İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

On yıl önce Ermenice bir albüm yapmak hayaldi

Ali Pektaş   
Sibil Pektorosoğlu’nun seslendirdiği Namag adlı Ermenice şarkı ve klibi, birçok müzikseverin dikkatini çekti. Sanatçının Cenk Taşkan imzasını taşıyan albümü de Türk müzikseverler kadar Ermeniler için de büyük sürpriz oldu. Sibil ve Cenk Taşkan, on yıl önce böyle bir albümün kendileri için büyük bir hayal olduğunu dile getiriyor.


Geçtiğimiz günlerde televizyonlarda yayınlanan bir klip herkesin dikkatini çekti. Çünkü bu klip, Türkiye’de yayınlanan ilk Ermenice klipti. Şarkının adı Namag. Türkçe mektup anlamına geliyor. Bu şarkı birkaç ay önce Ossi Müzik etiketiyle çıkan Sibil adlı Ermenice albümden. Daha önce Nükhet Duru, Sezen Aksu gibi birçok sanatçı ile verdikleri konserlerle tanınan Surp Vartanants korosunun solistlerinden biri olan Sibil Pektorosoğlu’nun ilk albümü. Albümün müzik direktörlüğünü ise Türk pop müziğinin kilometre taşlarından Cenk Taşkan (Majak Toşikyan) üstlenmiş. Bütün aranjelerle birlikte albümdeki 5 yeni beste de Taşkan’a ait. Ayrıca Mercan Dede ve Göksel Baktagir gibi ünlü sanatçılar da bu albümde Sibil’e eşlik ediyor. Sibil Pektorosoğlu ve Cenk Taşkan ile bir araya gelip Türkiye için bir milat sayılabilecek bu albümü konuştuk.

Tutmaz diye bir endişem olmadı

Sibil Pektorosoğlu, müziğe çok küçük yaşlarda başlamış. 1991 yılında katıldığı Feriköy Surp Vartanants Ermeni Kilisesi korosuyla birçok konserde yer almış. Nükhet Duru, Sezen Aksu, Mercan Dede ve Göksel Baktagir birlikte çalıştığı sanatçılardan sadece birkaçı. Sibil, uzun yıllardır kendi albümünü yayınlamayı hayal etmiş. Ancak hep doğru zamanı beklemiş. Bu hayalinin gerçeğe dönüşmesinde ona en büyük desteği yıllardır tanıdığı Cenk Taşkan vermiş. Popüler müziğimizin en önemli bestecilerinden olan Cenk Taşkan, manevî desteğinin yanı sıra Sibil’in bu ilk albüm çalışmasına yepyeni besteleri ve aranjeleriyle de katıldı. Sibil yola çıkarken albümün beğenilip beğenilmeyeceği konusunda bir endişesi olmadığını söylüyor. “Bu şarkıları öncelikle kendim için söyledim. Tutar ya da tutmaz gibi bir endişem olmadı. Hiçbir matematik hesabı da yapmadım. Ancak bu kadar beğenileceğini ve ilgi göreceğini hiç tahmin etmemiştim. Sadece Türkiye’de değil dünyada büyük yankı uyandırdı. Türkiye’de ve yurtdışında yaşayan Ermeniler çok duygulandıklarını söylediler. Bu da beni fazlasıyla mutlu etti. İyi ki bu albümü yapmışız.”

Cenk Taşkan, albüm çalışmasının Türkiye için çok önemli ama çok geç kalınmış bir proje olduğunu söylüyor. On yıl öncesine kadar böyle bir albüm yayınlamanın kendileri için bir hayal olduğunu ifade ediyor. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesinde Türkiye’nin son yıllardaki demokratikleşme sürecinin büyük etkisi olduğu görüşünde. “Eğer Türkiye’de son dönemdeki gelişmeler olmasaydı bu klibin TRT’de gösterilmesi bir hayal olurdu ancak. Geçmişi çok iyi bilen bir insan olarak ben Türkiye’nin bugününü takdir ediyorum. On yıl öncesinde bizim için biraz hayaldi. İnşallah daha da iyi olur inşallah. Böyle çalışmalar yapılması Türkiye’nin yurtdışındaki imajını da yükseltiyor.”

Türkiye’de daha önce de Ermenice albümler yayınlandı ancak Sibil Pektorosoğlu kendi albümünün tarzı nedeniyle bir ilk olduğunu söylüyor. Albümün sadece Türkler için değil Ermeniler için de büyük bir yenilik olduğu görüşünde. “Bugüne kadar Türkiye’de koro albümleri ve halk türkülerinden oluşan albümler yapıldı. Ancak benim albümümün tarzında bir çalışma yok. Öncekiler daha çok bölgesel albümlerdi.” Cenk Taşkan da dünya müziğini çok yakından takip ettiği için aranjelerini ve bestelerini dünya müziği sevenleri için yaptığını ifade ediyor. “Sadece azınlık diliyle azınlık müziği yapmak istemedim. Azınlık diliyle çoğunluk müziği yaptım. Bu albümde New Age tarzı da, sinematik saund da var.”

Mercan Dede, albümde Ermeni toplumunun kalbinde çok özel bir yeri olan ”Giligya” adlı eserde ve Paris konserinde Sibil’le aynı sahneyi paylaşmalarının sebebi olan ”Im Anuş Daviğ” adlı parçada sadece ney’iyle eşlik etmekle kalmayıp aynı zamanda remix’ini de hazırlayıp Sibil’e armağan etmiş. Üstelik bu kayıtları Kanada’dan yapıp göndermiş. Göksel Baktagir de çok sevdiği bu esere kanunuyla katılmış. Sibil, albümle ilgili çok olumlu geri dönüşler aldığını dile getiriyor. “Albümümü Ermeniler kadar Türklerin de sevmiş olması beni ayrıca memnun etti. Beni arayıp ‘gönlüne sağlık tüylerimiz diken diken oldu’ diyorlar. Bir sanatçı için bundan daha güzel ne olabilir?”a.pektas@zaman.com.tr

***

Müzik kanallarının ilgisizliğine anlam veremiyorum

Yaklaşık 40 yıldır müzik hayatında popüler müziğimize 300’den fazla beste armağan eden Cenk Taşkan bir konuda sıkıntılı. Taşkan, Türkiye’deki büyük müzik ve haber kanallarının bu çalışmaya yeterince ilgi göstermediğini düşünüyor. “Açıkçası bunun sebebini de bilmiyorum ve merak ediyorum. Çünkü büyük televizyon kanallarının bu klibi göstermemeleri bana göre büyük eksiklik. Birçok haber kanalının sanat programı var. Dikkatlerini mi çekmedi yoksa özellikle mi yayınlamıyorlar bilmiyorum. Siyasî bir seçim olduğunu sanmıyorum ama yine de merak içindeyim. Sanırım kanalların başındaki yöneticilerin müzikal mantalitesiyle ilgili bir şey.” Sibil ise Cenk Taşkan kadar bu konuya üzülmüyor. Çünkü klip çekmeden önce ‘Klibi neden çekiyorsun, kim gösterecek?’ gibi sorulara maruz kalmış. Ama o hayalini gerçekleştirmek istemiş. “Kimse izlemezse YouTube’a koyarım, bunu yapmak istiyorum.” Dedim. Gösteren gösterir. Göstermeyen göstermez. Bu konuyu çok fazla kafama takmıyorum. Ama klibin sosyal paylaşım sitelerinde çok fazla paylaşıldığını biliyorum.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1145745&keyfield=414CC4B02050454B5441C59E

Yorumlar kapatıldı.