İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özgürlük ödülü!  Ohannis Conkar

Özgürlük ödülü!

Ahmet Altan’a dünyanın en prestijili basın ödüllerinden “Leipzig Özgürlük ve Medyanın Geleceği Ödülü’nü Almanya’da düzenlenen törenle aldı.

Ahmet Altan’la birlikte İtalya’dan Roberto Saviano ve Hirvatistan’dan Duşan Milyos’a verildi.

Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Ahmet Altan ödül töreninde yaptığı konuşmada ;

“Doğa dengesi”ni vahşet üzerine kurmuştur. Bütün canlılar kendi çıkarları için başka canlıları parçalar, öldürür, yok ederler. Bu vahşette bir masumiyet vardır. Çünkü bunu içgüdüleriyle, yaşamlarını sürdürebilmek için yaparlar. Doğa onlara böyle yapmalarını emreder.”

Yazının devamını okumak isteyenler Taraf Gazatesi internet sayfasından okuyabilirler.

Ben bu “doğa” olayını, tabi ki ormanlarda yaşayan vahşi hayvanlar için geçerli olması gerekir. Diye yorumluyorum.

Benim bu yazıyı okuduktan sonra aklıma takılanları yazayım.

Gerçekten yaşadığımız doğa insanların yaşayabilmesi için, başka insanları öldürmesi ve yok etmesi mi gerekiyor? Bazı durumlar da mesela “savaş” durumlarında bunu doğal karşılamak gerekiyor. Veya bir insanın sana doğru dönmüş silahını gördüğünde, eğer varsa silahın ondan önce onu öldürmek istersin, yaşayabilmen için… Yaşamak için, yaşayabilmek için öldürmen gerekiyor…

Barış zamanın da insanların birbirlerini öldürmelerini, terör olaylarını, yollara mayın döşeyerek güvenlik güçlerimizin yok olmalarını, ölmelerini, sakat kalmalarını asla onaylamadığım gibi, yine TSK tarafından döşenen mayınlarda yüzlerce vatandaşımızı yitirdiğimizde başka bir gerçektir…

Yine barış’ta suikastle yok edilen 26 gazeteci ve yazarımızı, akademisyenlerimizi, aydınlarımızı yok etmelerinin bu doğa olayı ile ilgisi olabilir mi?

Bu değerli insanlarımızı yok etmeleri onlara ne kazandıracak? Ellerine ne geçeçek! Vatan’ımı kurtaracak. Bu 26 gazeteci ve yazar’ı yok etmekle, sergiledikleri fikirlerini mi yok edecek? Kitaplarını mı? Düşüncelerini mi? İnsanlıklarını mı ? Değerlerinden ne kaybedecekler!…

Evet bazı gazeteci-yazar-şair-ozan-akademisyen-aydın insanlarımızın, kendi fikirlerinde olmayan insanlarımızı, tehdit ve hedef gösterirse, açıkca öldür diye yazarsa bu o gazetecinin düşünce özgürlüğüne girer mi?

Evet Hrant Dink’in duruşmalarını takip eden ve bunları kitap haline getiren gazeteci ve yazarlarımıza dava açmalarını neye yorumlayacağız! Ve bu dava açmalar halen devam etmektedir. Ne açılı mı? Ne özgürlüğü? Yapılmak istenen olumlu açılımları bu gibi durumlar gölgeliyor. Karanlılardan tam kurtulduk derken, aydınlığa açılan pencereleri bir yandan da kapatmakla meşguluz. Güneşe kavuştuk derken, güneşimize de gölgeleri getirmekte yeteneğimizi sergiliyoruz…

Hrant Dink’i de bazı gazeteci, köşe yazarları ve hatta gazete yönetmenleri, başyazarları, bazı kurumlar tehdit ve hedef göstermedi mi?

İnsanların işi öldürmek mi olmalı, yoksa o insanları yaşatmak mı?

Evet böyle ödüller almamak için, insanlık, sevgi, kardeşlik, başkalaştırmama, öldürmeme, işkence ile yok etmemek için, yeni bir dünya kurulacak mı?

İşte insanların onun için, çaba sarfetmeleri gerekmez mi?

Vicdanlarımız yalnız değilse, tüm vicdanları görünür kılalım. İnsanlıkta, kardeşlikte, sevgide, ortak değerlerimiz de birleşelim. Hayat çok kısa, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmalıyız, yoksa torunlarımız bizi asla affetmeyecek…

Ohannis Conkar

Yorumlar kapatıldı.