İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dilek Kurban ve Patriklik

Dilek Kurban ve Patriklik

Sevgili Okurlar,
Sayın Dilek Kurban, özeline yazdığım eleştiriye cevap vermiş. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya meydan vermemek için, yazarın yazısını aynen yazımın sonuna aldım. 

Tartışmanın sağlıklı olabilmesi için öncelikle bazı temel konularda anlaşmak gerekiyor, yoksa tartışma sağırlar diyaloguna dönebilir. Lobinin dezenformasyonu sanırım hala çok etkili. Dilek hanımın taraf olmasına da bir diyeceğim olamaz. Dilek Hanım yazısında şöyle diyor: “Patrik, Ermeni cemaatinin seçtiği ve aralarında sivillerin de bulunduğu temsilciler tarafından seçilirken, eş-patrik, sadece ruhaniler tarafından belirleniyor. Keza, ‘Patrik Genel Vekili’ sıfatı taşıyan Ateşyan, Ruhaniler Genel Meclisi tarafından belirlenmiş, yani atanmıştır.”Aslında Dilek Hanımın eş patriğin atanacağı ya da ruhani meclisçe belirleneceği düşüncesi tartışmayı baştan bitiriyor ama ben yine de dilimin döndüğü kadar açıklamaya çalışayım. İtiraf edeyim ki kimseyi ikna edemeyeceğimi biliyorum. Bu yazıyı yazmakta amacım bazı gerçeklerin en azından Hyetert okurlarına anlatmaktır. 

– Önce hükümetin hangi nedenle olursa olsun eş patriğin halk tarafından seçilmesine izin vermek yerine, ruhani meclisçe patrik genel vekili seçimine karar vermesi ve Ruhani Meclisin geçici bir makam olan patrik genel vekilliğine kalıcı bir vekil seçmesi yanlıştır, haksızlıktır. Hatta din ve vicdan özgürlüğüne müdahaledir. Bu kararın eş patrik seçimiyle görevli heyetin haksız ve hukuksuz girişiminden kaynaklanması yanlışı doğru yapmaz. İki yanlış bir doğru etmez. (Bunları ilk yazan da benim). 

– Türkiye Ermenilerinin tümü geleneklere ve kurallara göre halk tarafından seçilmiş bir patrikle yönetilmek istemektedir. Mevcut durum böyle sürsün diyen de yoktur. Seçilmişlerce yönetilen makamların, atanmışlara yönetilmesinin makamın gücüne ve itibarına zarar vereceği açık bir gerçektir. Lobi bilerek biz eş patrik seçilmesini isteyenleri, seçim karşıtı göstermeye çalışmaktadır. 

– Eş patrik seçimi taraftarları, yönetim boşluğunun giderilmesi için Patrik Mesrob Mutafyan’ın unvanını korumasını ve yanına halk tarafından bir eş patrik seçilmesini istemektedir. 

– Seçimle görevli heyet ve onların destekleyicisi lobi ise, Hıristiyan ve Ermeni kilisesinin gelenek ve kurallarına aykırı olarak Patrik Mesrob Mutafyan’ın unvanını elinden alarak yeni bir patrik seçmek istemektedirler. Bunun demokrasi ile ilgisi olmadığı gibi din ve vicdan özgürlüğüne müdahale olduğu açıktır. 

– Eş patrik ile patrik genel vekilliği çok farklı makamlardır. Ruhani Meclisin eş patrik seçimi kararı ile istenen bir eş patrik atanması değil patrik seçer gibi eş patrik seçilmesidir. 

– Eş patrik taraftarları, patriğin Türkiye Ermenilerinin hukuki temsilcisi olduğunu, cemaatin tüzel kişiliğinin tanınması gerektiğini, patriklik merkezli bir merkezi denetim ve yönetimden yanadır. 

– Dini lider bizi temsil edemez diyen temsiliyet diye sözlüklerde olmayan bir sözü galatı meşhur haline getirip sivil temsil isteyen lobi taraftarlarıdır. Bu konuda Dilek Hanım gazetesinin arşivlerine bakabilir. 

– Devletin patriği Ermeni cemaatinin hukuki temsilcisi olarak görmesi de facto tanıması yetmez de juro olarak da tanıması gerekir diyenler de eş patrik yanlılarıdır. 

– Ruhani Meclis halk tarafından eş patrik seçilmesini istemiştir, atama değil. Bu kararda da antidemokratik bir yanı yoktur. Seçim yapılıp yapılmayacağı referandum ile belirlenemez. 

– Kudüs patrikliği 93 yaşındaki patriğin görevden alınması düşünülemediğinden, toplanan genel Ruhani meclis tüzük değişikliği yapılarak eş patrik seçilmesine karar vermiştir. Bu Ermeni kilisesinde bir örnektir. 

– Dini gelenek ve kurallar din ve vicdan özgürlüğünün bir parçasıdır. Özgürlükler referandum konusu yapılamaz. Kaldı ki, yanıltıcı bir soruyla ortada görünen birkaç bin imza hiçbir zaman Ermeni toplumunu temsil edemez. Türkiye’de hiçbir Ermeni patrik seçme hakkı istemiyorum demez. 

– Yeni patrik ya da eş patrik seçimi olsaydı seçimde aynı adaylar olacak ve aynı şekilde halk tarafından seçilecekti. 

– Son olarak çözüm, ruhani meclisin eş patrikliği de kapsayan yeni bir patrik ve eş patrik seçim yönetmeliği ile resmi makamlara başvurarak eş patrik seçimi yapılmasını sağlamaktır. Hükümet de eş patrik seçimine izin vererek din ve vicdan özgürlüğüne müdahale suçlamasından kurtulabilir.

Konuyu izlememiş olanlar için eş patrik seçiminin nasıl gündeme geldiğini ve neden bu kararın alındığını da kısaca açıklamaya çalışayım. 

Patrik Mesrob II görevini yapamayacak kadar hastalanınca yönetimde ciddi bir boşluk doğdu. Hıristiyan kilisesinin kural ve gelenekleri göre patriğin hastalık nedeniyle görevden alınması mümkün değildi. Bu güne kadar da Hıristiyan kilisesinde böyle bir uygulama görülmemişti. Diğer yandan da bir çözüm gerekiyordu. Hukuk kuralıdır, kanunda yoksa içtihatlar da devreye girer. Cemaat gazetecilerinin ve yazarlarının duayeni değerli gazeteci ve yazar Rober Haddeciyan, Katolikoslukta ve Kudüs patrikliğinde pek çok kez görülen eş patriklik seçimini önerdi. Uygulamada genellikle eş patrikler patrik tarafından belirleniyorsa da bu konuda kesin bir kural ve eş patriğin halk tarafından seçilmesine dini bir engel yoktu. Nitekim Kudüs patrikliği daha geçen haftalarda, yaşlanan patriği görevden alamayacağı için tüzük değişikliği ile eş patrik seçimine karar vermiştir. Öyle ki pek ala eş patrik halk tarafından seçilebilirdi. Amaç seçilmiş bir patrikle yönetilmek olduğuna göre en doğru çözüm bulunmuştu. 

Bu çözüme önce ruhani meclisin ikna edilmesi gerekiyordu. Konu tartışıldı, konuşuldu ve sonunda ruhani meclis eş patriğin halk tarafından seçilmesine karar verdi. Eş patrik seçimine hiçbir Ermeni din adamı karşı çıkmadı, zaten çıkması için de bir neden yoktu. Diğer yandan amaç seçilmiş bir patrikle yönetilmek olduğuna göre ismi eş patrik ya da yeni patrik olmuş sivilleri neden ilgilendirsin. Eş patrik seçilirse asayı kim alacak, koltukta kim oturacak, kisveyi kim giyecek ve kilisede hangi patriğin ismi okunacak gibi sivilleri hiç ilgilendirmeyecek ve 1700 yıllık kilisenin kolayca çözeceği sorunlar sadece yönlendirme amaçlı olarak ortaya atıldı. Aslında bu sorunların çözülüp çözülmemesinin patriklik yönetimi ve cemaat yönetimi ile ilgisi olmayacağı açık. 

Eş patriğin halk tarafından seçilmesi için seçilen seçim heyeti, görevi, hakkı ve yetkisi olmadığı halde Mesrob II’yi görevden almak ve yeni patrik seçmek gibi hukukla, hakla bağdaşmayan bir karar aldı. Bir yanda eş patrik seçimi isteyenler, bir yandan yeni patrik seçim Mesrob II’nin unvanını ve koltuğunu almak isteyenler vardı. Bu durumda devlet ruhani meclis kararı gereğince eş patrik seçimine karar vermesi gerekirken, bu yetkisiz kurul kararını bahane ederek muhtemelen bazı din adamlarının zımni kabulü ile patrik genel vekili seçildi. Bu duruma düşmemizin bir numaralı sorumlusu bu seçim heyeti ve onun yandaşlarıdır. Ancak bu heyetin hukuksuz davranışları ruhani meclisin baştan beri yaptığı pek çok hatayı da hükümetin kararını da haklı kılmaz. 

Son olarak hiçbir zaman Ermeni toplumunun içinde çözülmesi gereken sorunlarım ulusal medyada tartışılmasını istemedim. Çoğu zaman körlerin fili tanımlaması gibi gariplikler çıkıyor. Biliyorum şimdi büyük toplumun aydınları, sosyalistleri, bizim gibi zavallı yüz yıl geride yaşayan ilkel dini topluluğu (cemaatiz ya) ve patriğine kayıtsız şartsız biat eden müritleri kurtarıp laik birey ve vatandaş yapmak için ellerinde geleni geri koymayacaklar. Tabi lobi de yanlarında olacak. Sağcı, ırkçı azınlık karşıtı medya ise içimizdeki hançer hala duruyor mu diye bağıracak, atın şu patriği kurtulun diyecek. Böyle bir karar sevinecek Ermeniler çıksa hiç şaşırmam.
Aşırı entegrasyon sonunda gönüllü asimilasyona varır.
Neyse, Görelim Mevlam n’eyler, n’eylerse güzel eyler.
Sevgiler.
Murat Bebiroğlu
Aralık 2010

Bir demokrasi meselesi: Patriklik
DİLEK KURBAN
04/12/2010
‘Ermenilerin ‘geleneklerine’ kim karar vermeli? Bunlar, hayatın ortaya çıkardığı yeni durum ve ihtiyaçlara yanıt vermediğinde ne yapmak gerekir?
Ermeni Patrikliği seçimleriyle ilgili hükümetin tutumunu ve Egemen Bağış’ın söylemini eleştirdiğim yazıya, cemaatin bir bölümünden itirazlar geldi. Patrikhane çevresine yakın olmakla birlikte, din insanı olmayan bu kesimin eleştirilerini birkaç başlık altında toplamak mümkün.
Meseleye, bir patrikhane yetkilisinden veya ‘uzman’dan görüş almaksızın yaklaşmam, ‘bilimsellik ve tarafsızlık’la bağdaşmadığı gibi ‘kullanılmama’ yol açmıştır.
‘Müsebbip hükümet değil’
İstanbul Valiliği’nin patrik seçimlerine izin vermemesinin müsebbibi hükümet değil, cemaatin içindeki bir grup, yani Patriklik Seçim Müteşebbis Heyeti’dir. Patriklik Ruhani Meclisi tarafından eş-patriklik seçimleri hazırlıkları yapmakla görevlendirilen bu sivil heyet, yeni patrik seçimi yapmak üzere hükümete başvurarak yetkilerini aşmıştır. Hükümet, önüne iki ayrı seçim başvurusu gelince, ikisini de reddederek uygun bir ‘ara çözüm’ geliştirmiştir.
Patrik Genel Vekili seçilmesini öngören bu çözüm, hükümetin icadı değil, patrikhanenin geleneklerinde var olan bir uygulamadır. Sadece belirli yetkileri olan ‘Patrik Vekili’ makamından farklı olarak ‘Patrik Genel Vekili’, ‘patriğin makamında bulunmadığı durumlarda’ patriğin sahip olduğu bütün yetkileri kullanma yetkisine sahiptir. Eş-patriklik makamı da geleneklerde mevcuttur. Patrikler, hayattayken, eş-patrikleri ‘kendilerine yardım etmek üzere kendileri seçmişlerdir’.
Patrikhanenin tek yetkili makamı olan Ruhani Meclis’in eş-patrik seçme kararı, bütün din adamları tarafından onaylanmıştır. Patriklik siyasi değil, dini bir makamdır ve ruhani bir meselede sivillere söz düşmez.
Ermeni kilisesinin geleneklerine göre, Patrik ölmediği veya istifa etmediği sürece, yeni patrik seçilemez, yeni patrik seçme kararı alınamaz. Patrik Mesrob II vefat ettikten sonra, yeni patrik yine cemaat tarafından seçilecektir.
İtirazlara yanıtlarım
Kanımca bu, öncelikle bir demokrasi tartışmasıdır. Sıfatı, yetkileri ne olursa olsun, seçimle işbaşına gelinen bir makama dair tartışmalar, aslında demokrasiye ilişkindir. Ermeni cemaatinin oylarıyla belirlenen patriğin kim olacağı, ne zaman ve nasıl seçileceği, söz konusu olan sadece bir dini lider olsaydı dahi, ruhanilerin tek başlarına karar vereceği bir mesele olarak görülemez. Ermeni toplumu bir bütün olarak bu meselenin tarafıdır.
Kaldı ki Ermeni Patriği hiçbir zaman sadece bir dini lider olmamıştır. Temsil niteliğinde belirleyici olan karşınızdakince nasıl algılandığınızdır. Türkiye devleti patriği salt bir dini temsilci olarak görmüş olsaydı, vakıfların mülkiyet sorunlarından 1915’e, Ermenistan ile ilişkilerden Ermeni okullarının sorunlarına, cemaatin bütün sorunlarında onu muhatap almazdı. Seçilmişlik, bu makama, ruhani niteliğini aşan bir anlam yüklüyor. Bu ise Ermenileri o makam konusunda söz sahibi yapıyor.
Temel sorun
Temel sorun, eş-patrik, genel vekil, her neyse, patrik ölene dek yetkilerini kullanacak kişiye verilecek sıfat değil, bu sıfatın taşıyıcısını kimin belirleyeceği. Patrik, Ermeni cemaatinin seçtiği ve aralarında sivillerin de bulunduğu temsilciler tarafından seçilirken, eş-patrik, sadece ruhaniler tarafından belirleniyor. Keza, ‘Patrik Genel Vekili’ sıfatı taşıyan Ateşyan, Ruhaniler Genel Meclisi tarafından belirlenmiş, yani atanmıştır.
Kaldı ki patriğin şehir dışındayken makamını geçici olarak bıraktığı ve kendisi belirlediği genel vekille, o ölene dek bütün yetkilerini kullanacak olan ve kendisinin seçmediği ‘genel vekil’in aynı şey olduğunu iddia etmek, Ermeni cemaatinin zekâsını epey hafife almak demek. Keza eş-patriğin de yine patrik tarafından belirleniyor olması, akli melekeleri yerinde olmayan bir patrik söz konusu olduğunda, geçerli bir gelenek değildir.
Gelenek ve demokrasi
Patrik ne zaman ölür? Son nefesini verdiğinde mi, beyni çalışamaz hale geldiğinde mi? Tıp etiği ile hukuk açısından epey tartışmalı, evet ama bu konudaki tek ve kesin hüküm ruhanilere ait olamaz. Ya, Ermenilerin ‘geleneklerine’ kim karar vermeli? Bunlar, hayatın ortaya çıkardığı yeni durum ve ihtiyaçlara yanıt vermediğinde ne yapmak gerekir? Bugüne dek görevdeyken akli melekelerini yitiren bir patrik olmadığına göre, yeni bir gelenek üretmek gerekiyor. Kaldı ki ruhanilerin mevcut geleneğe dair yorumu da tartışmalı. Geleneğe göre, genel vekili de eş-patriği de patriğin kendisi belirler. Bu mümkün olmadığına göre, kararı Ermeni toplumu vermeli.
Peki, Ermeni cemaati kim? 50 bin kişilik cemaatin 5 binden fazla üyesinin (eş) patrik seçimleri talep ettiği, hükümetin seçim talebini reddetmesi kararının Ermeni avukatlarca yargıya taşındığı, cemaat gazetelerinin iki yıldır bu meseleyi gündemde tuttuğu bir halde, sadece patrikhane ve çevresinin görüşleri esas alınamaz. Hükümetin hatası tam da bu…
Bugüne dek ‘yen içinde kalsın’ mantığıyla cemaat içinde tutulmaya çalışılan bu meselenin ulusal basına taşınmasının son derece hayırlı olduğunu düşünüyorum. Üç buçuk senedir Agos’ta yazan ve Türkiye toplumunda yaşayan birisi olarak, benim de bu konuda söz sahibi olduğuma inanıyorum. Tarafsızlığa gelince, hiçbir zaman böyle bir iddiam olmadı

Yorumlar kapatıldı.