İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gökten dolarlar yağsa olmaz!

Jülide Karahan İstanbul yeni bir kültür merkezine daha kavuşuyor: Vortvods Vorodman Kilisesi. 500 kişilik kapasitesiyle başta konserler olmak üzere pek çok etkinliğe ev sahipliği yapacak mekânın restorasyonu için “Gökten dolarlar yağsa olmaz. Sorun para değil, yetkili kurullardan onaylıproje. Biz büyük bir göle ufak bir taş attık sadece. 184 tek yapıda tek tek restorasyon… Bazıları tamamlandı, bazıları devam ediyor. İstanbul’da bunun gibi onlarca yapı var.” diyor Yılmaz Kurt. Adını Hz. Yahya ve kardeşi Hz. Yakup’un hitabet yeteneklerinden alan Vortvods Vorodman (Gök gürültüsünün Çocukları) Kilisesi’nin hikâyesi, İstanbul’un fethiyle başlıyor…

*******************
 
Dün sabah bir grup gazeteci, tarihçi, arkeolog ve mimar “Bakalım şehrimizin neresini keşfedeceğiz bu defa?” diyerek çıktı yola. İlk durak bundan sonra kimi akşamlarımızı konser, tiyatro ve kim bilir daha ne sanatsal bahanelerle geçireceğimiz Vortvods Vorodman Kilisesi.

Meryem Ana Kilisesi Vakfı Başkanı Hrant Maskafyan baştan uyarıyor: “Daha çok iş var burada, hayatta yetişmez yaza! Demeyin sakın. Üç beş ay evvel bir devlet büyüğümüz bizi onurlandırdığı sırada bitişi sordu. Haziran ortaları dedik. Mümkün değil, dedi. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Başkanı Şekip Avdagiç, buranın ilk halini görseydiniz biteceğine ikna olurdunuz, diye yanıtladı onu.”

‘BİZİM ORDA ŞÖYLE BİR ÇEŞME VAR’

Bilenler, kilisenin birkaç yıl önceki halini şöyle anlatıyor: “Çatı yemyeşildi bir kere. Kilisenin üstü başı tamamen doğaya teslim olmuş, ot ve yosunlarla kaplanmıştı. İçerisi zaten moloz yığını. 100 yıldır da ibadete kapalıydı…”

 Aslında restorasyon 20 yıl önce de gündeme gelmiş ama kolay mı? “Değil.” diyor ve ekliyor ajansın genel sekreteri Yılmaz Kurt: “Gökten dolarlar yağsa restore edilmez. Sorun para değil, yetkili kurullardan onaylanmış proje lazım. Projesi olanları restore etmeye çalıştık, olmayanları ise projelendirmeye… Biz büyük bir göle ufak bir taş attık sadece. 184 tek yapıda tek tek restorasyon… Bazıları tamamlandı, bazıları devam ediyor. İstanbul’da bunun gibi onlarca yapı var.”

İşin en güzel tarafını ise şöyle anlatıyor Kurt: “Küçük büyük, bir şeyler yaptık biz. Güzel olan şu! İstanbullu şehrin zenginliğini fark etmeye başladı. ‘Bizim mahallede böyle bir çeşme var, köşede şöyle bir türbe var, bir el atsanız…’ diye telefonlar geliyor.”

GÖK GÜRÜLTÜSÜNÜN ÇOCUKLARI

Adını Hz. Yahya ve kardeşi Hz. Yakup’un hitabet yeteneklerinden alan Vortvods Vorodman (Gök gürültüsünün Çocukları) Kilisesi’nin hikâyesi, İstanbul’un fethiyle başlıyor. Fatih’in Anadolu’dan İstanbul’a göçleri teşvik etmesiyle Türklerle beraber Ermeni, Yahudi ve diğer ahali de geliyor şehre. Rum Patrikliğini yeniden kurduran Fatih; Bursa’dan Piskopos Hovagim’i getiriyor, ilk Ermeni patriği olarak…

Şehrin başlıca altı mevkiinde altı kilise etrafına toplu halde yerleşen Ermenilerin dini vecibelerini yerine getirebilmeleri için ibadethanelere ihtiyacı oluyor haliyle. Bu iş için metruk halde bulunan Bizans Kiliseleri Ermeni cemaatinin kullanımına tahsis ediliyor. Vortvods Vorodman da onlardan biri. 1641’den itibaren Ermeni cemaatine hizmet veren kilise, pek çok yangın ve tamirat geçiriyor ve sonunda İstanbul’a çok sayıda görkemli eser armağan eden Mimar Kirkor Balyan tarafından inşa ediliyor. 14 Ekim 1828’de de kutsanarak ibadete açılıyor.

Sonrası tam bir muamma: 1940’lı yılların başında restorasyon ilkelerine aykırı bir onarımdan geçerek sosyal faaliyetlerin yapıldığı bir salon haline geliyor. 1960’ta avlusunun bir köşesine bir poliklinik açılıyor. 1966 ve 1975 yıllarında Varto ve Lice’de meydana gelen depremlerden sonra, depremzedelere barınak oluyor.

Nihayet, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında restorasyonu gerçekleştiriliyor da çilesi bitiyor. Haziran itibarıyla hem yeniden ibadete açılacak hem de tıpkı Aya İrini gibi seçkin etkinliklere ev sahipliği yapacak mekân.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1134447&title=gokten-dolarlar-yagsa-olmaz

Yorumlar kapatıldı.