İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kiliseye Tehdit ve Düşündürdükleri…

Ali Öztürk
Santa Maria Kilisesi ile ilgili haberimiz geniş yankı uyandırdı. Son 10 yıldır bu kentte yaşananları adım adım gözlemleyenler tarihin tekerrür etmesinden endişeli. Trabzon’da tarih nasıl tekerrür eder?…Yılbaşından bu yana 45 gün geçti. Kiliseye yönelik tehdit görüntüleri polisin elinde. Hala bir sonuç çıkmaması nasıl izah edilmeli? Dahası kilise mensuplarının ifadelerine başvurulmaması ve şikayetçi olup olmadıklarının sorulmaması nasıl yorumlanmalı?.. Trabzon’un göbeğinde Katolik Kilisesi’nin 3-5 mensubu korku içinde yaşıyor. Can güvenlikleri olmadığnı düşünüyor. Böyle bir ortamda demokrasiden insan haklarından ve din-vicdan özgürlüğünden bahsedilebilir mi? Böyle bir tablo Müslüman Türk’ün hoşgörüsüyle örtüşebilir mi?

Santa Maria Kilisesi ile ilgili haberimiz geniş yankı uyandırdı. Son 10 yıldır bu kentte yaşananları adım adım gözlemleyenler tarihin tekerrür etmesinden endişeli. Trabzon’da tarih nasıl tekerrür eder?
2005 yılında Rahip Santoro öldürülmeden önce kiliseye yönelik hayli tehdit vardı. Ancak bizler tehditleri daha sonraları duyduk. Rahibin darp edilmesini, hırsızlık olaylarını, emniyete akseden şikayetlerden bir sonuç çıkmamasını bilahare öğrendik. Öyleki artık şikayetlerin bir sonuç vermeyeceğinden endişe edildiği için kilise yeni olayları sessiz geçiştiriyor.
Bu hal 2004-2005 yıllarının Trabzon’unu hatırlatıyor. “Korku sokağa düştü” gazete başlıklarıyla çıktığımız dönemlerdi. Trabzon kimse için güvenli değildi. Dönemin Valisi Hüseyin Yavuzdemir ise kentte asayişin berkemal olduğunu, basının abarttığını söylüyordu. Trabzon insanı TAYAD olaylarını, kendi futbolcularının kurşunlanmasını derin bir kaygıyla izledi. Ardından Rahip cinayeti geldi. Trabzon tam iki kez içişleri bakanının başkanlık ettiği bölgesel güvenlik toplantısına ev sahipliği yaptı. Sonunda, ne dönemin valisi kalabildi, ne Emniyet Müdürü!..
Yılbaşından bu yana 45 gün geçti. Kiliseye yönelik tehdit görüntüleri polisin elinde. Hala bir sonuç çıkmaması nasıl izah edilmeli? Dahası kilise mensuplarının ifadelerine başvurulmaması ve şikayetçi olup olmadıklarının sorulmaması nasıl yorumlanmalı?.. Trabzon’un göbeğinde Katolik Kilisesi’nin 3-5 mensubu korku içinde yaşıyor. Can güvenlikleri olmadığnı düşünüyor. Böyle bir ortamda demokrasiden insan haklarından ve din-vicdan özgürlüğünden bahsedilebilir mi? Böyle bir tablo Müslüman Türk’ün hoşgörüsüyle örtüşebilir mi?
Santa Maria Kilisesi cinayet olayının ardından bakan ve vali tarafından ziyaret edilmişti. Korku içindeki bu 3-5 Hristiyan bu kentin idarecilerine emanet değil mi? Bu kentin vicdanı olup biteni “Bana ne?” diyerek seyredebilir mi? Sivil Toplum Kuruluşları geçen dönem yaşananlardan hiçbir şey öğrenmedi mi?
Biz Trabzon’da son zamanlarda yaşanan bazı olaylarda algılama sorunu yaşandığına inanıyoruz. Endişelerimizi açık biçimde sıralıyoruz.
1- Gazeteci Hamza Mısır’ın Akçaabat’ta karşı karşıya kaldığı durum ciddi bir güvenlik skandalı ve insan hakkı ihlalidir. Onca saygın futbol adamının anlattıklarına bakılırsa Mısır’a gıyabında talimatla rapor yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu rapor şayet daha ağır iddialar içerseydi Mısır belki de gözaltına alınıp adliyeye sevkedilecekti!.. Olayın küçüğünü görmemek, büyük olaya yol açar. Maalesef Sayın Valimiz böylesi bir olayı inceleme gereği bile duymadı.
2- Belediye Başkanı Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu karşı karşıya kaldığı durumla alakalı 10 dakika süreyle Valiye ve emniyete ulaşamadı. Bunu izleyen vatandaş acaba ne düşündü?
3- Son olarak kilisenin karşı karşıya kaldığı tehdit?.. Emniyet kayıtlarında böyle bir olay hiç yaşanmadı. Daha doğrusu böyle bir olayın yaşandığına dair hiçbir kayıt yok. Endişemiz odur ki, bugün kiliseye düşen korku yarın sokağa da düşebilir. Bugün Hamza Mısır’ın karşı karşıya kaldığı rapor olayının çok daha farklısı başkaları için de vizyona girebilir. Bu olup bitenlere acaba kim müdahale etmelidir?
http://www.gunebakis.com.tr/makale.php?id=4827&t=Kiliseye_Tehdit_ve_D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnd%C3%BCrd%C3%BCkleri%E2%80%A6

 

Yorumlar kapatıldı.