İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazar Erdoğan Akhanlı tahliye edildi: İşte mahkeme heyetine yazdığı duygu dolu mektup

Yazar Erdoğan Akhanlı tahliye edildi: İşte mahkeme heyetine yazdığı duygu dolu mektup 

1989’da Eminönü’de soyulan döviz bürosunun sahibinin öldürülmesiyle ilgili olarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan yazar Erdoğan Akhanlı tahliye edildi.

İSTANBUL – Yazar Akhanlı, rahatsızlanan babasını görebilmek için 10 Ağustos 2010’da Almanya’dan Türkiye’ye dönüş yapmış, Sabiha Gökçen Havalimanındaki pasaport kontrolü sırasında gözaltına alınmış ve tutuklanarak Tekirdağ Cezaevine gönderilmişti. 1985-1987 yıllarında siyasi tutuklu olarak İstanbul Askeri Cezaevinde yatan Akhanlı, 1992’de Almanya’ya yerleşmişti. “Kayıp Denizler”, “Denizi Beklerken”, “Gelincik Tarlası” ve “Kıyamet Günü Yargıçları” adlı kitapları bulunan Akhanlı, 2001’de Alman vatandaşlığına geçmişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli Akhanlı’nın, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi (THKP), Yeniden Kuruluş Birliği (YKB) ve Halk Kurtuluş Güçleri (HKG) isimli terör örgütlerine üye olduğu ve örgüt içinde “Doğan” kod adını kullandığı öne sürülerek, örgütte sorumlu düzeyde yer alan Akhanlı’nın talimatları doğrultusunda örgüte gelir elde etmek amacına yönelik olarak 1989 yılında İbrahim Yaşar Tutum’un döviz bürosunun soyulduğu ve Tutum’un öldürüldüğü belirtiliyor.

‘SOYGUNDA AKHANLI ORADA DEĞİLDİ’
Müşteki İbrahim ve Önay Tutum kardeşler, yazar Erdoğan Akhanlı’nın 1989’da babalarının öldürüldüğü olay günü soygun amacıyla döviz bürolarına giren üç kişiden biri olmadığını söyledi.

Duruşmada, sanık Erdoğan Akhanlı’nın yazdığı mektup, avukatı Haydar Erol tarafından mahkemeye sunuldu.

Mektupta yer alan ifadeler şöyle:
“Türkiye’ye gelişimin tek amacı olan babamı görme isteğim, savcının üzerime hoyratça boca ettiği ithamlar ve yargıçların keyfi kararlarıyla mutlak bir tarzda engellendi. Babamın 27.11.2010 tarihindeki vefatı, benim için tamiri mümkün olmayan bir kayıp, sözün bittiği bir an oldu. Herkesin bir miladı vardır. Tahliye, özgürlük, yurt gibi kavramlar milattan önceki anlamını yitirdi. Zamanında verilebilecek bir tahliye, sürgün günlerimin bitişi, Türkçe dili dışında kopmuş olduğum bu ülkeyle yeniden tanışmamda ilk adımı oluşturacaktı. Şimdi verilmesi muhtemel tahliye kararı, benim için bir özgürlükten ziyade, yeni ve son sürgünümün başlangıcı anlamını taşıyacak. Öteki olarak algılandığım ve acımasız bir reddedişle karşılaştığım bu ülkenin kendi yasalarını kötüye kullanan, ön yargılı, kibirli, vurdum duymaz savcılarına ve yargıçlarına söyleyecek sözüm yok artık. Davanın bütün aşamalarında mutlak bir suskunluğu seçiyorum.”
AKHANLI, SUSMA HAKKINI KULLANDI
Savunmasını yapması için söz verilen Akhanlı konuşmadı. Ancak Mahkeme Başkanı’nın ısrarı üzerine mikrofona yaklaşan Akhanlı, “Mutlak suskunluk hakkımı kullanıyorum. Mahkemeye hakaret olarak algılanmasın ama mutlak suskunluk mutlak suskunluktur” dedi. (AA)

Yorumlar kapatıldı.