İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ahtamar Konusunda Katılmadığım Bir Eleştiri

Bilgi eksikliğinden kaynaklandığını sandığım ve katılmadığım bir eleştiri…

Geçtiğimiz iki haftada toplumumuzun en önemli gündemini Ahtamar Adası ve Surp Haç Kilisesi oluşturdu.
O gün orada bulunan, bulunmayan arkadaşlarımız düşüncelerini yazdılar. Özellikle bir konuda farklı değerlendirilmeler ve eleştirmeler yapıldı. Orada bulunmayan arkadaşlarımızın ‘ayrıntıları’ bilemediklerinden kaynaklanan eleştirileri dostlardan hala işitiyorum.
19 Eylül gününün Ahtamar’ını, ayrıntıları anlatarak bu eleştiriler hakkındaki değerlendirmeleri sizlere bırakıyorum.

Van Valiliği gerçekten çok güzel ve eksiksiz bir organizasyon yapmıştı. Önce Gevaş sahilindeki iki iskeleye gelen binlerce ziyaretçinin izdihama, yığılmaya meydan vermeyecek bir düzen içerisinde ve bekletilmeden adaya ulaşmaları sağlandı. Tabii dönüşte öyle oldu.

Adada ziyaretçilerin ihtiyaçları ve rahatlıkları için yapılması gereken her şey eksiksiz yapılmıştı.
Neydi bunlar:
Ziyaretçilerin ayini dışarıda izleyebilmeleri için kilisenin duvarının önüne büyük bir ekran yerleştirmişlerdi. Onun karsısına ise muhtemel yağmurdan (meteoroloji o gün bölgeyi yağmurlu göstermişti) ve güneşten korunmak için portatif demir ayakların üzeri brandayla kapatılmış büyük bir kapalı alan oluşturmuşlardı. Bu alana da yeteri sayıda kolluklu plastik sandalye yerleştirmişlerdi. (sandalyelerin arkasında “öz.id.” yani özel idare yazıyordu) İnsanlarımıza her türlü yardıma hazır çok sayıda kız ve erkek görevli, güvenlik elemanı, polis tahsis etmişlerdi. Adadaki sabit tuvaletlerin yanına yeteri kadar portatif tuvalet getirmişlerdi. Tabii plastik su tankları da içleri dolu yanlarına dizilmişti.

Diğer tarafta binlerce insana sıra bekletmeden yiyecek içecek hizmeti sunan masası, sandalyesiyle, şemsiyesiyle portatif bir cafe/cafeterya yapılmasını sağlamışlardı. Kilisenin diğer tarafına mum yakma mahalli oluşturmuşlardı. Kilisenin içerisine girmek isteyen insanlarımız kilisenin arka kapısında yığılmışlardı. Görevliler onların bir düzen içerisinde kiliseye girmelerini, çıkmalarını sağlıyordu.

En önemlisi de o gün orada hiçbir olumsuz olayın, bir provokasyonun yaşanmamış olmasıydı. Valiliğin yani sıra, buna tüm Vanlıların ve daha da önemlisi, STK ve yerel basının katkısı olmuş. Van’da Ermenilere karsı ‘dostça’ bir hava oluşturmuşlardı. Van’da gezdiğimiz konuştuğumuz yerlerde, sokaktaki insanlarda bunu hep hissettik.

Doğrusunu isterseniz ben bu kadarının yapılacağını beklemiyordum.
Kiliseyi Kültür Bakanlığı onarmayıp da “onarım izni veriyorum gelin onarın” denseydi. Bunu yapabilir miydik?
“Kilisenizi yaptık, onardık. Buyurun bu yıldan itibaren senede bir ayininizi yapın” deselerdi. Bu organizasyonun yapma görevi bizlere ait olsaydı bu denli eksiksiz ve düzenli yapabilir miydik?
Hiç kuskusuz profesyonel destek alıp yapmak mümkün olabilirdi. Ama bunun yüklü bir de faturası olurdu. Nasıl mı öderdik? Onu bilemiyorum. Ayrıca bunun gelecek yılları da var.

Bunları Van Özel İdaresi yaptı, yaptırttı, bizlere eksiksiz sundu. Valiye ve diğer ilgililere Ateşyan Srpazan tabii ki teşekkür etti. Ve birde bence güzel bir de jest yaptı. Orada Van Özel İdaresince ve bağışlarla inşaatı bitirilmeye çalışılan bir okula toplanan mum paralarını verdi. Bağış yapanlar listesine Surp Haç’ta eklendi. Ertesi günkü yerel basın bunu duyurdu. Verilen para özel idarenin bize yaptıklarının, sunduklarının yanında çok az bir miktar olan 10 bin liraydı. Bu jest kimi dostlarımız tarafından eleştiri konusu oldu ve oluyor da. Yukarıda da değindiğim gibi ben bunu ayrıntıları bilmeden yapılan iyi niyetli eleştiri olarak değerlendirdiğim için bu ayrıntıların bilinmesini istedim.
Lütfen bağ bağışlayan babaya bir salkım üzüm vermeyen oğul durumuna düşmeyelim. 

Sevgiler, selamlar 

Yervant Ozuzun
yervanto@gmail.com
Ekim 2010

Yorumlar kapatıldı.