İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Kutsal” ittifak: Kürt-Ermeni flörtü

Altemur Kılıç
“Oyun” un şimdiki bölümünde, Kürtlerle Ermenileri birleştirip Türklere, Türkiye’ye karşı kullanmak var.1919’da Sevr ve ABD Kongresine sunulan haritalarda “Osmanlı” toprakları üzerinde kurulacak Kürdistan ve Ermenistan vardı. Aynı harita son zamanlarda Amerikalı Albay Ralph Peters tarafından gene ortaya atıldı. Şimdi iki taraf, Kürtlerle Ermeniler, yabancıların, Amerika’nın himayesi altında flörte başladılar. Ermeni diasporası organlarında, Kürtlerin nasıl desteklendiğini yazmıştım. Şimdi de flörtün öteki tarafı; BDP’liler, Ermenilere buketler atıyorlar. Osman Baydemir “Onlar, Ermeniler gitti, biz yalnız kaldık ve barışı bulamadık” diye hayıflanıyor. Ermeni kiliseleri restore ediliyor ve Baydemir “Ermeni dostlarımız, belki bir gün geri dönerler, kapılarımız tüm hemşerilerimize sonuna kadar açık. Çan ve ezan sesi yeniden birlikte duyulacak” davetini yapıyor ve müjdesini veriyor. Yani artık “çanlar”, “Türkler için” çalacak!


*************

12 Haziran seçimlerine 12 gün kaldı. Bir bakıma çok uzun, bir bakıma çok kısa zaman. Okulda iken tatilleri iple çekerdik ama zaman çabuk geçmezdi. İmtihanlara kadarki zaman uzasın isterdik ama imtihan günü çabucak gelirdi. Yani zaman “izafidir”. Önümüzdeki 12 günde neler olur, neler olmaz!..

Ben şimdi “zamanın” çabuk geçmesini istiyorum, çünkü mitinglerdeki tartışmalardan gına geldi. Biçimlerine ve üsluplarına artık tahammül edemiyorum. Hatırladığım kadar önceki hiçbir seçim mücadelesinde üslup ve kullanılan araçlar, bu kadar aşağı, hatta aşağılık seviyede olmamıştı!.. “Haziran olsun da, ne olacaksa olsun bilelim” diyorum.

***

Zaman “izafi”, ama sabit ve muhakkak olan, bu “imtihan” Türkiye’nin kaderini tayin edecek; şöyle veya böyle, er veya geç!

Bana kalırsa 13 Haziran’dan sonra öyle şeyler olacak ki, bütün bu sırada söylenenler; her şey ama her şey anlamsız kalacak. Bu da “izafi”. Apo’nun ilan ettiği “kıyametten” Türkiye’nin kurtuluş ve ateşten “Anka kuşu” gibi yeniden doğması çıkabilir. Hep öyle olmuştur. Büyük savaşlardan ve ihtilâllerden yeni çağlar, yeni çığırlar açılmıştır. Eski ve eskiler tasfiye edilmiştir. Umudum, gene böyle olması ama aksi de varit. Mâkûs talihimizi değiştirmek, Türk halkının elinde, basiretinde, sağduyusunda. Aptal olmadığımızı kanıtlamak ve Aziz Nesin’i yalanlamak için fırsat!

***

Dünkü yazımda Türkiye’nin şu sırada maruz kaldığı iç ve dış tehdit ve tehlikeleri anlatmaya çalıştım. Bugün yeni, daha doğrusu eski bir boyutuna değineceğim. 1919’da Güneydoğu’da Kürtleri ve Kürt ayaklanmalarını tahrik eden İngiliz belgelerindeki yazışmalarda “Fanatik Kürt Lawrence’i” olarak söz edilen Yüzbaşı Noel, Kürtlerle Ermenileri birleştirerek Türklere karşı kullanmaya çalışmıştı. O belgelerde mesela Mondros Mütarekesini imzalayan, sonra da Mütarekede İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri olan Amiral Sir A. Calthorpe ile Lord Curzon arasındaki 21 Temmuz 1919 tarihli yazışmada böyle bir tertipten söz ediliyor ve tasvip görüyor. Deniliyor ki: “Mezopotamya şimdi bizim olacağına göre, böylece ve bir Kürt Devleti de kurdurup kuzey dağlarını koruyabiliriz. Kürdistan, Türkiye’den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermenilerle Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz.”

“Büyük Oyun”un daha önceki perdelerinde de bunun uygulamaları vardı. Ancak o zamanlar Kürtlerle Ermeniler çatışıyor, çarpışıyorlardı. 2. Abdülhamit, Ermeni ayaklanmalarına karşı Kürtleri, Hamidiye Alaylarını kullandı..

“Oyun” un şimdiki bölümünde, Kürtlerle Ermenileri birleştirip Türklere, Türkiye’ye karşı kullanmak var.

1919’da Sevr ve ABD Kongresine sunulan haritalarda “Osmanlı” toprakları üzerinde kurulacak Kürdistan ve Ermenistan vardı. Aynı harita son zamanlarda Amerikalı Albay Ralph Peters tarafından gene ortaya atıldı.

Şimdi iki taraf, Kürtlerle Ermeniler, yabancıların, Amerika’nın himayesi altında flörte başladılar. Ermeni diasporası organlarında, Kürtlerin nasıl desteklendiğini yazmıştım. Şimdi de flörtün öteki tarafı; BDP’liler, Ermenilere buketler atıyorlar. Osman Baydemir “Onlar, Ermeniler gitti, biz yalnız kaldık ve barışı bulamadık” diye hayıflanıyor

Ermeni kiliseleri restore ediliyor ve Baydemir “Ermeni dostlarımız, belki bir gün geri dönerler, kapılarımız tüm hemşerilerimize sonuna kadar açık. Çan ve ezan sesi yeniden birlikte duyulacak” davetini yapıyor ve müjdesini veriyor. Yani artık “çanlar”, “Türkler için” çalacak!

http://www.internetajans.com/default.asp?t=wa&wid=10&aid=3295

Yorumlar kapatıldı.