İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Egemen Bağış:AB için son karar milletin

Egemen Bağış:AB için son karar milletin

Başmüzakereci Egemen Bağış, AB üyeliğinde son kararı milletin vereceğini söyledi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Yeni Akit Ankara Temsilcisi Yener Dönmez’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin AB üyeliğinden ABD’deki Ermeni Tasarısı’na, Kıbrıs’taki Rum yönetiminin planlarından gündemdeki “iki dil ve özerklik” konusuna kadar pek çok hususu Akit’e değerlendiren Bakan Bağış, AB üyeliğinde son kararı milletin vereceğini söyledi.

BDP’LİLERİ UYARDI

Bağış, “Güneydoğu sorunu”nun çözümü için, “Çözümün başında Lozan var” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun hemen her gün fikir değiştirdiğini ve hangi açıklamasını ciddiye alacağını şaşırdığını belirten Bağış, “Türkiye’nin yapısı, konumu ve resmi dili bellidir. Herkes daha yüksek standartlarda demokrasi, insan hakları ve daha iyi ekonomik koşullarda çocuklarını yetiştirmek ve onların yarınından emin olma hakkına sahiptir. Ama kimsenin bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine zarar verecek adımlar atma hakkı yoktur” dedi.

“İNSANIMIZIN YAŞAM STANDARDINI İLERLETME KONUSUNDA KARARLIYIZ”

Bakan Egemen Bağış sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin, birçok AB üyesi ülkenin kendisi ile ilgili içtihatlarına baktığımız zaman onların bizden çok daha geride olduklarını görüyoruz. En son ilerleme raporu, Türkiye’nin 33 faslın 33’ünde de ilerleme kaydettiğini itiraf etmektedir. 33 faslın 18’i üzerinde siyasi engel varken biz hepsi üzerinde ilerleme kaydedebilmişsek kendi insanımızın yaşam standardını ilerletme konusunda kararlı ve azimli olduğumuzun göstergesidir.”

“KEMAL BEY’İN LİDER OLUP OLAMAYACAĞINI ZAMAN GÖSTERECEK”

CHP’nin Türkiye’nin sorunlarına karşı tutarsız bir tavır içerisinde olduğunu belirten Bağış, şöyle konuştu: “Siyasilerin oy kaygısı içinde olması doğaldır. Ancak Kemal Bey’in sorunu birçok konuda görüldüğü gibi kararsız olması, çok rahat etkileniyor olması, başkaları tarafından kolay yönlendirilebiliyor olmasıdır. Kemal Bey’in çevresinde yer tutma çabası var. Ben halkın bunları çok ciddiye aldığını zannetmiyorum. Avrupa’nın da işin vahametini gördüğünü düşünüyorum. Bütçe görüşmeleri sırasında partinin MYK’sına girmek isteyenler, adeta şov yaptılar. Kongre öncesi kimileri işportacı gibi elinde takım elbiselerle dolaşıyordu, kimileri PM’ye girmek için bakanlarımıza hakaretler yaptılar, kimileri de başka hesaplar içindeler. Karşılıklı bir göz boyama çabası içindeler. Kemal Bey’in lider olup olamayacağını zaman gösterecek. Milletin terazisi şaşmaz. Halkla bütünleşirlerse, halkın çıkarları için adım atarlarsa, milleten koparak elitist yaklaşımla kaymak tabakanın çıkarları için çabalara girerlerse o zaman milletimiz sandıkta gerekli mesajı verecektir.”

“ERMENİ TOPLUMUNA ŞİRİN GÖRÜNME ÇABASI”

ABD Temsilciler Meclisi’nde Ermeni Tasarısı’nın yeniden gündeme getirilmesinin siyasi olduğunu belirten Bağış, “Bu konu Nensi Pelosi isimli Kaliforniya’dan seçilen ABD Meclis Başkanının son yapılan seçimde partisinin çoğunluğu kaybetmesinden dolayı ve yeniden seçilememe tehlikesinden dolayı kendi seçim bölgesinde yıllardır istismar ettiği ve parasını aldığı seçim kampanyası bağışlarını topladığı Ermeni toplumuna şirin görünme çabasıdır. Çok şükür başarısız oldu. Çünkü karşısında dimdik duran bir Türkiye Cumhuriyeti vardı” dedi.

“MÜSLÜMAN OLMAMIZ AB İÇİN BİR AVANTAJDIR”

Türkiye’nin AB sürecine karşı çıkanların büyüklük, fakirlik ve Müslümanlığı ön plana çıkardığını belirten Bağış, “Büyüklüğümüz bir avantajdır. Çünkü AB’nin yaşadığı ekonomik krizlerde büyük pazarlara ihtiyacı var. Fakirlik konusunda birçok AB üyesi ülkeden çok daha iyi gelire sahibiz. Müslümanlığımız ise; biz 1959’da da Müslümandık, bugün de Müslümanız, bundan sonra da Müslüman olarak kalacağız. Müslüman olmamız AB için bir avantajdır. Şu an itibarıyla 30 milyona yakın Müslüman vatandaş var AB üyesi ülkelerde. Onlara verilecek mesaj, Türkiye’deki hoşgörü mesajıdır. Birlikte yaşanacağı mesajıdır” diye konuştu.

“DİKLENMEDEN DİMDİK DURMALIYIZ”

AB sürecinde sabırlı olmak gerektiğini belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rahmetli Özal’ın işaret ettiği gibi; ‘Bu yol uzun ince yoldur. Bu yolda bizi küstürmek isteyecekler hatta küstahlık yapacaklar. Bizi kızdırmak isteyecekler. Bunlara pirim vermemek lazım’ demişti. Özal’ın ne kadar vizyonlu olduğu ortaya çıktı. Kimileri çıkıyor ‘ayrıcalıklı ortaklık’, kimileri ‘Türkler Avrupalı değil’ diyor. Kimileri çıkıyor, ‘Türkler buraya giremez’ diyor. Bütün bunlara rağmen her faslın açılışında oybirliğiyle karar çıkarıyoruz. Biz sabırlı, kararlı ve azimli olmalıyız. Sayın Başbakanın dediği gibi, diklenmeden dimdik durmalıyız.”

“AB ÜYELİĞİNE HALKIMIZ KARAR VERECEKTİR”

AB sürecini halkın refahı ve özgürlüğü için sürdürdüklerini belirten Bağış, AB üyeliği konusunda en son kararı yine halkın vereceğini söyledi. Bağış, “Norveç, müzakereleri bitirdikten sonra halkı iki ayrı referandumda AB’ye girmeyi reddetmiştir. Türkiye’nin de aynı yolu seçip seçmeyeceğine büyük milletimiz karar verecektir. Ama bugün o kararı verme vakti değildir. Gün, sürece odaklanma vaktidir. Demokrasi standartlarını, insan haklarını, özgürlükleri, ekonomik potansiyelimizi yükseltme zamanıdır. Bu millet AB üyeliğini isterse gider üye oluruz, istemez ise üye olmayız. Ama şu anda AB sürecine odaklanmamızın diyetisyen reçetesi gibi güçlendireceğini, çeviklendireceğini ve sağlıklı hale getireceğini bilmemiz gerekir” dedi.

“ÖNÜMÜZE KONAN HER ŞEYE EVET DEMİYORUZ”

27 ülkenin üyelik sürecinden geçtiğini ve bunların deneyimlerinden ders aldıklarını belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’ın AB üyelik sürecinde neler yaşadığını değerlendiriyoruz. Romanya Başbakanı bile bizzat bana, ‘Müzakere sürecinde her şeye evet dedik. Şu an anladık ki bir hata etmişiz. Bizim düştüğümüz hatalara siz düşmeyin’ diyor. Evet, Romanya, AB sürecini 5 yılda tamamladı. Bizimki uzun sürüyor neden çünkü önümüze konan her şeye ‘evet’ demiyoruz. Bizim acelemiz yok. Çok şükür, ekonomik potansiyelimiz olumlu.”

“AB’NİN ŞIMARIK ÇOCUĞU RUM YÖNETİMİ”

Kıbrıs sorunu konusunda Türkiye’nin adadan tek bir asker çekmeden ve bir karış toprak vermeden bütün uluslararası imajını değiştirdiklerini belirten Bağış, “Eskiden adadaki Türkler ve Türkiye, çözümün önünde en büyük engel olarak görülüyordu. Ama son 8 senede ortaya koyduğumuz dirayetli siyasetle artık çözümü engelleyen tarafın çok açık bir şekilde Rum tarafı olduğunu ortaya çıkmıştır. Orada AB’nin şımarık çocuğu Rum yönetimidir. En son Karşıkaya Voleybol Takımı’na yapılan saldırılar, Rumların gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. Yani bundan sonra Güney Kıbrıs’a giden sporcularımıza güvenlik güçleri mi eşlik edecek? Ülkesine gelen sporcuları koruyamayan bir zihniyet, nasıl devlet olduğunu iddia edebilir. Bunu Avrupa da görmek zorundadır” dedi.

“İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAYANLARA KARDEŞLERİMİZİ TESLİM EDEMEYİZ”

KKTC’nin yurtdışı temsilcilik sayısının 4’ten 18’e çıktığını kaydeden Bağış, şunları söyledi: “KKTC’nin ekonomik göstergelerine baktığımız zaman temsili açısından Tayvan’a benzemektedir. Tayvan’ın ticaret temsilciliği vardır. Bizim hedefimiz KKTC ile Tayvan gibi bütün dünya ile ticaret yapabilen iletişimi kurabilen bir bölge haline getirmektir. AB’ye üye olduğumuz zaman zaten Kıbrıs sorunu da çözülmüş olacaktır. Ama o noktaya gidene kadar Kıbrıs’ta kapsamlı bir siyasi çözüm olursa buna da destek veririz. Bizim tek şartımız var; siyasi eşitlik olsun. Siyasi eşitlik olmazsa dün akşam olan olayların Türkleri tedirgin edeceği çok net ortaya çıkmıştır. Çünkü orada 2 bin kişinin 5 tane sporcumuza saldırması, bunların insanlıktan nasibini almadıklarını çok net bir göstergesidir. Yani sportif bir müsabakaya tahammül edemeyen zihniyete, orda yaşayan kardeşlerimizi teslim edemeyiz, emanet edemeyiz.”

Medyamız, Rumlar kadar duyarlı değil

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sporcularımızın saldırıya uğramasına karşı vurdumduymazlığının cezalandırılması için gerekli girişimlerde bulanacaklarını belirten Bağış, “Bu, 3 maç cezası ile atlatılacak bir olay değil. Sporcu kardeşlerimizin yaşadığı korkunun hesabının sorulması gerekir. Adada yaşanan güvenlik zaafiyeti kendini devlet zanneden o topluluğun devlet olmadığının en net ispatıdır. Biz, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin halen devlet olmadığını bütün dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. Ama kendileri bunu daha iyi anlattılar. Bir devlet değil adeta bir kabile yönetimi olduklarını bütün dünyaya ispat ettiler. Halen, 74 ruhunun adada canlandırılmaya çalışıldığını, kin nefret üzerinden beyin yıkayarak yabancı sporculara saldırı yapılmasına gözlemci kalabildiklerini bütün dünyaya göstermiş oldular.”

“MEDYA BUNLARA PRİM VERMEMELİ”

Bağış sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıbrıs Rum Kesimi’nde 3 bin kişi sporcularımıza saldırıyor. Elimizde tek bir görüntü yok. Çünkü ulusal çıkarlar konusunda çok hassas davranıyorlar. Görüntülerin tamamı olsa, alacakları ceza çok daha fazla olacak. Bizim medyamız bu konuda çok duyarsız. Medya, ulusal çıkarlarımıza uygun davranmalıdır. Medya, bunlara prim vermemeli. Yürekleri yetiyorsa bütün görüntüleri montajlamadan göndersinler. Çin gribi olayında bütün dünya bizim ülkemizdeki görüntüleri kullandı. Çünkü diğer ülkelerin medyası kendi ulusal çıkarlarını düşünüyor, turizm gelirlerini düşünüyor. Ama bizim medyamız kendi çıkarını düşünüyor ve bütün dünyaya servis ediyor.”

ABHaber, 26-12-2010 12.29 (TSİ)

Yorumlar kapatıldı.