İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan Travmatik Cumhuriyeti…

Her devleti anlamak zordur, ama Ermenistan’ı anlamak daha zordur. Çünkü Ermenistan’ın onu diğerlerinden ayıran bazı özellikleri vardır… Ermenistan’ı en doğru biçimde tarif edebilmek için, onun en büyük özelliğini, mizacının taşıyıcı kolonunu, hüviyetini besleyen damarı, onun zindeliğini sağlayan pınarı, onu ayakta tutan iklimi ve Ermenistan devletinin her binasını ayakta tutan sütunları doğru tahlil etmek gerekir; Bunlar travmadır…Bir sohbette, tartışmada veya toplantıda konu Ermenistan’dan açılırsa, muhakkak birisi size nazikçe Ermenistan için daha anlayışlı olmanızı tavsiye eder. Bu tavsiyeye gerekçe olarak da Ermenistan’ın “travması” olduğunu söyler. Ermenistan ve travma… Travma ve Ermenistan… Adeta bir elmanın iki yarısı, birbirinin tamamlayıcısı…Her devleti anlamak zordur, ama Ermenistan’ı anlamak daha zordur. Çünkü Ermenistan’ın onu diğerlerinden ayıran bazı özellikleri vardır. Ermenistan esasen her devlet gibi görünse de, aslında nevrotiktir. Nevrotik bir yapı kuşkusuz ki, meseledir. Ama çok da mühim değildir. Nihayetinde bazı başka devletlerin kompozisyonunda da nevrotik elementler bulunur.

Ermenistan’ı en doğru biçimde tarif edebilmek için, onun en büyük özelliğini, mizacının taşıyıcı kolonunu, hüviyetini besleyen damarı, onun zindeliğini sağlayan pınarı, onu ayakta tutan iklimi ve Ermenistan devletinin her binasını ayakta tutan sütunları doğru tahlil etmek gerekir; Bunlar travmadır…
Bir sohbette, tartışmada veya toplantıda konu Ermenistan’dan açılırsa, muhakkak birisi size nazikçe Ermenistan için daha anlayışlı olmanızı tavsiye eder. Bu tavsiyeye gerekçe olarak da Ermenistan’ın “travması” olduğunu söyler. Ermenistan ve travma… Travma ve Ermenistan… Adeta bir elmanın iki yarısı, birbirinin tamamlayıcısı…
Bazı devletlere adını en çok duyuran unsurla tümlenen isimler koymak lazım. Örneğin “Meksika Siesta Cumhuriyeti” gibi! Veya “Brezilya Fiesta Cumhuriyeti” gibi!…
O halde Ermenistan’a da “Ermenistan Travmatik Cumhuriyeti” demek yerinde olurdu. Çeşitli kaynaklarda “travma” kavramı şu şekilde izah ediliyor: “Beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanmaya neden olan deneyim”…Bu deneyim bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan gelen bir etki olarak tarif ediliyor…
Psikolojideki travma kavramı “bireyin gerektiği gibi bir tepki gösteremediği, üzerinde durduğu halde çözüme kavuşturamadığı deneyim” diye tanımlanıyor. “Birey sanki hep söz konusu deneyimle yüz yüze geliyormuş gibi bir duygunun içerisinde yaşar” deniliyor…
“Ermenistan’a anlayış gösterin, onların travması var” diyenler, bunu kast ediyor. Yani demek istiyor ki, “Ermenistan bir travma yaşadı. Bu travmatik deneyim onların sağlıklı tepki vermesini önlüyor. Tolere edin”…
Uluslararası hukuk ne olacak? Diplomasi kurallarını ne yapalım? Realite? Reel politik? Uluslararası toplumun ve dünya kamuoyunun vicdanı?
Bu kavramlar “travmalılar için ayrı” ve “travmasızlar için ayrı” işlemiyor ki… Dünya siyasetindeki geçerli literatürde henüz bölgesel, etnik ve dini ihtilafların çözüm girişimleri konusunda yapılan çalışmalarda da, hukukun uygulanmasında da “post travmatik stres bozukluğu” için ayrı bir metodoloji geliştirilmedi!
Bir devletin adımlarını anlamanın en doğru yolu kendinizi onun yerine koymaktır. Bu açıdan bakıldığında Ermenistan’ın bir takım gerçek ve gerçek dışı tarihi travmalar nedeniyle “sorunlu” olduğunu görmek gerekir. Her nedense Ermenistan’da tarihsel perspektifte Anadolu’da, Osmanlı sınırları içerisinde yaşanan -yani Ermenistan’da yaşanmamış olan- olgular “çok travmatiktir”, ama bugün Ermenistan’da yaşanan -başka yerde değil, Ermenistan’da- sorunlar “hiç travmatik değildir”. Fakirlik gibi, işsizlik gibi, Rusya’ya bağımlılık gibi, demokrasi yetmezliği gibi ve insan haklarının yetersizliği gibi.
Ermenistan’ı “travmatik” kılan husus bugünden yaklaşık 100 yıl öncesine ait! Ama Ermenistan’ın bugünü ile doğrudan ilişkili sorunlar -her nedense- hiç travmaya yol açmamış ve açmıyor. Belki de bu garip durum araştırmacılar, sosyologlar ve siyaset bilimcileri için travmatik olabilir!
Ermenistan devleti açısından “travma kaynağı” kabul edilen olaylar 1915’te yaşandı. Türkiye, defalarca o dönemin bağımsız ve uluslararası komisyonlar tarafından araştırılmasını ve soruşturulmasını istedi. Ermenistan buna karşı çıktı!
Türkiye bu konunun Türk ve Ermeni uzmanlar tarafından diyalog içerisinde, belge ve kanıt değişimiyle ve gerektiğinde uluslararası toplumun müşahitliğinde sonuçlandırılmasını istedi. Ermenistan buna da karşı çıktı!
Türkiye konu için siyasi çözüm teklif ettiğinde, Ermenistan “bu konunun tarihçilere bırakılmasını” talep etti. Türkiye konunun tarihçiler tarafından neticelendirilmesini önerdiğinde ise Ermenistan “bu meselenin siyasi bir mesele olduğunu” iddia etti!
Türkiye Ermenistan’ı bir dizi anlaşma, protokol, mutabakat zaptı vs imzalamaya ikna etti. Ama Ermenistan bunları meclisinde onaylamayarak, yürürlüğe girmesini de engelledi!
Herhalde bu tenakuz da “travma” nedeniyle olmalı!  Gerçi Türkiye’de birçok hastanede “ortopedi ve travmatoloji bölümü” var, ama onların da görev çerçevesi farklı. Büyük bir olasılıkla bu deneyim Türk diplomasisinde ileride travmaya yol açabilir… Her nedense Ermenistan açısından 100 yıl öncesine ilişkin varsayımlar “travmatik”, ama Ermenistan ekonomisinin dünyada 126. sırada olmasının bir önemi yok gibi görünüyor. Ermeni başına düşen milli gelir sadece 2.668 USD ve dünya sıralamasındaki konum 108. sıra. Bunun da travmatik bir durumu belli ki yok. Ermenistan insani kalkınma endeksinde de 84. sırada.
Ermenistan’ın “kendisini toparladığı” ve “ekonomisinin hızla iyileştiği” bilgisini veren kaynaklar, Ermenistan’ın 2006 yılında ekonomik güç açısından 1988 yılındaki verilerine yeniden eriştiğini bildiriyorlar…
Kötü yönetilen ülke halen Kafkasya’nın ve ilişkili olduğu bölgelerin hepsinin en fakir ülkesi. Sebze, meyve ve biraz tütünden ibaret tarım… Az miktarda kimya, tekstil, metal, alüminyum ve gıda sanayi… Daha iyi bir tablo zaten olamazdı!
Ülkede gelir getiren en önemli kuruluş Armrosgazprom. Ama Armrosgazprom da Rus devlet şirketi Gazprom’a ait. Belki de buna travma demek gerekir.
Bugün Ermenistan’da demokratik gelenekten, demokratik kurumların sağlamlığından söz etmek hayal… Sovyet kalıntısı rejim neyin travma olduğuna neyin travma olmadığına karar verdiği gibi, demokrasi, hukuk, insan hakları konusunda da her şeye tek başına karar veriyor. Azınlık hakları, kültürel haklar ve basın özgürlüğü ise zaten rejimin gündeminde fazla yer tutmuyor. Belli ki, yine o aynı sözde travma yüzünden!
http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-8819/ermenistan-travmatik-cumhuriyeti.html

Yorumlar kapatıldı.