İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Patriklik ve Kisve Sorunu

Eğer kanuna göre mabet dışında kisve giyme hakkının verilmesi patrik tayini, geri alınması görevden alma anlamına gelecekse zaten seçim hakkımızın bir anlamı kalmaz. Örneğin hükümet bir rahibe mabet dışında dini kıyafet giyme hakki tanırsa o rahip patrik mi olacak? Bu mantığa göre, evet. Kanun açık, kıyafet giyme hakkı belli sürelerle veriliyor ve hükümet istediği zaman başka bir din adamına verilebiliyor. Yapılan da budur. Bu güne kadar daima bu hak patriklere verilmiştir, doğru. Ancak bu güne kadar da bu hak onlar tarafından daima kullanılmıştır. Kullanılması kesin olarak mümkün olmayan bir hakkın varlığı anlamsızdır. Bu uygulamanın temel nedeni de Patrik Hazretlerinin hastalığı nedeniyle bu hakkı kullanamamasıdır. Bu nedenle de hükümet yetkisini kullanarak hakkı bir başka din adamına vermiştir. Bu hakkın neden istendiği ve istenmesi doğru mu o ayrı bir konu. 

************
Sevgili Okurlar
28 Mayıs tarihli haberde http://hyetert.blogspot.com/2011/05/ermenilerden-pazar-ayininde-siyah.html  kurdeleli protestoyu duyurmuştuk. Eş patrik seçimini engelleyen  heyeti yöneten bir kaç kişinin bu konuda da başı çektiği görülüyor. Patrikliğin kuruluşunun 550. yılında kurdeleli protestoyu başlatmış. Diyeceksiniz ki sana ne, memlekette demokrasi var, isteyen kurdele takar, isteyen kına yakar, hatta isterse zil takıp oynar. Kesin olarak haklısınız. Üstelik meşhur heyeti ve tabi lobiyi yöneten birkaç kişi ne kadar övünse azdır. Sadece bu kadarla kalsa bir diyeceğimiz de olmaz. Ancak bu lobi, mabet dışında dini kisve (kıyafet) giyme yetkisinin ilgili kanun gereğince patrikten alınarak patrik genel vekiline verilmesini patriğin görevden alınması olarak yorumluyor.
Meşhur heyetin son duyurusunda kisvenin başka bir kişiye verilmesinin patriği görevden alınması anlamına geleceğini ima ediliyordu. Ben de bunu açıkça yazmıştım.
 Doğrusu bu heyet yönetiminin yönetip, yönlendirdiği lobinin bu yeme atlayacağını tahmin etmiştim. Duyuru kurnazcaydı, şöyle diyordu: “İdare, 29.06.2010 tarihli yazıyla mevcut Patriğin hayatta olduğu, istifa edemediği, Patrik sıfatının devam ettiği ve yeni patrik seçimi yapılamayacağını bildirmişti. Buna rağmen, heyetimizce ve kamuoyunca bugüne kadar bilinmeyen, seçilmiş Patriğin mabet dışında giydiği kisvenin kendisinden alınarak, talebi üzerine Sn. Basepiskopos Aram Ateşyan’a verildiği hususu yine İdarenin davaya karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinden anlaşılmıştır. ”
Görüldüğü gibi, patriğin sıfatı devam ediyor bu yüzden yeni patrik seçimi yapılamaz diyorlar, buna rağmen mabet dışında kisve (kıyafet)  giyme yetkisi alınıyor. İma şu, patriklik sıfatı devam ediyorsa bu yetki alınamaz ya da alınırsa patriklik sıfatı sona erer. Hemen söyleyelim bu, yanıltma amaçlı büyük ve bilerek yapılmış bir yanlış.
Hep tekrarladığım bir gerçeği tekrarlayayım: TC’nin hiçbir kanununda, hiçbir nizamnamesinde ve de Lozan dahil hiçbir anlaşmasında Patrik sözü geçmez. Görüleceği gibi meşhur heyetin duyurusunda da patriklik unvanının alındığı ya da bu meşhur inisiyatifin belirttiği gibi hukuken sona erdiğine dair bir söz yok. Olamaz, çünkü gülünç olur. Heyet yönetimi, yanlışı lobiye yaptırıyor. Patrikliğin hukuken sona ermesi, hukuki bir kararı gerektirir. Ne böyle bir karar var ne de böyle bir talep. Hani fiilen sona erdi deseler belki abes de olsa bir tartışma konusu olur.
Öncelikle şu “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun’dan” söz edelim. Bu kanun Anayasa’nın 174 Maddesinde yer alan anayasaya aykırılığı ileri sürülemeyecek İnkılap ya da bu günkü deyimle Devrim kanunlarındandır. Bu kanunlar isminden de anlaşılacağı gibi eski dönemi tasfiye etmek amaçlı kanunlardır. En önemlisi bu kanun çağdışı kalmış ve çağdaş demokrasiyle bağdaşmayan bir kanundur. Dünyada gelişmiş demokratik bir ülkede din adamlarının dini kıyafetleriyle dolaşmasını yasaklayan benzer bir yasağın olduğunu da sanmıyorum. AİHM “ulusal güvenliğin korunması, kamu güvenliğinin sağlanması ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gibi meşru amaçlar dışında” kıyafetle ilgili yasakları onaylamamaktadır.[i]          
Söz konusu kanuna gelince; Kanunun ve bu kanunla ilgili tüzüğün (nizamnamenin) maddeleri şöyle: 1934 tarih ve 2596 sayılı Kanunun 1. Maddesinin ikinci fıkrası “Hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bir müsaade müddetinin hitamında onun ayni ruhani hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi caizdir.” Kanunla ilgili Tüzüğün  4. Maddesi de şöyle: “Madde 4 – Hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için verebileceği muvakkat müsaadeler ile bir müsaade müddetinin hitamında onun ayni ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi hakkındaki muameleye ait teklifler Dahiliye Vekaletince yapılır Ve karar İcra Vekilleri Heyetince verilir.”
Buralardan anlaşılacağı gibi kanunda ve de nizamnamede kisve giyme yetkisinin sadece azınlık liderlerine, Patriklere ve Hahambaşına verileceğine dair bir söz ya da ima yok. Zaten öncelikli amaç Müslüman din adamlarının sokakta dini kıyafetle dolaşmalarını engellemektir. Ayrıca açıkça bu yetkinin içişleri Bakanlığının önerisiyle hükümetin münasip göreceği din adamına ve geçici olarak verileceği belirtiliyor. Yani kisve giyme yetkisinin Patrikten başka birine verilmesi ne hukuken ne de geleneklere göre patriğin unvanını kaybetmesi anlamına gelir. Bunu bilmek için hukukçu olmak da gerekmez. Bu yetki olmazsa ne olur, olsa olsa Patrik, mabet dışında dini elbiseleriyle dolaşamaz. Zaten bu yetki diğer mezheplerin episkoposlarina da verilebiliyor. Aksini kabul edersek, hükümet kisve giyme hakkini istediği zaman kaldırarak patriğin unvanını alabileceği gibi istediğine vererek patrik de atamış olur. Olacak şey mi bu. Bu mantığa göre kisve giyince genel vekile patrik mi diyeceğiz? Resmi merciler dahil Patrik diyen var mı?
Son üç patrik seçiminde uygulanan Geçici Patrik seçim yönetmeliğindeki madde ise şöyledir: “Madde 29 – Seçim mazbatasının nüshaları kendisine tevdi edilecek olan Patrik Vekili secimin neticesini hükümete arz ederek, Kisve Kanunu gereğince, yeni seçilen Patriğe mabet dışında ruhani kisve giyebilmesi için izin ister.”

Bu yönetmelikler geçicidir ve bu gün hiçbir geçerliliği yoktur. Seçimden sonra yönetmelik yürürlükten kalkar. Görüleceği gibi bu bir formalitenin tamamlanmasından ibarettir. Hükümetin kisve giyme hakkı tanımaması seçilen patriğin unvanını kaldırmaz. Bu konuda ne bir örnek ne de bir yorum bulunabilir. Sonuç olarak mabet dışında kisve giyme yetkisinin alınması hiçbir zaman patriklik unvanını almak anlamına gelemez. Aslında dinine saygılı bir Hıristiyan’ın ya da Bir Ermeni’nin, Hıristiyan ve Ermeni kilisesinin kurallarına ve geleneklerine saygı göstererek böyle bir yasa ya da yönetmelik olsa bile karşı çıkması gerekir.

Eğer kanuna göre mabet dışında kisve giyme hakkının verilmesi patrik tayini, geri alınması görevden alma anlamına gelecekse zaten seçim hakkımızın bir anlamı kalmaz. Örneğin hükümet bir rahibe mabet dışında dini kıyafet giyme hakkı tanırsa o rahip patrik mi olacak? Bu mantığa göre evet. Olacak şey mi? Kanun açık, kıyafet giyme hakkı belli sürelerle veriliyor ve hükümet istediği zaman başka bir din adamına verilebiliyor. Yapılan da budur. Bu güne kadar daima bu hak patriklere verilmiştir, doğru. Ancak bu güne kadar da bu hak onlar tarafından daima kullanılmıştır. Kullanılması kesin olarak mümkün olmayan bir hakkın varlığı anlamsızdır. Bu uygulamanın temel nedeni de Patrik Hazretlerinin hastalığı nedeniyle bu hakkı kullanamamasıdır. Bu nedenle de hükümet yetkisini kullanarak hakkı bir başka din adamına vermiştir.Bu hakkın neden istendiği ve istenmesi doğru mu o ayrı bir konu.
Son olarak, kisve alındığı için patriğin hukuken görevden alındığını iddia edenlere hukuk danışmanlarını değiştirmelerini öneririm. Biliyorum ben dediğim için tersini yaparlar ama yine de ben önermiş olayım.
Sevgiler.
Murat Bebiroglu  
Haziran 2011

[i] http://www.kararara.com/aihm/turkce2/aihm11054.htm


Yorumlar kapatıldı.