yapılmasıyla sorunun çözüleceğini öne sürdü.

http://www.avim.org.tr/bultentekli.php?haberid=36220

Yorumlar kapatıldı.