İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Soykırım tasarısı’ ve İncirlik’teki nükleer silahlar

Not: Yasak nedeniyle yazının tamamını yayımlayamıyoruz. Yazının tamamını 
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=26.12.2010&y=KursatBumin adresinden okuyabilirsiniz. Hyetert

‘Soykırım tasarısı’ ve İncirlik’teki nükleer silahlar 
Kürşat Bumin
kbumin@yenisafak.com.tr

26.12.2010 11:47
Semih İdiz’in okurlarından biriyim. Milliyet yazarının dış politikaya ilişkin yazıları ciddi bir haber ve bilgi subasmanına sahip, buradan hareketle geliştirdiği yorumları da aydınlatıcı.

Geçen günkü yazısında soruyordu: “ABD’ye misilleme İncirlik’ten başka ne olabilir?” Bu yazı başlığında geçen “misilleme”den kastın bu sefer de ABD Temsilciler Meclisi’nin kıyısından dönen “Ermeni soykırımı tasarısı” olduğu anlaşılmıştır muhakkak.

İdiz, söz konusu tasarının Temsilciler Meclisi’nde gündeme alınıp alınmaması henüz belli olmadan yayımladığı yazısında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “misilleme”ye ilişkin şu sözlerini hatırlatıyor: “Halen, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın da dahil olduğu devlette sadece 4-5 ismin üzerinde çalıştığı ve kimsenin aklına bile gelmeyecek bir karşı adımlar çalışması yürütüyoruz. Bunları şimdi açıklayamam fakat açıklanınca ülkemizin tepkisini göreceksiniz.”

Görüyorsunuz, Davutoğlu’nun tasarıya tepkisi çok sert olmasının yanı sıra çok da merak uyandırıcı. Türkiye Cumhuriyeti bu sefer bu ve benzer tasarılar karşısında bugüne kadar ortaya koyduğu tepkilerden farklı neler düşünüyor acaba?

İdiz, “Davutoğlu’nun misilleme olarak hangi adımları kastettiğini bilmemiz mümkün değil tabii” dedikten sonra şöyle devam ediyor: “Fakat Türk kamuoyunun ‘aklına anında gelecek olan şey’ hükümetin İncirlik Hava Üssü konusunda siyasi bir tasarrufta bulunması olacaktır. Bu çerçevede de Amerika’nın İncirlik’ten çıkarılması için kamuoyu baskısı artacaktır. Muhalefet de konuyu gündemde tutacaktır.”

Milliyet yazarının tahmininin gerçeği ne derece yansıttığını –tabii ki- bilemeyiz. Ancak eğer bu tahmin yerinde ise, Türkiye söz konusu “tasarılar” karşısında bundan böyle büyük oynayacak demektir. İncirlik Hava Üssü’deki taktik nükleer füzelerin (Şükrü Elekdağ’ın sözleriyle) “def edilmesi” gibi. “Ermeni soykırımı tasarısı”nın gündeme alınması karşılığında nükleer füzelerin sökülmesi…

Sözü konusu “tahmin” yerindedir değildir başka bir konu. Ancak sizi bilmem ama Türkiye’nin bu türden bir “misilleme”yi aklından geçirebileceğinin düşünülmesi bile bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni rahatsız etti. “Türkiye açısından ne korkutucu bir şeymiş bu tasarı!” dedim kendi kendime. Varlığı titizlikle kamuoyundan gizlenen, yararı-zararı asla ciddi olarak tartışılmamış olan İncirlik’deki nükleer füzeleri sorgulamak bile ancak bu tasarı nedeniyle mümkün olabilecek neredeyse. Bu nükleer füzelerin varlığı her şeyden-herkesten önce bu ülkede yaşayanları doğrudan ilgilendirmiyor sanki. Füzelerin varlığına sırasında Türkiye tarafından bir koz olarak kullanılmak amacıyla göz yumuluyor sanki…

“Haber alma-bilgilenme hakkı”ndan yoksun zavallı toplum… Füzelerin varlığını sorgulamasına ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin onları çok sert bir “misilleme” aracı olarak kullanmaya karar verdiği zaman izin verilecek.

İncirlik’deki nükleer silahlar bahsi geçen hafta Şükrü Elekdağ tarafından TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında da geçti. Elekdağ, açıklanan WikiLeaks belgeleri arasında ABD’nin İncirlik’te bulundurduğu nükleer silahların varlığına tanıklık edenlerin belgelerin de olduğunu hatırlatıyordu: “Hemen belirtelim ki, İncirlik’te 90 adet B61 tipi taktik nükleer bombanın sığınaklarda muhafaza edildiği, daha önce yayınlanan ABD Hava Kuvvetleri Komutanlığı kaynaklı bilgileri içeren belgelerde açıklanmıştı. Şimdi bu bilgiler doğrulanmış olmaktadır.”

(Bu açıklamalara ilişkin ilginç bir not da şu: Önümdeki haber metni “…yeni bir iddia ortaya atan CHP milletvekili Şükrü Elekdağ’a göre, İncirlik’te ABD’ye ait 90 nükleer başlık var”(!) diyordu.)

Elekdağ’ın İncirlik’teki nükleer silahlardan ilk kez söz edişi değil bu. Elekdağ, 4-5 yıl önce de bu konuyu gündeme taşımıştı. İncirlik’ten bu çerçevede söz eden ikinci bir açıklama da bir yıl kadar önce Hürriyet’in internet sitesine manşet olmuştu. Emekli büyükelçi Taner Baytok’un “İstanbul’da 12 milyon kişi nükleer bombanın üzerinde oturuyor” sözleriyle. Ancak –nedense- bu bayağı iddialı açıklamaya basılı Hürriyet’te yer verilmemişti.

Oysa İncirlik’deki nükleer silahların varlığı –4-5 yıl önce yayımladığım bir yazıda sözünü ettiğim gibi- Greenpeace Uluslararası Genel Direktörü Dr. Gerd Leipold’un İstanbul’da yaptığı açıklamada ortaya koyduğu gibi asla bir “iddia”dan ibaret değildi. Leipold, kendisiyle röportaj yapan gazetecinin (Derya Sazak-Milliyet) “Greenpeace bu konuda özel bir bilgi sahibi mi?” sorusunu ise şöyle cevaplamıştı: “Normal yoldan bilgi edinme haklarına sahip her vatandaş gibi ABD’ye ait nükleer silahların dünya üzerinde hangi ülkelerde olduğuna ilişkin bilgilere erişme hakkımız bulunuyor. ABD’nin silahlarını depolayan 6 NATO ülkesi var. Bunlardan biri de Türkiye. 2005’de yayımlanan Kristensan raporunda nükleer silahların nerelere taşındığıyla ilgili detaylı bilgiler yer alıyor.”

Yorumlar kapatıldı.