İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İstanbul’un Eski Şarkıcısı: Laterna

Bir asır öncesinde altın çağını yaşadığı halde politik nedenlerden dolayı unutulan laternanın sesi, İstanbul sokaklarında çınlıyor. Müzik yapımcısı Nilüfer Saltık bu nostaljik enstrümanın albümünün de çıkacağını söylüyor

Fatma Karaman / fatmak@stargazete.com
İstanbul’un Eski Şarkıcısı: Laterna

Şimdilerde ceplerimizde gezdirdiğimiz birkaç santimlik MP3 ve iPod’lar var hayatımızda… Peki 100 yıl öncesini hiç düşündünüz mü? 19’uncu yüzyılda İstanbullu Rumların vazgeçemediği çalgılardan biri olan laterna, Türk müzik tarihinde yeri olan bir enstrüman… Bu çapraz bacaklı, merdane kollu, tiz sesli müzik kutusu, bir zamanlar kültürleri buluşturan, bugünse unutulmuş bir İstanbul eğlencesiydi.

19’uncu yüzyılın ünlü laterna ustası Giuseppe Turconi tarafından İtalya’dan getirtilen bu enstrüman, İtalyan kökenli levantenlerin yoğunlukla yaşadığı İzmir, Selanik gibi kentlerde yoğun ilgi gördü, Rumların vazgeçilmezi oldu. Fakat aradan geçen yıllar bize laternayı ve onun kültürleri buluşturucu unsurunu unutturdu. Kalan Müzik’in Genel Müdürü ve Z Prodüksiyon’un sahibi Nülüfer Saltık laternayı İstanbul’a yeniden kazandırdı.

İKİ YILDA HAZIRLANDI

Saltık, projenin serüvenini şöyle anlatıyor: “Laternanın İstanbullu Rumlarla özdeşleşen bir çalgı olduğunu biliyordum. Bir iş için gittiğim Selanik’te önemli bir laterna ustası olan Panos Ioannidis ile tanıştım. O da İstanbul doğumluymuş meğer. Kendisine laternayı İstanbul’a tekrar tanıtma fikrinden bahsettim. Çok heyecanlandı ve teklifi kabul etti. İki yıllık emeğimizin sonucunda şimdi Türkiye’de çalışan tek laternanın sahibiyim.”

Saltık proje hazırlıklarına devam ederken İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na da başvurduğunu anlatıyor: “Amacım geçmişte İstanbul sokaklarına ve tarihe tanıklık eden laternayı sokaklara taşıyıp, müzik ve danslarıyla yeniden İstanbullularla buluşturmaktı. Yazın pek çok sokak eğlencesi düzenledik. Özellikle Rum asıllı vatandaşlar çok duygulandı. Her defasında ekibimize teşekkür etti. Genç kuşak da ilgiyle takip etti: ‘Bu müzik kutusu bir zamanlar İstanbul sokaklarında mı dolaşıyordu?’ diye hayretler içinde kaldılar.”

BARTHOLOMEUS BİLE ÇALDI

Laterna’yı geçtiğimiz yaz bir ayinde Fener Rum Patriği Bartholomeos’un da çaldığını belirten Saltık “Ayini Bartholomeous’un yöneteceğini duydum. Biz de ek bir gösteri yaparak Patrik’e laterna çalmak istedik. Patrik Bekledim De Gelmedin şarkısını hatasız olarak çaldı. Bunun anlamı büyük” diyor.

Bir laternayı üretmenin ve repertuarı işlemenin en az iki yıl aldığını anlatan Saltık, bir laterna yapımı için 110 tel, 40 çeşit ahşap ve metal, her silindir için yedi bin çivi, her bir şarkı için sekiz sayfa nota gerektiğini belirtiyor.

Ne Yunanistan sahiplendi ne de Türkiye

LATERNANIN geçmişi taş plaklardan bile önceye dayanıyor. Kolu çevrilince programlanmış müziklerin çaldığı sehpalı bir çalgı olan laterna, her yere kolay taşınabilmesi ve ses kalitesiyle de döneminde çok fazla kullanılan bir eğlence aracı olmuş. Mübadeleden sonra Türkiye’de çalınması yasaklanan laternanın kaderi Yunanistan’a gidince de değişmemiş, Anadolu’yu anımsattığı için orada da ilgi görmemiş.

Saltık’ın Yunanistan’da özel olarak yaptırdığı laternada 18 şarkı bulunuyor. Aralarında Türk ve Yunan şarkılarının yanı sıra Bekledim de Gelmedin, Telgrafın Tellerine ve Kalenin Bedenleri gibi iki kültürün de sahiplendiği ortak şarkılar var.

Albümü önümüzdeki ay piyasada

PROJE kapsamında, laternaya bir de belgesel çekildi. Ayrıca laternanın çaldığı parçaların olduğu bir albümde çıkacağını söyleyen Nilüfer Saltık, belgeselin laternanın 19’uncu yüzyılda Avrupa’dan İstanbul’a gelişinin hikayesini konu aldığını anlatıyor: “Panos Ioannidis’in atölyesindeki çalışmaları ve İstanbul’da yapılan sokak gösterilerine de dahil ettik. Albüm için ise İoannidis ile birlikte Türkçe ve Rumca 18 şarkılık bir repertuar seçtik. İkisi de önümüzdeki ay piyasaya çıkacak.”

Kaynak : Star Gazete

Yorumlar kapatıldı.