İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

OdaTV, HEPAR eşliğinde ‘nefret suçu’

Oral Çalışlar
Nefret Suçları Nedir?’ diye başlıyor Metis’in 2011 için hazırladığı ajandanın ilk satırları. “Her yıl binlerce kişi hoşgörüsüzlüğün şiddet içeren dışavurumların mağduru oluyor. İnsanlar bazı karakteristik niteliklerini paylaştıkları gruplara aidiyetleri nedeniyle tehdit ediliyor, aşağılanıyor ve saldırıya uğruyor.” İlginç şekilde bu ajanda ‘nefret söylemi’nin hedefi oldu… İşte o ajandada yine çok tartışma yaratacak bir bölüm var. Ajandanın 168. sayfasında Soykırım kelimesinin anlamı açıklanıyor ve örnekler içinde ilk sırada bakın ne yer alıyor: Soykırım: Soykırım (genocide) kavramı, kasıtlı olarak bir halk, etnik veya kültürel grubun tümünü yok etme girişimine verilen addır. Yakın tarihte yaşanan en büyük soykırımlar arasında Anadolu’da 1915’te yaşanan Ermeni Soykırımı, Nazilerin gerçekleştirdiği Yahudi Soykırımı (Holokost), Bosna ve Ruanda’da yaşanan kıyımlar sayılabilir. Bilindiği gibi; örneklerin son üçü uluslararası mahkemelerce soykırım olarak nitelenmiştir. Ama dünyada hala tartışılan Ermeni Tehciri de, yayınevince soykırım olarak kabul edilip ilk örnek olarak yerleştirilmiş.”
NOT: Bugün saat 15.00’de,Galatasaray Meydanı’nda Irkçılığa ve Milliyetçilige DurDe! Girişimi ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ortak bir basın açıklaması yapacaklar. Irkçılığa, ayrımcılığa, nefret suçlarına karşı olanları birlikte tepki göstermeye çağırıyorlar.——

Metis’in ajandasına karşı kampanya yürüyor. Taksim İstiklal Kitabevi gündüz gözüyle basıldı. Henüz soruşturma açılmamış olması dikkat çekici.
Nefret Suçları Nedir?’ diye başlıyor Metis’in 2011 için hazırladığı ajandanın ilk satırları. “Her yıl binlerce kişi hoşgörüsüzlüğün şiddet içeren dışavurumların mağduru oluyor. İnsanlar bazı karakteristik niteliklerini paylaştıkları gruplara aidiyetleri nedeniyle tehdit ediliyor, aşağılanıyor ve saldırıya uğruyor.”
İlginç şekilde bu ajanda ‘nefret söylemi’nin hedefi oldu. Önce Kadıköy’de Nezih Kitabevi ‘Atatürk ilkelerine aykırı’ diy ajandanın satışını durdurduğunu açıkladı. Durumdan vazife çıkaran HEPAR’lılar (Güneydoğu’nun Osman Pamukoğlu isimli ‘cevval komutanı’nın partisinin mensupları) harekete geçti.
Taksim İstiklal Kitabevi gündüz gözüyle basıldı. Bir grup HEPAR militanı, yayınevi yöneticilerini tehdit edip, alakası olmadığı halde, “PKK övülüyor” türünden ‘yüksek değerlendirmelerle’ ajandanın satılmamasını ‘tebliğ’ etti. Bunu marifet gibi filme alıp, internet ortamına servis de ettiler. (İnsanı dehşete düşüren bir film bu.) Baskıların sonucunda bazı kitabevleri ajandanın satışından vazgeçti.
Ortadaki açık tehdide (ve tehdidi alenen yapmaktan çekinmeyen bir partinin mensuplarının varlığına) rağmen henüz soruşturma açılmamış olması da dikkat çekici.
Odatv de hedef göstermişti
Önceki gece tutuklanan Soner Yalçın’ın Odatv’si, ‚saldırı kampanyası’nın fitilini ateşleyenlerdendi. “KİMSE BUNU GÖRMEDİ”(28 Ocak 2011) başlığıyla yayınlanan haber şöyle: 
“Ajandanın 10 Kasım sayfasında yer alan ‘işeyen çocuk vinyeti’ tepkilere neden olmuş, Nezih Kitabevi ajandanın satışlarını durdurmuştu. İşte o ajandada yine çok tartışma yaratacak bir bölüm var. Ajandanın 168. sayfasında Soykırım kelimesinin anlamı açıklanıyor ve örnekler içinde ilk sırada bakın ne yer alıyor:
Soykırım: Soykırım (genocide) kavramı, kasıtlı olarak bir halk, etnik veya kültürel grubun tümünü yok etme girişimine verilen addır. Yakın tarihte yaşanan en büyük soykırımlar arasında Anadolu’da 1915’te yaşanan Ermeni Soykırımı, Nazilerin gerçekleştirdiği Yahudi Soykırımı (Holokost), Bosna ve Ruanda’da yaşanan kıyımlar sayılabilir.
Bilindiği gibi; örneklerin son üçü uluslararası mahkemelerce soykırım olarak nitelenmiştir. Ama dünyada hala tartışılan Ermeni Tehciri de, yayınevince soykırım olarak kabul edilip ilk örnek olarak yerleştirilmiş.”  
Nefret Söylemi yeni bir kavram Türkiye için yeni kavramlar olan ’nefret söylemi’ ve “nefret suçu’nu ele alan Metis ajandası, nefret söyleminin yol açtığı felaketlere, insanlık suçlarına gönderme yapıyor. Sosyal Değişim Derneği’nin katkılarıyla hazırlanan ajanda, dünyadaki ve ülkemizin yakın tarihindeki olayları gündeme getiriyor.
Hrant Dink, nefret suçunun hedeflerinden birisiydi. Malatya’da katledilen Hıristiyanlar da öyle. Ahmet Kaya da. Örneğin Manisa Selendi’deki Romanlar da kentteki ırkçı söylemin hedefi haline geldiler, evleri ve arabaları yakıldı, kenti terk etmeleri istendi…Cinsel tercihi nedeniyle öldürülen Baki Koşar’ı da unutmayalım…
Nefret suçu, bizim ceza kanunumuzda da yer alıyor. TCK’nın 216.maddesi (ki bu madde, Soner Yalçın’ın mahkemeye sevk gerekçelerinden birini de oluşturuyor), “halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse”lerin cezalandırılmasını öngörüyor.
Bu maddeleri yeterli görmeyen uzmanlar nefret suçlarına ilişkin özel düzenlenme öneriyorlar. Türkiye’de bu alandaki çalışmalar sürüyor.
George Bernard Shaw’ın Metis’in Ajanda’sında yer alan sözü içinde bulunduğumuz durumu güzel açıklıyor: “Vatanseverlik, sırf o ülkede doğduğunuz için ülkenizin diğer tüm ülkelerden üstün olduğuna dair bir kanıdır.”
NOT: Bugün saat 15.00’de,Galatasaray Meydanı’nda Irkçılığa ve Milliyetçilige DurDe! Girişimi ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ortak bir basın açıklaması yapacaklar. Irkçılığa, ayrımcılığa, nefret suçlarına karşı olanları birlikte tepki göstermeye çağırıyorlar.
 http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&Date=&ArticleID=1040479

Yorumlar kapatıldı.