İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

19 Ocak 2007’yi asla unutma

Joost Lagendijk
 Bugün 19 Ocak 2011. Hrant Dink’in ailesi ve arkadaşları dört yıl önce öldürüldüğü yerde bir kez daha toplanacak. Bu toplanma, 19 Ocak 2007’nin birçok insanda yarattığı öfke ve üzüntüyü canlandıran bir ritüel haline gelmiş durumda. Fakat adalet mücadelesinde pes etmeme kararlılığını göstermek için de doğru bir zaman.

Dink ailesinin avukatları dördüncü kez, onu öldürenlere karşı açılan davanın son bir yılında neler olduğunu, daha doğrusu neler olmadığını ortaya koyan bir rapor yayınladı. Bu yılki rapor cinayetin hazırlanıp gerçekleştirilmesinde yer alan insanlara ve kurumlara, yanı sıra cinayeti tertipleyenlerin yargılanmaktan korunması için kullanılan çeşitli yöntemlere odaklanıyor. Ergenekon davasında yargılanan bazı şüphelilerin doğrudan dahline dair parça parça ve bariz kanıtların görmezden gelinmesine yönelik kasti ve ne yazık ki başarılı çabalara dair uzun bir liste söz konusu. Davaya bakan savcıların ve yargıçların kanıtları saklamak ve tahrif etmek yönünde sayısız girişimine dair de manidar bilgiler var. Dink avukatlarının ek bilgi veya tanıklar için ortaya koyduğu meşru talepler öylece geri çevriliyor ve bazı kilit aktörlerin soruları cevaplamayı reddetmesi mahkeme tarafından utanç verici şekilde kabul ediliyor.
Dink avukatları bu ahval ve şeraitten şu acı sonuca varıyor: “Yukarıda başlıklar halinde değinilen olgular, işaret edilen kurumlar ve mekanizmaların Dink cinayetinin hazırlanması, işlenmesi, cinayetin ardından delillerin gizlenmesi, karartılması, gerçeğin üstünün örtülmesi, yargı süreçlerinin sınırlarının ve çerçevesinin çizilmesi ve bu sınırların dışına çıkılmamasındaki uyumu ve ideolojik ortaklığı dikkat çekicidir. Esasen bu uyum ve ortaklık, cinayetin meşrulaştırılması yanında cezasızlığını da sağlayan ve olağanlaştıran güçlü bir aygıtın ve zihniyetin varlığına tekabül etmektedir. Bu güçlü aygıt devletin ta kendisidir. Hrant Dink’in hedef gösterilmesi, mahkumiyetiyle sonuçlanan yargı süreçleri ve öldürülmesi, cinayet yargılamalarının tıkanması, yani sürecin bütün olguları, devletin ideolojisini ve siyasetini işaret etmektedir.”
Şahsen her şeye kadir olan ve her şeyi manipüle edebilen tek bir büyük merkezi otoriteye dayalı komplo teorilerinden veya izahlardan pek hazzetmem. Fakat şunu da söylemem lazım: Bu raporu okuduğunuzda, mevzubahis davayı örtbas etme ve insanlara birçok devlet görevlisinin kirli dahlini unutturma çabasındaki dikkat çekici ahengin başka nasıl izah edilebileceğini sormadan edemiyorsunuz.
Öte yandan raporu okurken, Türkiye birinci sınıf bir demokrasi olmak istiyorsa, devlet içindeki ve dışındaki bu mekanizmaların ve zihniyetlerin ortadan kaldırması, işe yargıdan ve siyasetçilerden başlaması gerektiğine inancım pekişti.
112 Eylül’de Türkiye halkı başka hususların yanında, yüksek yargıda yeni, demokratik bir sisteme sahip olmak lehinde oy kullandı. Geçmişte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), fazla statüko karşıtı addedilen savcılardan ve yargıçlardan kurtularak Ergenekon zanlılarını korumaya çalışmıştı. Peki yeni HSYK, Dink davasındaki statüko yanlılarına karşı niye daha kuvvetli adımlar atmıyor ve mahkeme başkanını değiştirmesinin ardından, Türk yargısının bu davadaki içler acısı performansından sorumlu olan diğer bütün yargıçları niye görevden almıyor?
Fakat kabahat sadece yargıda değil. Avukatlar raporda şu haklı iddiayı öne sürüyor: Açık bir siyasi irade olmaksızın devlet kurumlarının direnişini kırmak mümkün olmayacak. Geçmişte bizzat başbakan, Dink ailesini ziyaret ederek ve kendine bağlı müfettişlere (sonrasında rafa kaldırılan) ayrı bir rapor hazırlatarak bu yöndeki kararlılığını göstermişti. Bugünlerde ise artık Dink davası hakkında konuştuğunu duymuyoruz, ki böyle yaparak yargının engelleme politikasını meşrulaştırmış oluyor. Başbakan, Kars’taki 35 metrelik bir heykeli kaldıracak kadar güçlüyse, o zaman niye İstanbul’da adaletin tecellisini garanti edemiyor?
j.lagendijk@zaman.com.tr
 http://www.zaman.com.tr/yazar.do;jsessionid=41BF87BC36F3C6B525D3597FD0F9F8A4?yazino=1081075

Yorumlar kapatıldı.