İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni sorununu yeni dünya sisteminde çözebilmek

Ermeni sorununu yeni dünya sisteminde çözebilmek 

By Mehmet Fatih– 06 Aralık 2010 

Posted in: Azerbaycan, Dünya, Dış Politika, Ermeni İddiaları, Ermenistan, Güney Kafkasya, Mehmet Fatih ÖZTARSU, Rusya, Yazarlar 

Haber Ajanda bu ay, geçtiğimiz yıl askıya alınan protokoller sayesinde ilişkilerimizde yeniden durgunluk yaşadığımız Ermenistan konusunu ele alıyor. Türkiye’nin Ermenistan politikalarını konuştuğumuz KAFKASSAM – Kafkas Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hasan Oktay konuyla ilgili oldukça önemli bilgileri bizlerle paylaşıyor.

1. Hasan bey, Ermenistan’la imzalanan protokolün yıl dönümünde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geldiği noktayı nasıl yorumluyorsunuz?

Şu an başlangıç noktasına dönülmüştür desek akla hemen bir soru gelecektir “nedir bu başlangıç noktası?” Türkiye Ermenistan ilişkilerinin başlangıç noktası hakkında çok değişik fikirler ileri sürülebilir. Ama bizim yaklaşımımız Ermenistan’ın diğer iki Kafkas ülkesi Gürcistan ve Azerbaycan ile birlikte tanımasıyla başlar. Soğuk savaş döneminin acısını ASALA ile çeken Türkiye Ermenistan’a çok sıcak bakmıyordu. Türkiye Ermenistan ilişkilerini yürütecek olan dışişleri mensupları olaya kan davası olarak bakma eğiliminde olduğundan Türkiye açısından Ermenistan’a karşı soğuk bir perspektiften bakmak ön plana çıktı. Olayın yönlendiricisi olmaktan çok olayın yönlendirdiği bir obje Türkiye’ye biçilen rol oldu. İşte bu noktada Türkiye Ermenistan ile yürütemediği siyasetinin kurbanı olarak anılmaya başlandı. Karabağ ne Türkiye’nin ne Ermenistan’ın ne de Azerbaycan’ın birinci meselesi değildi. Fakat birden Karabağ her üç ülkenin düğüm noktası olarak düğümlendi. İşte bu düğüm bu gün hala çözülemedi.

Bu düğüm belki Türkiye Cumhurbaşkanı’nın zayıf bir ihtimal de olsa suikast ile öldürülmesine kadar dayanan büyük bir dönüşümü tetiklemiştir. Rusya SSCB döneminin korkularıyla Türkiye’nin önündeki Ermenistan duvarı yıkılınca hemen bir adım ötede Karabağ duvarı oluşturdu. İşte Türkiye Ermenistan ilişkilerinin en önemli noktası bu noktadır. Bu gözden kaçarsa havanda su dövmekten öteye geçilemez. Çok iyi bilinmektedir ki Türkiye Ermenistan ile sınır kapılarını Karabağ’ı gerekçe göstererek kapatmıştır. Tamam Türkiye’nin gerekçesi çok doğru ve o an için pansuman bir gerekçeydi ama işin Türkiye’nin bölgedeki gücünü kırmak için Rusya tarafından organize edildiği şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Fakat bunu anlamayan bir çok şahıs maalesef Türkiye Ermenistan ilişkilerinde aktif rol oynamaktadır. Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya politikaları Özal’ın hayatına, Ali Babacan’ın ve Hilmi Güler’in bakanlık makamından inmesine sebep olmuştur. Türkiye Ermenistan ilişkileri bu noktadan bakıldığında hala aynı yerde durmaktadır. İsviçre’de başlatılan ve adına protokol denilen sürecin ise ABD’nin Kafkaslara girmek için Türkiye’yi aracı olarak kullanmak istediği bir yeni yol olduğunu söyleyenler protokol sürecini kilitlediler. Türkiye bölgeye kendi inisiyatifiyle ve kendi politikalarıyla girmeyi deneyeceği bu tür görüntülerden sıyrılamadı. Gürcistan aynı bu şekilde kaybedildi. Rusya Kafkaslarda ABD’yi istemiyor. Bu SSCB döneminden kalma korkular olsa bile böyledir. Bu hassasiyeti dikkate almak gerekir. Onun için protokollerde bir arpa boyu yol alınamadı.

2. Ermenistan protokolü ile ilgili olarak Ermeni tarafının kabul etmediği ön şart kısmı sizce Türk dış politikası açısından ne ifade etmektedir?

Ermenistan Anayasa mahkemesinin böyle bir karar vereceğini sağır sultanlar bile biliyordu. Ön şart kısmı nedir? Bağımsızlık bildirgesinin 11. maddesi, ve Karabağ. Türkiye Davutoğlu ile yeni bir dış politika söylemi geliştirirken bu teorinin her bölgeye ve soruna birebir uygulayacağı yani şablonist bir metotla hareket etmiştir. Oysa Ermenistan özel şartlara haiz bir bölgedir. Bunu göremezseniz yanılırsınız. İşte şimdi “komşularla sıfır problem” efsanesi bitti deniyorsa bu şablonist yaklaşımların sonucudur. Türkiye, Ermenistan Anayasa Mahkemesi karar vermeden önce Rus devlet yetkililerin Erivan ziyaretinin ne anlama geldiğini anlamalı ve ona göre bölge politikaları geliştirmelidir. Yukarıda Turgut Özal’ın zayıf bir ihtimalde olsa suikasta kurban gittiğini söylemiştik. Şimdi o olaya tekrar dönersek, Özal eski SSCB topraklarına yaptığı gezi sonrası aniden kalp durması neticesinde ölmüştür. Türk dış politikası Ermenistan ve özellikle eski SSCB toprakları ile ilgili bağımsız ve yeni politikalar geliştirmediği sürece, bölgede ABD çıkarlarını temsil ediyormuş görüntüsünden kurtulmadığı sürece başarıya ulaşma şansı yoktur. Zira Moskova soğuk savaş psikolojisinin etkisini daha uzun süre üzerinden atamayacaktır.

3. Her yıl yaşanmasına alışık olduğumuz 24 Nisan sendromunu atlatmak için ne gibi faaliyetler yapılmalıdır?

2015’te tüm Ermenilere anavatana koşulsuz dönme çağrısı yapılarak bu sendromdan kurtulunur ve hiçbir ön şart koşmadan sınır kapıları açılarak Ermenistan’da yaşayan Ermenilere üç ay içinde Türkiye’ye yerleşmeleri halinde vatandaşlık verileceği söylenerek Ermenistan veya Ermeni problemi çözülür. Yoksa 19. asırdaki problemlerin yansıması olan Ermeni meselesini yeni dünya sistemi içerisinde çözme şansınız yoktur. Çünkü işin içinde dost ve müttefiklerimiz ABD, İngiltere, Almanya hatta İran var. Onların yönlendirdiği dünya siyasetinde Ermeni sorununun çözümü yoktur. Onlar bu sorun üzerinden Türkiye’ye dayatmalar yapmayı pragmatist bir davranış olarak sürekli sergileyecekler.

4. Yabancı analistlerin 2015’e yönelik çizdiği tablolar hakkında ne söylemek istersiniz?

Analistler Ermeni sorunu üzerinden Türkiye’ye dayatma yapmak isteyen ülkelerin politikalarından bağımsız düşünmüyorlar bu konuda. İnisiyatifi ellerinde tutanlar bu fırsatı sürekli avantajlara çevirmek istediğinden mesele veya sorun sürekli gündemde kalacak ve adı analiste çıkmış kişiler de bu problemi sürekli gündemde tutacaklardır. 2015′e kadar Türkiye bu konuda bağımsız ve inisiyatifi ele alan bir politika yürütemez ise her türlü dayatmalara hazır olsun. Zira adım adım ve kararlılıkla Türkiye’nin kapısına gelen problem tüm varlığı ile Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çullanacaktır. 2015’e beş kala yapacak çok şey var ama “Hollywood diplomasisi” ile Türkiye’nin hiçbir sonuç alma şansı yoktur. Bu yeni diplomasinin ana ekseni büyük slagonların yazıldığı dev afişlerin önünde yaldızlı cümlelerle basın toplantısı yapmak veya karşılığı olmayan imzalar atmak. İşte Türkiye Ermenistan ilişkileri protokol kapsamında bu şekilde gerçekleşti.

5. Ermenistan’daki mevcut hükümetin sorunların çözümü için yeterli sağduyuya sahip olduğuna inanıyor musunuz?

Ermenistan’da iktidar şu an çok zor durumda olmasına rağmen Rusya’nın ekonomik desteğiyle ayakta durmaktadır. Ermenistan’da dengelerin sahibi Rusya’dır. İran bölgedeki sessiz faaliyetlerini devam ettirmektedir. Ermenistan her hangi bir sorunu çözme noktasında iradesini kullanma şansı olmayan bir iktidara sahiptir. Sağduyusu olup iradesi olmayan Ermenistan iktidarı bölgede Ermenistan’ı sorunlu devlet olarak yaşatmaya çalışmaktadır. Ermenistan’ın bölgede sorunlu devlet olarak çok uzun süre yaşama şansı yoktur. Sorunlu devletten sorumlu devlete geçişi yakalayan Ermenistan bölgede varlığını sürdürebilir.

6. Türkiye’nin Ermenistan açılımının sekteye uğramasındaki ana sebepler sizce nelerdir?

Birincisi Rusya’dır. Rusya Kafkaslara ABD’nin girmesini istememektedir. Bu protokoller sürecinde ABD işin içine çok karışmıştır. Maç diplomasisiyle başlayan ve protokollere dökülen Türkiye Ermenistan ilişkilerinde ana unsur olan Rusya faktörünün göz ardı edilmesi neticeyi olumsuzluğa itmiştir.

Diğer bir sebep ise Türkiye’nin bölge ile ilgili yeteri kadar bilgi birikiminin olmayışı ve bu bilgisizlikten kaynaklanan ilginin hayal kırıklığı oluşturmasıdır. Türkiye protokoller imzalanır imzalanmaz Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin onayını beklemeden bölgeye dönük bağımsız politikalar geliştirmeliydi. Hollywood diplomasi mantığında bu tür saha çalışmaları yoktur. Türkiye masa başında kazandı ama sahada kaybetti !..

7. Van’da gerçekleştirilen ayin sizce barış için atılan bir adım mıydı yoksa Ermenistan’ın savunduğu gibi dış telkinler söz konusu mu?

Tamamen dış etkiyle AB ilişkileriyle izah edilen Van açılımının hiçbir faydasını göremeyen Türkiye elini oldukça zayıflatmıştır. Problemli her bir konuya neşter vuruyoruz görüntüsü çizilirken yanlışlıkla neşter ana hedefi değil başka hassas organları zedelemektedir. Mesela Akdamar’ın ibadete açıldığı günün ne manaya geldiğini bilmeyen iktidar tarihi bir hata yapmıştır. İkinci olarak, haç zaferini bilmeden Ermenilere bahşetmiştir. Zaten Ermeni sorunu şoven ırkçı mantıktan kaynaklanmakta. Ortalama Ermeni’den hiçbir zaman sıkıntı görmeyen erkanı devlet kendi eliyle bu Ermeni şovenizmini desteklemiş oldu. Yani kaş yapayım derken göz hatta kelle gidebilecek bir noktaya elindi.

8. İki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için sivil toplum kuruluşlarının ne gibi katkıları olabilir?

Bu protokoller imzalandığı dakikadan itibaren harekete geçirilmesi gereken bir aşama idi. Fakat dedim ya Hollywood diplomasisinde sahada çalışmak yoktur, lüks salonlarda büyük afişlerin önünde bol flaşlı resimler çektirmekle diplomasi yapılmaz. Ermenistan’da bütün dünya devletlerinin STÖ’leri var ama bir tek Türkiye bölgede yok. Var olanlar da AB üzerinden aldıkları göstermelik projelerle bir şeyler yapılıyormuş imajını vermekteler. STÖ Ermenistan’da sektör olmuştur. Hep aynı kişiler ön plandadır. Dolayısıyla bu kişilerle yapacağınız toplantıların neticesi çok olumlu olmuyor.

9. Siz KAFKASSAM olarak konuyla ilgili hangi çalışmalarda bulunuyorsunuz?

Kafkassam, Kafkas Stratejik Araştırmaları Merkezi Ermenistan’da çok değişik alanlarda ve kişilerle ortak projeler yürütmektedir. Finans ilk akla gelen sorudur. Evet biz Türk diplomasi tarihine Hollywood diplomasisinden sonra “pembe incili kaftan” diplomasisi kavramını da kazandırmış olacağız. Ömer Seyfettin’in meşhur hikayesi bizim hareket noktamızı teşkil ediyor. Ermenistan’da bir irtibat büromuz var. Serdarabat ve Gümrü’de ortak çalıştığımız STÖ’ler var. Aylık Ermenistan’da Türkiye algısı üzerine araştırmalar ve kamuoyu araştırmaları yaptırıyoruz. Ermenistan’dan Türkiye’ye elen akademisyen ve aydınlarla irtibat halindeyiz ve onlara yardımcı oluyoruz. Sanatçılar ile ortak bir proje yaptık. Şu an üzerinde çalıştığımız bir proje var. Öğrenciler üzerinde oluşan ön yargılar hakkında bir çalışma başlattık. Bir de Kafkasya bağlamında barışın hayata geçebilmesi için Ermenistan merkezli ciddi çalışmalarımız.var. Kafkassam bölgesel çalışma yapan bir kuruluş olarak Ermenistan’da her geçen gün tanınmaktadır.

Verdiğiniz cevaplar için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Röportaj : Mehmet Fatih ÖZTARSU

http://www.fatihoztarsu.com

Yorumlar kapatıldı.