İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Borçlarımızın diyeti Fener Rum Devleti mi!

Kenan Akın-Yeniçağ
“Ekonomisi özgür olmayan” ülkeler kategorisinde gösterilen Türkiye’ye kurulan tuzak, “komplo teorisini” gerçekten de gerilerde bırakıyor. İç borcun yanı sıra, dış borç da gittikçe “içinden çıkılmaz” bir seyir alıyor. Zamanla, Türkiye’nin “borç alma” veya “borçları döndürme” sürecinin tamamen tıkanacağı hesap ediliyor ve sinsice planlanıyor. İşte bu durumdaki Türkiye’nin bütün borçlarını zaman içinde, hem de 2-3 puan az bir faizle Batı tarafından yüklenmesi bekleniyor.  Artık “iplerin koptuğu” bir süreç içinde, söz gelimi  AB’nin Fener Patrikhanesi ile ilgili teklifleri ve dayatmaları ortalığı kavuracak.Borcun kısmen veya tamamen silinmesi, döndürülmesi uğruna Vatikan’ı andıran bir “oluşum” yani “Fener Rum Devleti” şimdiden planlanıyor. (Doğrusu pes artık, bu komplo teorisi değil resmen hezeyan HYETERT)

Büyük devletler ve sermaye çevreleri sayesinde, Fener Rum Patrikhanesi’nin Türkiye’de “toprak sahibi” olması ne yazık ki, kaçınılmaz gösteriliyor.
Bazıları, “işte bir komplo teorisi daha!” diye düşünüyor ve tuzağa inanmıyor.
“Komplo teorisi” olsa bile, insanın kanını donduracak cinsten böylesine bir gelişme, ne yazık ki tasarlanıyor.
Zaten, yıllardır bazen açık açık, bazen gizli bir şekilde, İstanbul’un içinde, bağımsız bir “Kilise devleti” kurmak için altyapı oluşturuluyor.
Haliç’in bataklıktan kurtarılması projesinden, çevre düzenlemelerine kadar her şeyin tasarlandığı, hatta ev ev, dükkân dükkân satın alınarak, “Kilise Devlet” in malı-mülkünün bile temin edildiği görülüyor. 
Patrik Barthalomeos’un ekümenlik iddiası, bunu ABD’nin desteklemesi ve son yıllarda Türkiye’nin dört yanına yayılan misyoner faaliyetleri, hazırlığın bir başka safhasını oluşturuyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Patrikhane’nin bir “fesat yuvası” olduğunu ve derhal yurt dışına çıkarılması gerektiğini boşu boşuna istememişlerdir sanırız.
Büyük kurtarıcının, bugünleri değil yarınları bile ta o tarihlerde sezdiği ve tehlikenin vahametini milletine anlatmaya çalıştığı, nedense pek dillendirilmiyor.
AB sürecinin,yanı sıra Batı ile sıkı siyasi,sosyal ve ekonomik ilişkilerin böylesine “dal budak” saracağını, vatanın bölünmez bütünlüğünü bile tehdit edeceğini kim düşünebilirdi ki?
Zaten kimse kabullenmiyor.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17483

Yorumlar kapatıldı.