İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ulusal ve dilsel azınlıkların korunması konusu Brüksel’de tartışıldı

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), 27 Haziran 2011 tarihinde “Lizbon Sonrası Dönemde Ulusal ve Dilsel Azınlıkların Korunması” konulu konferansa katıldı… AB Temel Haklar Ajansı (FRA) Direktörü Morten Kjaerum ise azınlıkların korunması konusunun Avrupa Birliği’nin özel bir önem atfetmediği bir alan olduğunu bu nedenle Lizbon Antlaşması’nın bu alanda yalnızca bir temel oluşturduğunu söyledi. Bu temelin üstüne sağlam bir yapı inşa edilmesi gerektiğini belirten Kjaerum, anlaşma metninin muğlak olmasına karşın tarihte ilk kez “ulusal azınlık” kelimesinin resmen tanınan bir kavram olarak metinde yer almasının önemine dikkat çekti. Bu anlamda tüm sorulara karşın Lizbon Antlaşması’nın ümit verici olduğunu söyleyen Kjaerum, asıl sorunun bu anlaşmanın nasıl kullanılacağı olduğunu ifade etti.

******** 
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), 27 Haziran 2011 tarihinde “Lizbon Sonrası Dönemde Ulusal ve Dilsel Azınlıkların Korunması” konulu konferansa katıldı. AB Dönem Başkanı Macaristan ve Avrupa Parlamentosu Geleneksel Azınlıklar, Ulusal Topluluklar ve Diller Inter-Grubu Eş Başkanı Kinga Gal tarafından düzenlenen, AB Temel Haklar Ajansı’nın katılımı ile gerçekleştirilen konferansa ABTTF Uluslararası Çalışmalar ve Lobi Grubu üyesi Ali Türkelli iştirak etti. Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu binasında gerçekleştirilen konferansta Lizbon Antlaşması’nın ulusal ve dilsel azınlıklar için neler getirdiği ve azınlık toplumlarının çıkarı için yeni olasılıkların nasıl inşa edilmesi ve kullanılması gerektiğini konuları tartışıldı.
Kinga Gal: Lizbon ile pek çok değişiklik yapıldı ancak halen ele alınmayı bekleyen pek çok problem var
 Macaristan Dışişleri Bakanı Janos Martonyi, Avrupa Komisyonu Adalet Genel Direktörü Françoise Le Bail, Eğitim, Öğretim, Kültür ve Gençlik Genel Direktörü Jan Truszczynski ile Prof. Stefan Oeter ile Temel Haklar Ajansı(FRA) Direktörü Mortan Kjaerum’un konuşmacı olarak katıldığı panel oturumunda Inter-Grup Eş Başkanı Kinga Gal, Lizbon Antlaşması’nın imzalanması ile kurumsal anlamda değişikliklerin yaşandığını ancak AP milletvekilleri olarak pek çok alanda ele alınmayı bekleyen sorunlu konuların olduğuna inandıklarını belirtti. AB toplam nüfusunun yüzde 10’unun bölgesel diller konuştuğunu ve yüzde 10’unun azınlık bölgelerinde yaşadığını söyleyen Kinga Gal, Lizbon Antlaşması ve AB Temel Haklar Şartı’nın kabul edilmesi ile azınlık hakları alanında genel tavrın değiştiğini bunun da bir fark yaratacağını kaydetti.
Morten Kjaerum: “Ulusal azınlık” kavramı tarihte ilk kez resmen tanındı
 AB Temel Haklar Ajansı(FRA) Direktörü Morten Kjaerum ise azınlıkların korunması konusunun Avrupa Birliği’nin özel bir önem atfetmediği bir alan olduğunu bu nedenle Lizbon Antlaşması’nın bu alanda yalnızca bir temel oluşturduğunu söyledi. Bu temelin üstüne sağlam bir yapı inşa edilmesi gerektiğini belirten Kjaerum, anlaşma metninin muğlak olmasına karşın tarihte ilk kez “ulusal azınlık” kelimesinin resmen tanınan bir kavram olarak metinde yer almasının önemine dikkat çekti. Bu anlamda tüm sorulara karşın Lizbon Antlaşması’nın ümit verici olduğunu söyleyen Kjaerum, asıl sorunun bu anlaşmanın nasıl kullanılacağı olduğunu ifade etti.
Edit Bauer: Bu konuda cevaptan çok soru var
 Panel oturumunun ardından gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantısında FRA’dan Gabriel N. Toggenburg’un moderatörlüğünde AP Milletvekilleri Edit Bauer(Slovakya), Herbert Dorfman(İtalya), László Tőkés(Romanya), Tamás Korhecz(Sırbistan) ve Dilsel Çeşitliliğin Artırılması Ağı(NPLD) Başkanı Meirion Prys-Jones, azınlık toplumlarının çıkarı için yeni olasılıkların nasıl inşa edilmesi ve kullanılması gerektiğini konusunu tartıştılar. ABTTF’nin 22 Haziran 2011 tarihinde AP’de gerçekleştirdiği temaslar çerçevesinde görüştüğü isimlerden biri olan Edit Bauer, azınlık hakları alanında cevaplardan çok soruların olduğunu ifade etti. Lizbon Antlaşması’nın bu alanda yalnızca çok küçük bir boşluğu doldurduğunu söyleyen Bauer, genel resmin çok da olumlu olmadığını bu durumun azınlıklar için hayal kırıklığı yarattığını belirtti.
László Tőkés: Lizbon sonrası dönemde hukuki bağlayıcılığı olan bir yapı oluşturulmalı
 ABTTF’nin AP’de sürekli olarak görüştüğü milletvekillerinden olan ve Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları hakkında bilgi sahibi olan László Tőkés ise azınlık hakları alanının tamamı ile ulusal egemenlik alanına terk edildiğini bu nedenle AB alanında AB temel değerleri ile çelişen çifte standartların var olduğunu belirtti. Lizbon’un iyi bir başlangıç olduğunu söyleyen Tőkés, asimilasyona karşı çeşitliliğin korunmasına yardımcı olacak hukuki anlamda bağlayıcı bir yapının oluşturulması gerektiğini, bunun için ise öncelikle bu alana ilişkin olarak “müdahale etmeme” kavramının kaldırılması gerektiğini belirtti.
ABHaber,

http://www.abhaber.com/haber.php?id=35339

Yorumlar kapatıldı.