Vehmini, hayallerini gerçek sanmak…

Ohannik Akopcan

Korku ve baskı insanların mitolojiler, destanlar ve daha da ötesinde karabasanlarla dolu korku hikâyeleri yazmalarına sebep olmuştur.
Yalan, korku ve şiddet… Bu üçleme içinde kısır döngüde kalan insanlarda beklenmedik garip travmalara da rastlanır. Korku şiddeti, şiddet yalanı, yalan da korkuyu besler…Bu şeytani düzende birtakım Nikolaï Stravoginler de peygamber kesilirler.
Bunlardan zamanımızda çok bahsedilen bir sendrom vardır: Stockholm sendromu. 

Kısaca açıklayalım. Bir uçak yolculuğunda korsanlar uçaktaki yolcuları rehin alarak bir takim isteklerde bulunurlar. Bu rehin alma epeyi dramatik ve uzun sürer. Yolculardan bir kadın bu travmaların sonucu en nihayet kendi canına kastetmeye hazır ve kendine derin korkularla işkence eden uçak korsanına “âşık” olur… 

Stockholm sendromu çok iyi bilinen ve her ezilen toplumların içinde de vuku bulan bir garipliktir.Altından çıkamayacağını sandığı, ümidini yitirip artik sonun geldiğine hükmeden İnsanlarda kendine derin eziyetler edene karşı bir garip aşk ilişkisi doğabiliyor. Hele iş bu noktaya gelmeden vehmini, hayallerini gerçek sanmak bu travmaların aşamalı olduğuna da bir işaret.