İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dersim’in Ermenileri “Gökte Hızır Da Olsam Ermeni Diyorlar” Gökçen B. Dinç

Dersim’in Ermenileri “Gökte Hızır Da Olsam Ermeni Diyorlar”
Gökçen B. Dinç /

Tarihi Travmalarla Dolu Bir Bölgenin, Geçmişi Acılarla Dolu İnsanları: Dersim Ermenileri. Onlar Şimdi Travmalarla Dolu Tarihlerini Hatırlıyor. Aktüel, Dersim’de Ermenilerle Görüştü.

Annem Kürt ama babamın ailesi Ermeni. 12 Eylül’de öğrendik Ermeni olduğumuzu, kendimizi Kürt sanıyorduk, devlet biliyormuş, biz bilmiyorduk. O zaman Ankara’da çalışıyordum, eşimin, ailemin yanına köyüme gidemiyordum. Gelsem de tokat yemeden dönemiyordum. Sonra ailemi yanıma aldırdım, annem babam kaldı bir tek. Zaten köylerde sadece yaşlılar kaldı. Ama onlar Ermeniliğini söylemiyor baskıdan, buradan göçen gençler söylüyor özgürce.”
Resmi adıyla Tunceli’nin Alanyazı, halkın diliyle Dersim’in Xozun köyündeyiz. Bir zamanlar Ermeni kilisesinin olduğu alanda, kiliseden kalan tek taşın üzerine oturmuş Hasan Polat böyle anlatıyor hikâyesini. Alanyazı köyünde doğan, Ankara’da köy hizmetlerinden emekli olan Polat, başkentte sorun yaşamamış, çünkü kimliğinde “İslam” yazıyormuş. “Beş çocuğum henüz kimliğimizin tam farkında değil” diyen Polat aslında Türkiye’de ilk kez konuşulmaya başlayan bir topluluğun üyesi: Dersim Ermenileri. Bugüne kadar 1915 Ermeni tehcirinde Dersim bölgesine sığındıkları söylenen, 1937-38 Dersim olaylarında bölgede yaşanan acılara ortak olan Dersim Ermenileri, 12 Eylül’de ve 90’lı yılların terör ortamında da büyük travmalar yaşadılar.
“Dersim hiçbir yere benzemez”
Dersimli bir Ermeni olan Mirhan Prgiç Gültekin’in dernek kurmaya hazırlandığını öğrenince kendisiyle görüştük. Bölgede yaşayanların bu girişim hakkında ne düşündüğünü öğrenmek, onların hikâyelerini dinlemek için Dersim’in yolunu tuttuk.
Tarihi travmalarla dolu bir bölgede, hele Ermeni olmanın hâlâ “küfür” addedildiği, basında “Türkiye’de yaşayan ‘gizli Ermeniler’ bölücülükte önemli rol oynuyor” gibi cümlelerin kolayca sarf edildiği düşünüldüğünde, neyle karşılaşacağımızı tahmin ediyorduk aslında. Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in, Şubat 1926’da hükümete sunduğu raporda, “Cumhuriyet hükümeti için bir çıbanbaşı” dediği Dersim’de ilk gün, Munzur nehrine tepeden bakan bir kahvede uzun süre sohbet ettiğimiz Ermeniler, katliamları, acıları yaşadıklarını anlattılar; yıllardır Ermeni kökenli oldukları için dışlandıklarını söylediler ama ses kayıt cihazını açmamızı veya fotoğraf çekmemizi istemediler.

Haberin devamını Yeni Aktüel dergisinin 226. sayısında bulabilirsiniz!

Yorumlar kapatıldı.