Wulff konuşmasında, 11 Eylül saldırılarından sonra Alman halkı arasında İslamiyet konusunda endişeler olduğunu, bu endişelere anlayabildiğini belirterek, bir grup insanın İslamiyeti kötüye kullandığını, İran’ın tutumuna bakıldığında bu endişelerin daha da arttığını söyledi. Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Endonezya ve Türkiye gibi bazı demokratik ülkelerin olduğuna işaret eden Wulff, bu demokrasilerin desteklenmesi, Almanların da, ülkelerinde farklı din ve kültürlere karşı ne kadar hoşgörülü olduklarını göstermesi gerektiğini kaydetti.
Tüm ülkelerde farklı dinlere karşı hoşgörü gösterilmesi, Türkiye’deki kiliselerde de düzenli bir şekilde ayinlerin düzenlenmesi ve manastırlarda rahiplerin yetiştirilmesi gerektiğini ifade eden Wulff, “Biz burada imam yetiştiriyorsak Türkiye’de de Katolik ve Protestan rahipler yetiştirilebilmeli” diye konuştu. Türkiye ziyareti sırasında TBMM’de yaptığı konuşma sırasında milletvekillerinin yarısının salonda bulunmadığının hatırlatılması üzerine de Wulff, herkesin, yaptığı konuşmayı izlememesi için farklı nedenleri olabileceğini, bu konuyu fazla büyütmediğini belirterek, “Ancak dinleyenler konuşmamı çok beğendi” dedi.
Wulff ayrıca, tam gün eğitim veren okulların sayısının artırılması, ancak ailelerin de çocuklara eğitim vermesi gerektiğini belirterek, gençler arasında işsizlik ve suç olaylarının da arttığını, buna karşı sadece eğitim ile mücadele edilebileceğini ifade etti. Wulff, “Farklılık büyük bir zenginliktir, ancak ülkemizde ortak sorumluluk üstlenebilmek için ortak yanlarımız çerçevesinde de birleşmemiz lazım” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Wulff ile birlikte panele katılan Selçuk da, her dinde fanatik insanların olabileceğini, ancak Müslüman olmasına rağmen kendisini her zaman Alman toplumunun bir parçası olarak gördüğünü belirterek, ancak okulunu çok iyi bir dereceyle bitirmesine, diş doktoru olmak için öğrenimini sürdürmesine ve toplum için çaba harcamasına rağmen ülkede göçmen olarak görülmekten kurtulamadığını söyledi.
Gelsenkirchen kentindeki bir okulda öğretmenlik yapan, “Döner, Maço ve Göçmenler” adlı kitabın yazarı Durmaz da, okulunda uyum konusunda büyük sorunların yaşandığını, öğrenciler arasındaki kavgalar nedeni ile sıkça polisin okula geldiğini belirterek, Alman toplumunun göçmenleri kabullenme konusunda zorlandığını, öte yandan Müslüman ailelerin de kız çocuklarını yüzmeye göndermediğini ve sıkça tutucu davrandığını söyledi.
(AA)
Yorumlar kapatıldı.