İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Margosyan: Ben gittim ama yine geldim

İkincisi gerçekleştirilen Diyarbakır Kitap Fuarı’nda, “Gittiler İşte” adıyla panel düzenlendi. Panelde konuşan Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan, “Çan sesleriyle ezan seslerinin birbirine karışmasıyla dünya yıkılmaz tam tersine dünya yeniden kurulur” diye belirtti.Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, moderatörlüğünü yaptığı “Gittiler İşte” panelinde 1915 olaylarıyla yüzleşmenin önemine dikkat çekerek, “Ermenilerin gitmesiyle asıl kaybedenler biz geride kalanlar olduk. Zenginliğimizi yitirdik” dedi.

 Diyarbakır 2. Kitap Fuarı, düzenlenen paneller, söyleşiler, imza günleri ile okur-yazar buluşmalarının en canlı günlerini yaşıyor.

Geride kalanlar kaybetti

Oldukça kalabalık bir salonda gerçekleşen panel, dinleyicileri zaman zaman duygulandırdı. Baydemir panelde, 1915 olaylarının “Tarihin ve geçmişimizin en soğuk, en karanlık yılları” olarak tanımlayarak, “İnsanlarımıza büyük acılar yaşattılar. Kiminin hemen oracıkta yaşamına kıyıldı. Kimisi uzun bir sürgüne, zorunlu bir yola çıkarıldı. Ve yolda yaşamını yitirdiler. Kimisi on yıllar boyunca kimliklerini yaşayamadılar. Kimliklerini gizlemek, inançlarını gizlemek zorunda bırakıldılar” dedi. Baydemir, “Ermenilerin gitmesiyle asıl kaybedenler biz geride kalanlar olduk. Zenginliğimizi yitirdik” şeklinde konuştu.

Baydemir zulmüm mağdurlarının ruhlarının özgürlüğe kavuşması için, böyle bir trajedinin ve acının yaşanmaması için geçmişle yüzleşmenin şart olduğunu söyledi. Yüzleşmenin aynı zamanda bugünün ve geleceğin kuşaklarının özgürce yaşaması için de şart olduğunu ifade eden Baydemir, “1915’le yüzleşmeden Seyit Rıza katliamı ile yüzleşemeyiz. Şeyh Sait katliamı ile yüzleşemeyiz. 12 Eylül darbesiyle yüzleşmeyi tam manasıyla başaramayız” dedi. Baydemir, bu nedenlerle Gittiler İşte kitabının yüzleşmeye kapı aralaması bakımından önemine dikkat çekti. Kentin yeni adı Dikranamed

“Gittiler İşte” kitabının yayın serüvenini anlatan Şeyhmus Diken ise kitabının tarihle, coğrafyayla yüzleşen metinler olduğunu söyledi. Sözlü kültürün ötesinde kendi aydın kimliğinin başka bir şeyi gerektiğini ifade eden Diken, Ermenilerden özür dilemek için imza kampanyalarına katılmanın ötesinde bir şeyler yapmak gerektiğini söyledi. Diyarbakır’ın 140 yıl önce yüzde 60’ının farklı etnisiteden oluştuğunu ancak bugün geride birkaç kişinin kaldığını ifade eden Diken, tarihte Diyarbakır’ın 7 adının olduğunu bunlardan Ermenilerin Dikranegerd, Kürtlerin de Amed dediğini hatırlatarak, Diyarbakır’ın yeni ismini Dikranamed olarak açıkladı.

O kadar kurakmış ki, su bile dökememişler

Diyarbakırlı Ermeni yazar Mıgırdiç Margosyan ise, “Gidenlerin ardından bizler su dökeriz. Demek ki o kadar kurakmış ki su bile dökememişler. Gitmişler ve meçhule ulaşmışlar. Biz mendil sallarız. Sallarız da geri geleceklerini umut ederiz. Kimler mendil salladı, sallamadı bilmiyoruz. Büyük acılar deriz ama içi beni yakar dışı eli” ifadelerini kullandı. Margosyan, bugünkü ve gelecek nesillerin atalarının yaptıklarından sorumlu olmadığını söyledi. Margosyan, İttihat ve Terakki zihniyetinin şu veya bu şekilde dönem dönem hortlatılmasının, gündeme getirilmesinin geçmişte yapılan hataların tekrar işlenmesi anlamına geldiğini kaydetti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla Ermeni Surp Giragos Kilisesi’nin onarıldığını söyleyen Margosyan böylelikle kilisenin tarihten silinmesinin önüne geçildiğini ifade etti. “Yarın orada çalacak çan sesleriyle ezan seslerinin birbirine karışmasıyla dünya yıkılmaz tam tersine dünya yeniden kurulur” diyen Margosyan “Ben gittim ama yine geldim” şeklinde sözleri herkesi duygulandırdı.(ETHA)

Yorumlar kapatıldı.