İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

DİASPORA BAKANLIĞI TARAFINDAN BANA VERİLEN MADALYA HAKKINDA TARTIŞMA

R. Haddeciyan
Bu tartışmaya katılan herkes sözlerine başlamadan önce beni kutluyor, bu nedenle ben de önce kendilerine teşekkür ediyorum. Sonra ben de Diaspora ve Diaspora Edebiyatı terimlerinin yarattığı kavram kargaşasıyla, bu nazik konuyla ilgili kendi görüşlerimi açıklamak istiyorum… Tartışmaya katılanlara her şeyden önce son on sene boyunca belki on kez Türkiye Ermenilerinin diaspora olarak nitelendirilemeyeceğini yazmış veya konferanslarda vurgulamış olduğumu belirtmek isterim. Bu o kadar açık ki bu konuda konuşmak bile yersiz. Diaspora, tarihi yüz yıldan daha geriye uzanamayan topluluklara denir. Doğduğu yerin veya anavatanının dışında yaşayan toplumlara diaspora denir. Türkiye Ermenileri ise yüzyıllardan beri bu topraklarda yaşıyor, sonradan gelen değil, buranın yerlisidir.

Dostlarım bana internet üzerinde kurulan bir mektuplaşma grubunda Ermenistan Diaspora Bakanlığı tarafından tarafıma verilen Altın Madalya ile ilgili olarak ilginç bir tartışma başladığını ve grup üyelerinin yurt dışındakilerin Türkiye Ermenilerini diaspora sınıfına sokmaya hakları olup olmadığını incelemeye başladıklarını haber verdiler. Bu grupta yazışmalar doğal olarak Türkçe yapılıyor.


Benim bu gruptaki yazışmaları görme veya onları izleme olanağım yok, bu nedenle ancak okuyabilenlerden duyabiliyorum, o da gecikmelerle ancak. Tartışma şair ve gazeteci Vercihan’ın gruba yazdığı yazısında Altın Madalya haberine değinmesi ile başlamış, kendisi beni kutlamış ancak Diaspora Bakanı Hranuyş Agopyan’ın Türkiye Ermenilerini diaspora olarak nitelendirmesinden duyduğu rahatsızlığı da dile getirmiş. “Halbuki ne Haddeciyan ne de biz diaspora değiliz, Diaspora Bakanı Hagopyan, kimin  diaspora olduğunu kimin olmadığını daha iyi düşünmeli” demiş Vercihan. Tartışmaya süratle başkaları da katılmış. Kimileri Vercihan ile aynı görüşü paylaşıp Türkiye Ermenilerinin alnına yapıştırılan “diaspora” damgasını reddetmiş, kimileri de olaya farklı açıdan yaklaşarak Ermenistanlılar için Ermenistan dışında yaşayan bütün Ermenilerin diaspora olduğunu hatırlatmışlar. Edebiyatımızın diaspora edebiyatı mı sayıldığı, Haddeciyan’ın diaspora edebiyatına mı hizmet ettiği de tartışılmış. Vercihan ikinci bir yazısında Haddeciyan’ın ödülü alırken bizim diaspora olmadığımızı ve burada hala İstanbul Ermeni Edebiyatını yaşatan yazarların var olduğunu vurgulamasını beklediğini de yazmış.
Bu tartışmaya katılan herkes sözlerine başlamadan önce beni kutluyor, bu nedenle ben de önce kendilerine teşekkür ediyorum. Sonra ben de Diaspora ve Diaspora Edebiyatı terimlerinin yarattığı kavram kargaşasıyla, bu nazik konuyla ilgili kendi görüşlerimi açıklamak istiyorum.
Fakat her şeyden önce bir rahatsızlığımı dile getirmek istiyorum. Korkarım ki Diaspora Bakanlığı tarafından gönderilen kısa açıklama metni yanlış anlaşılıyor, çünkü söz konusu yazıda Bakanlık benim diaspora basınına ve edebiyatının gelişmesine getirdiğim katkıdan söz ediyor, ve bunda da yanlış bir şey yok zira benim çalışmalarım Türkiye Ermenileri çerçevesi ile sınırlanmış değil, sadece Türkiye Ermeni basını veya Edebiyatı üzerinde etki etmiş değil, bütün diaspora basını ve edebiyatı üzerinde de etki etmiştir. “Diaspora” kelimesinin kullanılma nedeni belki de bu görüş açısından kaynaklanmıştır. Vercihan ve diğer dostlar Diaspora Bakanı Hranuyş Agopyan’ın bana göndermiş olduğu ve içeriğinde benim geniş edebiyatıma ve Marmara gazetesi ile ilgili misyonuma açık ve net olarak değindiği özel ve uzun mektubu, bu ödülün neden bana verildiğini daha sarih ve net olarak açıklayan yazıyı Ermenice gazetimizde okudular mı acaba bilemiyorum.
Tartışmaya katılanlara her şeyden önce son on sene boyunca belki on kez Türkiye Ermenilerinin diaspora olarak nitelendirilemeyeceğini yazmış veya konferanslarda vurgulamış olduğumu belirtmek isterim. Bu o kadar açık ki bu konuda konuşmak bile yersiz. Diaspora, tarihi yüz yıldan daha geriye uzanamayan topluluklara denir. Doğduğu yerin veya anavatanının dışında yaşayan toplumlara diaspora denir. Türkiye Ermenileri ise yüzyıllardan beri bu topraklarda yaşıyor, sonradan gelen değil, buranın yerlisidir.
Bizim gibi birçoklarının da görüşü olan bu görüş tartışmaya açık bile değildir, onaylanmaya da ihtiyacı yoktur, bu yüzden iyi niyetli dostlarımız hiç endişe etmesinler çünkü biz her gerektiğinde diaspora olmadığımızı hatırlatıyoruz, hatırlatmaya devam edeceğiz.
Fakat madalyanın bir de diğer yüzü var. Şu soruyu sormak mümkün: Eğer Ermenistan’da bir Diaspora Bakanlığı varsa, bu Bakanlık biz diaspora değiliz diye bize hiç önem vermesin mi, bizi tamamen unutsun mu? Eğer öyle yaparsa bu da bizlere yapılmış bir haksızlık olmaz mı? Eğer Ermenistanlılar diaspora derken Ermenistan dışında yaşayan tüm Ermeni topluluklarını kastediyorlarsa o zaman, bizim hoşumuza gitsin veya gitmesin, diaspora denen o bütün içine bizleri de katacaklardır. Diaspora Bakanlığının görevi tamamen Ermenistan dışında yaşayan Ermenileri kapsadığına göre, eğer Bakanlık görevini laikiye yapmak istiyorsa herkesle birlikte bizi de o kapsamın içine katacak; veya katması gerekir.
Bir hatırlatma yapmama izin verin. Ben ilk kez Altın Madalya ve nişan almıyorum. Gerçi almış olduğum bütün madalya ve nişanları saymama gerek yok ancak bir kaç tanesini, her verenin onu kendi görev alanıyla bağlantılı olarak verdiğini açıklayabilmek için, sayacağım burada. Örneğin ben Ermenistan Yazarlar Birliği’nin Altın Madalyasını aldım. Ermenistan Yazarlar Birliği o madalyayı edebiyat alanında yaptığım hizmetler nedeniyle verdi. Ben Ermenistan Kültür Bakanlığının Altın Madalyasını aldım. Onlar da bu madalyayı Ermeni kültürüne getirdiğim katkılardan dolayı verdiler. Ben Ermenistan Gazeteciler Derneği’nin Altın Kalem ödülünü aldım. Bu dernek de Ermeni gazetecilği ve Ermeni basınındaki hizmetlerim için beni bu ödüle layık gördü. Ben Ermenistan Cumhuriyetinin Movses Khorenatzi nişanını aldım. Bu nişan da bana Ermeni etnik kimliğini koruma alanında getirmiş olduğum katkı için verildi. Tüm bu kurumlar görüldüğü gibi kendi görev alanları ile doğrudan bağlantılı olarak bu ödülleri verdiler. O halde Diaspora Bakanlığının da bana Altın Madalya verirken Diaspora edebiyatının sözünü etmesine şaşmamak gerekir. Onun da görev alanı bu değil mi?
Hakkımda dile getirilen iyi dileklere teşekkür etmekle birlikte, grupta tartışan dostlardan verilen bu ödülü yanlış anlamamalarını, veya yanlış yorumlamamalarını, onun anlamını doğru değerlendirmelerini rica ediyorum. Bizi durup dururken diaspora yapacak olan Diaspora Bakanlığı tarafından verilen bu ödül değildir, kaldı ki, eğer bu ödül bana 85. doğum yılımla birlikte benim edebi çalışmalarım için veriliyorsa, o zaman bana göre burada diaspora edebiyatıyla Ermenistan edebiyatı arasında bir ayırım yapmamak ve ister Batı ister Doğu Ermenicesiyle yapılmış olsun, sadece tek bir Ermeni Edebiyatı olduğunu kabul etmek iyi olur. Dediğimiz gibi bu madalya bana diaspora Ermenilerine benim misyonum üzerinden bütün Ermeni edebiyatını tanıtarak getirdiğim önemli katkı için de verildi. Bu da Diaspora Bakanlığının kayıtsız kalamayacağı bir konu.

Yorumlar kapatıldı.