İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TÜRKİYELİ HIRİSTİYANLAR İÇİN KÜÇÜK HEDİYELER

TÜRKİYELİ HIRİSTİYANLAR İÇİN KÜÇÜK HEDİYELER
–2010 Ülkedeki Dinî Azınlık Açısından İyi Bir Yıl Oldu Ancak Hükûmet Hâlâ Ruhban Okulunun Açılması Konusunda Tereddüt Ediyor–

Türkiye’deki Hıristiyanlar, 2010 yılının sonunda da çok sayıda sorunla mücadele etmek durumundalar. Buna rağmen, 2010 azınlıklar için iyi bir yıl oldu ve 2011 çok daha iyi olabilir. Ortodoks Kilisesi temsilcileri İstanbul’daki Ruhban Okulunun kapatılmasından 40 yıl sonra kapılarını yeniden açabileceğini umut ediyorlar.

Türkiye’deki Rum-Ortodoks Hıristiyanlar bayram sevinci yaşıyorlar. Bunun nedeni ise İstanbul yakınındaki bir adada bulunan yarı harabe bir bina ve bir tapu. İlk bakışta pek görkemli ya da sansosyonel bir hediye gibi gözükmese de Ortodoks Hıristiyanlar için bu olay büyük bir başarı anlamına geliyor. Birkaç hafta önce İstanbul’daki Patrikhaneye Türk makamları tarafından neredeyse yarım yüzyıl süren bir hukuk mücadelesinin ardından Büyükada’da bulunan bir yetimhane geri verildi ve binanın tapusu Patrikhanenin üzerine geçirildi. Bu olay diğer iade talepleri için emsal teşkil edebilir.

Kilisenin, Türk Devleti tarafından el konulan yetimhaneyi geri alabilmek için Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gitmek zorunda kalmış olması, Türkiye’deki Hıristiyanların karşı karşıya oldukları hukuki sorunların hâlâ devam ettiğini gösteriyor. Türklere özgü laiklik, devletin dinden duyduğu korkunun etkisi altında. İslam söz konusu olduğunda yargı, ordu ve bürokrasi, köktendincilerin ülkeyi ele geçireceklerinden endişelenirken, Hıristiyanlar söz konusu olduğunda, küçük bir azınlığı oluşturmalarına rağmen gayri müslimlerin Yunanistan ya da Ermenistan gibi düşman güçlerin ajanları olabileceği korkusuyla hareket ediyor. Oysa tüm mezhepler dikkate alındığında Türkiye’deki Hıristiyanların sayısı sadece 100 bini buluyor.

Azınlıklara yardım, tam da Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamcılar kulübü olarak kötü ün yapmış hükûmetinden geliyor. Başbakanın taraftarlarından olduğu söylenemeyecek olan saygın köşe yazarı Mehmet Ali Birand kısa bir süre önce Başbakanın ülkedeki Hıristiyanların durumunu iyileştirdiği övgüsünde bulunmuştu. Bu durumun sadece yetimhaneyle ilgisi olmadığını vurgulayan Birand, Türkiye’de ve dolayısıyla eski Bizans’ta Ortodoks din adamlarının, en azından şimdilik tükenmesinin önüne geçilmesinin Erdoğan sayesinde olduğunu yazmıştı.

Patrikhane Sözcüsü Dositheos Anagnostopoulos da gazetemize yaptığı açıklamada, “Bitmekte olan yılın son ayları gerçekten umut doluydu.” ifadesini kullandı. Anagnostopoulos, Türkiye’deki Ortodoks Kilisesinin, neredeyse 40 yıldan bu yana sürmekte olan rahip yetiştirme yasağıyla ilgili en zor ve acil sorununun bile çözüme kavuşabileceği görüşünde.

İstanbul yakınındaki Heybeliada’da bulunan Ruhban Okulunun 1971 yılından bu yana kapalı olması nedeniyle piskoposlar ve diğer din adamları yaşlanmış durumdalar. Erdoğan bu yıl, acil bir kararla diğer ülkelerden gelen bir düzine Ortodoks piskoposun Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağladı. Böylece Kiliseye yeni personel girişi sağlandı ve yakında 71 yaşına girecek olan hâlihazırdaki Patriğin başına bir şey gelmesi hâlinde yeni bir Patriğin seçimi güvence altına alındı.

Erdoğan hükûmeti bunun haricinde Ruhban Okulunun yeniden açılacağı yönünde umut verdi ancak bugüne kadar bu yönde herhangi bir adım atmadı. Muhtemelen bu konuda kapalı kapılar ardında bir şeyler yapılıyor. Dositheos, Türk Devleti’nin Ekümenik Patrikhaneye karşı tutumunu değiştirdiği yönünde bazı bilgilere sahip olduğunu ifade ederek, “Bizi iyi günlerin beklediği konusunda iyimseriz.” şeklinde konuşuyor.

Hıristiyanların bu yıl elde ettikleri başarılar arasında 100 yıldan bu yana Sümela Manastırı’nda ilk kez ayin düzenleyebilmiş olmaları da yer alıyor. Erdoğan, Türk milliyetçilerin tek tük protestolarına, “Yalnızca bir ayin düzenlediler. Ne olmuş yani?” sözleriyle karşılık verdi. Erdoğan hükûmeti, eylül ayında Hıristiyan Ermenilerin ülkenin doğusunda bulunan Van’ın Akdamar Adası’ndaki bin yıllık Kutsal Haç Kilisesi’nde uzun bir aradan sonra ilk kez ayin düzenlemelerine de aynı rahatlıkla yaklaştı. Akdamar da tıpkı Sümela gibi Türkiye’deki Hıristiyanlar için yeni bir dönemin işareti oldu.

Cumhurbaşkanı Wulff, bu konuya ilave ivme kazandırdı. Wulff, İslamiyet’in Almanya Federal Cumhuriyeti’ne ait olduğunu söyledikten ve bu nedenle Almanya’da büyük ölçüde eleştirildikten sonra, Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyareti sırasında Türkiye’deki Hıristiyanların haklarını savundu ve Tarsus’taki Paul Kilisesi’nde düzenlenen ayine katıldı. Wulff, Ankara’da Türk Parlamentosunda yaptığı konuşmada, Almanya’daki İslam ile ilgili ifadesini tamamlamak amacıyla, Hıristiyanlığın Türkiye’ye ait olduğunu söyledi.

Wulff’a ev sahipliği yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’deki gayri müslimlerin de Cumhurbaşkanı olduğunu ifade etti. Bu güne kadar hiçbir Türk politikacısı böyle bir ifade kullanmamıştı.

Ancak yaşanan bazı acı olaylar, Türkiye’deki Hıristiyanların hâlâ neden korku içinde olduklarını ortaya koydu. Anadolu Katolik Episkoposu Luici Padovese İskenderun’da şoförü tarafından bıçaklandı. Türk subayların darbe planlarında Hıristiyanların öldürülmelerinin öngörüldüğünden söz edildi. Bodrum’da Müslüman mezarlığına defnedilen bir Hıristiyanın naaşı halkın öfkeli protestoları üzerine mezarından çıkarılarak başka bir yere nakledildi. Türkiye’de Hıristiyanlar için iyi geçen bir yılda da çok sayıda kötü gelişme yaşandı.

Yorumlar kapatıldı.