İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Alibeyoğlu: Heykelin yıkılmasına Aliyev’in ricası üzerine karar verildi

MİHA öğrencileri Kars dizisi kapsamında Kars’ın eski belediye başkanı Naif Alibeyoğlu ile de konuştular. Söyleşinin ana konusu daha çok “Ucube” adıyla da tanınan “İnsanlık heykeli” üzerineydi. Naif Alibeyoğlu heykelin Başbakan Erdoğan tarfından kaldırılmak istenmesini, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in ricasına bağlıyor. “Kars, Kafkasya’nın barış adası olsun istedik,” diyen Kars eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu ile son günlerin tartışma konusu İnsanlık Anıtı üzerine konuşuyoruz.
Kars’a İnsanlık Anıtı yaptırma fikri nasıl doğdu?
Efsaneye göre bu coğrafyada Nuh’un Gemisi’nden insanlık dünyaya yayılıyor. Yine bu coğrafyadan dünyaya bir insanlık mesajı verelim diye düşündük. Ermenistan’daki soykırım anıtına karşı, Lyon’daki, Paris’teki soykırım heykellerine karşı bir insanlık anıtı yapmak istedik. Ermenistan’daki soykırım anıtında ateş var. O heykeli gören her Ermeni, Türk düşmanı kesiliyor. Çünkü soykırım anıtları halklar arasında kan davasını pompalıyor. Unutturmamayı amaçlıyorlar.
Şehrin girişine bir anıt yapmayı önerdim, burada savaşlar yaşanmış, acılar çekilmiş, bu coğrafyada 90 bin askerimiz şehit olmuş, 40 yıl işgal görmüş, Berlin Antlaşması’yla Kars savaş tazminatı olarak verilmiş… Böyle bir coğrafyada Kafkasya’nın bir barış adası olsun dedik. Yani Avrupa bunu çok daha yakın geçmişte yaşamış ama büyük Avrupa’da birleşmişler. Biz niye Kafkasya’da birleşmeyelim? Karşılıklı tatsızlıklar olmuş ama biz neden bu bölgede barışı sağlamayalım. Ben de bunun için Ermenistan’a gittim. Buradan bir heyetle gittik. Orada ben Gümrü Belediye Başkanı’yla açık oturuma çıktım, orada dedim ki düşmanlıklar ezeli değil, olmasın. Yani milletlerin iyisi kötüsü yok; insanların iyisi kötüsü var. Biz ticaretimize bakalım atalarımızın karşılıklı yaşadıkları bu sorunların bedelini biz niye ödeyelim.
Kars’ın girişine dev bir anıt yapmayı planladık. Daha sonra kalede bir festival düzenledik. Bin yılar boyunca kaleyi ele geçirmek için kan döken halkların çocukları o kalede birlikte halaylar çektiler barış türküleri söylediler. Şimdi ilk defa Ermenileri çağırdık. Öyle heyecanlandım ki. Ermeniler gelmiş. Onlar çıkınca yer yerinden oynadı o zaman da Hrant Dink ilk defa gelmişti buraya. Kaleden yürüyerek inerken dedi ki; “Başkan bu günleri de gördüm ya, ölsem de gam yemem.” Böyle bir anımız da olmuştu.
Sonrasında Osman Kavala dedi ki: “Türkiye’nin önemli heykeltıraşı var, Mehmet Aksoy, onu davet edelim o gelsin bir proje getirsin ona göre çalışalım. Mehmet Aksoy geldi, o tepeyi bulduk. Biz oradaki gecekonduları boşaltıp park alanı yapmıştık. Meclisimizde de karar aldık Mehmet Aksoy’la görüştükten sonra oraya bir “İnsanlık Anıtı” yapalım, park yapalım. Meclis kararı aldık. Meclisin tamamı oy birliğiyle böyle bir karar aldı. MHP’liler dâhil.
Heykel neyi simgeliyor?
Heykelin niteliği Berlin Duvarı gibi soğuk yüzlü, ikiye ayrılmış bir insan. Aslında bir insan. Birisi ona elini uzatıyor diğeri çekimser, birisi iyilik birisi kötülük, birisi güzellik birisi çirkinlik, birisi Habil birisi Kabil. Habil’den Kabil’den bu yana gelen insanın içinde de var olan bu iki duygunun çarpışması gibi. Hepimizin bazen iyilik yanı tutar bazen çok çirkinleşiriz bazen çok acımasız oluruz. Özgürlük anıtları 1900’lü yıllarda anlam kazanıyor şimdi artık fiili işgal yok. Buna karşı insanlık erdeminin vücut bulacağı, savaşan bu dünyada savaşların olmaması adına böyle bir heykel yapmayı düşündük.
Heykelin yapımı için para devletten mi karşılandı?
Devletten değil de şöyle bir şey var: sanatsal yapılar ihale edilmez. Biz heykeltıraşla bir protokol yaptık, daha sonra dönüşüm projesi çerçevesinde oradaki hafriyatın kaldırılması, duvarların yükseltilmesi, yolların yapılmasını ihale ettik. 503 bin lira. Çok sembolik bir rakam. Şimdi 5 trilyona yapamazsınız bunları. Bölgedeki 351 gecekondu yıkıldı. Oralar çok rezil bir durumdaydı oraları hep ağaçlandırdık. O paranın içinden heykeltıraşa, belediyenin çıkarlarını da koruyarak, 120 bin lira verdik. Düşünün heykeltıraş gitti ÇİMENTAŞ’tan sponsorluk aldı. Heykelin o çimentosunu, demirini bu parayla karşılayamazsınız. Ama burada öyle bir yol izlediler ki. “1 trilyon 200 milyar harcamış,” denilmiş. Bunu ispatlamalarını söyledim. Belediye onların elinde, belgelerini göstersinler.
Hasan Harakani’nin mezarının heykelin yıkılma kararıyla ilgisi nedir?
Hasan Harakani’yle ya da sit alanıyla alakası yok ama bunu kamuoyuna açıklayamıyorum. Bir rica üzerine yıkılmak isteniyor. Azerbaycan cumhurbaşkanının (İlham Aliyev) ricasıdır bu. Bizim petrol, doğalgaz bağımlılığımız var ya. İstenen o, altında yatan sebep bu. Bu önyargı. Anlatamadık. O anıtın daha kabası bile bitmemiş. Artık tanrılar kurban istiyor. Ölüm fermanını vermişler anıtın. İşte Hasan Harakani’nin yanında diye bahane bulunuyor. Hâlbuki oradaki bütün camileri ben yaptım. Daha önce de söyledik orası sit alanı değildi. Gecekondular vardı. Ona hiç ses çıkarılmıyordu. Zaten heykeller, anıtlar sit alanına yapılır. Sit alanına ne yapılır? Park yapılır, bahçe yapılır. Kentsel projeler yapılır. Sit alanından bahseden anlayış acaba samimi midir? Hasankeyf sular altında kalırken ses çıkarmayan anlayış, o zaman sit alanı gözetmiyordu. Bu yıl HES’lere peşkeş çekilen doğal doku sit alanı değil mi? Bu yıl Türkiye’nin kıyılarının tamamı yağmalandı hep beton yığını haline geldi. Dünyanın hiçbir ilerlemiş kentinde beton yapılaşma yoktur. Peki, niye kimse o zaman oralar sit alanıydı demedi, bunu düşünmek gerekir.
O zaman söylediklerinizden şu sonuç çıkıyor: Azerbaycan sizden böyle bir şey rica ediyor ve ardından böyle bir senaryo ortaya konuyor…
İşin içindeki olay bu. Başka bir şey yok. “Orada sit alanı var,” deniyor: Yok. Zaten koruma kurulunun 2007 yılındaki kararında deniyor ki: “Sit alanı olmayan bu yeri tescilledik.” Parkın tamamını değil de heykelin yapıldığı parseli korunması için tescilledik ve heykelin yapılmasına karar verildi. Aradan iki yıl geçti, lobi çalışması, politik karar, Damokles’in kılıcı kararını verdi. Koruma kurulu gelip bakmadan karar verdi. Ben de onlara hakaret ettim: “Sizden bilim adamı olmaz,” dedim. “Gelip bir bakın, burada çanak çömlek bulunmuş,” diyorsunuz. Üç yıldır şantiyemiz var. Bir güne bir gün birisi gelip de hani, nerede buldunuz çanak çömleği, demedi. Orada gecekondular vardı, zaten çanak çömlek olur. Nerede buldunuz onları. Bugün heykeli yıktık diyelim, heykelin altına on metre derinliğinde, 35 metre genişliğinde radial temel attık, o temel ne olacak? Heykelin üstünü kestiniz, peki o on metre altındaki beton ne olacak? Oraya 18’lik demirler koyduk ortasında öylesine kalın bir çelik boru koyduk ki. O ancak parçalanır. Başka yolu yok bunun.
Mehmet Aksoy mahkemeye vermiş, siz bunun için bir şey yapacak mısınız?
Tabii ki. Biz zaten herkesle dayanışma içindeyiz. Turgut Kazan da dava açtı zaten. Ben o heykeltıraşın sanatına sahip çıkmak adına elimden geleni yaparım. Manevi destek verebilirim. Heykel yıkılmaya kalkılırsa gider orada direnirim.
Peki, Kars halkı sizi yalnız mı bıraktı?
Şimdi şöyle söyleyebilirim, herkesin gönlünde siz varsınız ama öbür tarafta AKP kömür yardımı yapıyor. Aday olduğunuz parti halktan, kopmuş fildişi kulede yoksulluk edebiyatı yapmış. Statükocu bir parti olmuş zamanında Gene alternatif yok. Avrupa’da bir parti sadece programı ve kadrosu için seçilir. Ama bizim ülkemizde, geri bıraktırılmış ülkelerde, karizmatik lider çok önemlidir.
Türk medyası nasıl bir sınav verdi bu olayda?
 Medya patronların elinde medyayı kendi imkânlarınızla eskiden herkes gazetecilik yapıyordu. Şimdi medya kaygan bir zeminde, bugünden yarına bakıyorsunuz çok değişken. Medya o, onurlu dik duruşunu yapmıyor her zaman.. İçlerinde çok kararlı güzel insanlar var. Bunu kabul ediyorum ama genel olarak baktığınızda her birisi bir patronun her birisi bir holdingin elemanı. Nasıl karşı durabilirler ki?
 Sanatçılar destek verdi mi?
 Hayır. Haberlerde sanatçıların Mehmet Aksoy’u yalnız bırakıldığı yazılıp çiziliyor.  Sanatçıların, heykele sanata karşı daha duyarlı olmaları gerekirdi, protesto etmeleri gerekirdi, Kars’ta olmaları gerekirdi. Sanatçıların desteklemesi çok önemli…
 Avrupa Birliği’nden size yardım geldi mi heykelle ilgili?
Türkiye’nin daha doğusundaki bir heykel Avrupa’nın umurunda değil ki. Avrupa’nın çifte standardı var. Ama beni bu ilgilendirmiyor. Beni Kopenhag Kriterleri ilgilendiriyor. İnsan olmanın üç temel özgürlüğü var: İnanç, düşünce, teşebbüs hürriyeti. İşte bunları özümseyerek yaşamak benim için önemli. Yoksa ben AB’nin uydusu haline gelmek istemiyorum.
Peki, Kars halkının istediği nedir heykelle ilgili?
Şimdi halkın gündemi sanat değil. Halkın gündemi yoksulluk. Yoksulluğu kırmadığınız sürece siz ona sanattan bahsetmişsiniz heykelden bahsetmişsiniz… Bu adam ekmek bulamıyor, değerlerini kaybediyor. Sinemaya gidemiyor, tiyatroya gidemiyor. Bu insandan ne bekleyeceksin. Bu insana nasıl gel bu heykele sahip çık diyeceksin. Onun gündemi başka. O şu anda kışın nasıl donmayacağını düşünüyor

http://www.euractiv.com.tr/kultur-ve-sanat/article/eski-kars-belediye-bakan-alibeyolu-heykelin-yklmasna–azerbaycan-cumhurbakannn-ricas-zerine-karar-verildi-016078

Yorumlar kapatıldı.