İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Beklenti yönetimi şart

Mensur AKGÜN mensurakgun@gmail.com
Her şeyden önemlisi de beklentileri yönetmesi gerekecek. Bir sürü insan, kuruluş ve hatta devlet “yeni” AK Parti iktidarından siyasi ve diplomatik mucizeler bekleyecek.  Uluslararası Kriz Grubu’ndan Hugh Pope şimdiden kendisinin ve grubunun Hükümet’ten beklentilerini sıraladı bile. Kabaca özetlersek ona göre Türkiye AB sürecindeki tıkanıklığı aşmak, Kıbrıs ve Kürt sorununu çözmek, anayasa reformunu yapmak, Ortadoğu’daki siyasi angajmanını korumak, İsrail ile ilişkileri normalleştirmek, Ermenistan ile ilişkileri geliştirmek için fırsat kollamak, Ege sorunlarını tam olarak çözmek, içte yargı ve diğer reformları gerçekleştirmek, demokratik katılımı genişletmek zorunda.

*****************

İki gün sonra seçimler bitmiş; kazanan ve kaybeden belli olmuş olacak. Siyaset de yavaş yavaş gerçek mecrasında akmaya başlayacak. İktidar bir kez daha Kürt meselesi, anayasa çalışması derken sorunları karşısında bulacak.

Her şeyden önemlisi de beklentileri yönetmesi gerekecek. Bir sürü insan, kuruluş ve hatta devlet “yeni” AK Parti iktidarından siyasi ve diplomatik mucizeler bekleyecek. 

Özellikle de AK Parti’nin 367 veya üstünde milletvekilini Meclis’e sokmayı başarması halinde beklentilerin yoğunluğu ve ağırlığı artacak. Ben de dahil herkes Kıbrıs’tan Ermenistan’a, İsrail’den Avrupa Birliği’ne kadar pek çok talep ile ortaya çıkacak.

Kriz Grubu’nun beklentileri

Uluslararası Kriz Grubu’ndan Hugh Pope şimdiden kendisinin ve grubunun Hükümet’ten beklentilerini sıraladı bile. Kabaca özetlersek ona göre Türkiye AB sürecindeki tıkanıklığı aşmak, Kıbrıs ve Kürt sorununu çözmek, anayasa reformunu yapmak, Ortadoğu’daki siyasi angajmanını korumak, İsrail ile ilişkileri normalleştirmek, Ermenistan ile ilişkileri geliştirmek için fırsat kollamak, Ege sorunlarını tam olarak çözmek, içte yargı ve diğer reformları gerçekleştirmek, demokratik katılımı genişletmek zorunda.

Türkiye’yi çok yakından tanıyan Pope’un iç siyaset için önerdiklerine katılmamak mümkün değil. Daha adil, her anlamda daha eşitlikçi bir Türkiye’de yaşamak için zaten bu reformların yapılması, Türkiye’nin kabuğunu kırması şart. Eğer şiddet kullanımında beklenmedik bir patlama yaşanmazsa, Uluslararası Kriz Grubu’nun önerdiği hemen her şeyin yapılması, beklentilerin karşılanması mümkün.

Kendisinin de tescil ettiği gibi Türkiye son sekiz, hatta 10 yıldır önemli bir değişim geçirdi, ciddi reformlar gerçekleştirdi. Seçim meydanlarında yaşanan mutat gerilimlere, ulusal gururu okşamak için söylenen sert sözlere rağmen Kürt sorununun çözümü öncelikli olmak üzere, pek çok alanda cesur adımların atılması kaçınılmaz. 

Ancak iş dış politikaya gelince beklenti yönetiminde iktidarın işi zor. Çünkü her sorunun en az iki sabit duruşlu tarafı var ve çoğu sorun da tek taraflı jestlerle çözülecek gibi değil. Ama Pope’a göre, mesela AB söz konusu olduğunda, anahtar Türkiye’nin elinde, isterse sekiz başlıktaki AB vetosunu kaldırtabilir.

Oysa Pope yanılıyor, daha doğrusu yanılıyor olma olasılığı çok güçlü. Türkiye ne yaparsa yapsın Kıbrıs sorunu çözülmeden AB üyeliği yolunda Kıbrıs engellinin kalkması diye bir şey söz konusu olamaz. Ne verirseniz verin siyasetin ve diplomasinin doğası gereği muhatabınız daha fazlasını ister. Eğer çözüm olmadan bir adım atılacaksa da birlikte atılmak zorundadır.

Beklentiler yüksek

Tıpkı Türkiye’nin istenmesi gibi GKRY’nin de çözümü istemesi ve şu anki pozisyonundan geri adım atmaya hazır olması gerekir. Kıbrıs Cumhuriyeti adına hareket eden GKRY “Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ne ne gerek var?” derken Türkiye’nin tek taraflı bir karar alması, sonra da gerisini Rumların iyi niyetine bırakması imkansız.

AK Parti seçim beyannamesinde Kıbrıs siyasetimiz değişmeyecek demesine karşın böyle bir umudun Hugh Pope gibi Türkiye’yi saati saatine takip eden biri tarafından gündeme getirilmiş olması “yeni” Hükümetin dış politika söz konusu olduğunda ne denli abartılı beklentilerle baş etmek zorunda kalacağını gösteriyor.

Ayrıca İsrail ile olan ilişkilerin niteliğinin de beklentileri ve hayal kırıklıklarını körükleyeceğini akılda tutmamız şart. Bu yüzden Pazartesi gününden başlayarak Başbakan Erdoğan’ın ve dış politika ekibinin ikili ve bölgesel sorunlar kadar beklentileri de yönetmeye talip olması gerekiyor…

Yorumlar kapatıldı.