İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Acı Gerçekler Nurettin Değirmenci

Acı Gerçekler 
Nurettin Degirmenci

“Din ya da ulusal kimlik önemli değil. Önemli olan herkesin sadece acıyı paylaşması, bunu hissetmesidir. Tüm siyasi tartışmaların ötesinde insanî bir duruş göstermesidir.” Samson Özararat
İlk defa Japonlarla çalışırken, bir Japon mühendis, “1830’lı yıllarda Japon İmparatoru hasta olur. Büyücüler, üfürükçüler İmparatoru sıkı bir sorguya çeker ve işlediği günahı itiraf etmesini isterler. Büyük baskı karşısında, İmparator, “Çocukluğumda bir karga öldürdüm” der. İmparatorun sağlığı, geleceği ve Japonya’nın kurtulması için karga kutsal hayvan ilan edilir, avı yasaklanır. İki yıl içinde, Japonya’da, o kadar çok karga olur ki; köylüler pirinç hasadı yapamaz olurlar. Köylülerin feryatları karşısında, karga, kutsal hayvan olma sınıfından atılır.” diye anlattı. Daha sonra, başka bir Japon mühendis, Japon soyluları arasındaki vahşi ve acımasız savaşlardan söz etti.
Kendi kendime, “Bu Japonlar atalarına hakaret etmiyorlar mı?” diye sordum.
İngiliz firmasında çalışırken, bir İngiliz, “7. Yüzyıl’da İngiltere’de oldukça vahşi insanlar yaşardı.” dedi. Bu İngiliz de atalarına hakaret ediyordu. Hâlbuki bizim atalarımız, 5000 yıl önce bile bizim gibi yaşamışlardı. Bizler böyle öğrenmiştik.
Bizler 5000 yıl öncesini gayet iyi bildiğimizi savunurken, 100 yıl önce Anadolu’da hangi acıların yaşandığından habersiz olmaktan utanç duymayız.
Evrensel yasalar evrensel ölçüleri, evrensel mantık ve yöntemi, ölçülü kurumları, bilge yöneticilere olan ihtiyacı, evrensel değerleri yaratır. Basit örf ve gelenekler ise basit ölçüleri, basit mantık ve yöntemi (Entrika, kurnazlık, yalan, ikiyüzlülük…), cılız kurumları, güçlü lider ihtiyacını, insana yakışmayan değerleri yaratır.
Türkiye’de belleklere evrensel yasalar taht kuramadığından, oluşumlar arasında yöntemli ilişki kurulamaz. Örneğin, bir tarihçi, “Kurtuluş Savaşı yoksulluk içinde yapıldı.” der. Rüşvetini alan yöneticiler, “Atalarımdan bana çıkınlar kaldı” diye öter. Eğer rüşvetçi yöneticilere bakılırsa; Türkiye, zenginlikler ve çıkınlar arasından ortaya çıkmıştır.
Osmanlı’da yönetimi ele geçiren İttihat ve Terakki Cemiyeti, Ermeni örgütleri ile işbirliği yapar ve Anadolu’da kavgaların son bulmasını ister. Müslüman-Ermeni çatışmaları 1880’li yıllarda başlar, yöneticilerin teşviki ve desteği ile hızla yayılır.
Ne var ki, zorunlu ihtiyaçların karşılanmadığı ortamlarda kavgalar bitmez.
İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticileri Osmanlı’nın sorunlarını çözmek için Almanya ile birlikte savaşa girmeye karar verirler. Böylece:
A-Almanya’dan alacakları borçlarla memur maaşlarını ödeyecekler,
B-Kocaman savaş kazanacaklardı.
Ermeni örgütleri savaşa karşı çıkarlar. Ermeniler savaşa karşı çıkmakla:
1-Almanları kendilerine düşman ederler.
2-İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticilerine düşman kabul edilirler.
3-Ruslarla dost olmuş sayılırlar.
Sonra acı olaylar başlar.
24 Nisan 1915’in şafak vaktinde İstanbul’daki Ermeni örgüt yöneticileri, aydınları, yazarlar, sanatçılar, öğretmenler, avukatlar, doktorlar, mebuslar teker teker evlerinden alınırlar. Bunlar bir daha da geri dönmezler. Bu olay, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, özellikle Anadolu’da gerçekleştirilen, “Tarihsel Ermeni Dramı”nın başlangıcı olur. Sonra acı olaylar artarak devam eder.
Bazılarına göre 2.000.000, kimilerine göre 700.000 Ermeni ölür. Bu arada Anadolu’da kanlı kavgalar ortaya çıkar. Osmanlı yöneticileri, vatandaşları arasında taraf olurlar ve Ermenileri düşman kabul ederler. Hâlbuki Ermeniler, Osmanlı’nın vatandaşıydı. Bazı Ermeniler suç işlemiş olsa bile bütün Ermenilerin suçlu sayılaması evrensel insani yasalara aykırıdır.
Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri, yıllardır 1915 Ermeni Dramını yok sayarlar. Vatandaşlar, olayları tek yanlı öğrenmek zorunda kalırlar. Bazıları, “Ermeniler Müslümanları öldürdü” derler. Kimse, “Anadolu’daki Ermeni nüfusu, Ermeni Kilisleri, Ermeni manastırları, Ermeni malı-mülkü ne oldu?” diye sormaz, soramaz. 
Diyarbakır Surp Giragos kilisesinin çan kuleleri, 1913 yılında zamanın belediye başkanı Müftizade Hüseyin Paşa tarafından yıktırılmıştır. Kuleler, Tavit usta isimli 3 nesil mimar ve inşaat ustası olan bir Ermeni tarafından dikilmiş. (Demek ki, olaylar 1915 öncesi başlamıştır. 24–4–1915 resmi olarak kıyımı başlatma tarihidir.)
Türkiye’de bilgi, beceri, araç-gereç artışı, çalışıp üretmenin yaygınlaşması sonucu bilge insanlar tatlı yalanlardan nefret ediyor, acı gerçekleri kabul ediyorlar.
Gerçekler yeraltında saklanırsa, çevresini tahrip ederek açığa çıkar.
Türkiye’de vatandaşlar acı gerçeklerle yüzleşmek zorundadırlar.

1915 olayları, Türkiye’de ilk kez bir dizi eylemle protesto edildi. İHD’NİN ‘139 Ermeni aydınının öldürüldüğü’ yıldönümünde Haydarpaşa Garı’nda eylem düzenledi.

1915 olaylarını anma amacıyla Taksim’de de oturma eylemi yapıldı. Yerli ve yabancı bazı akademisyen, gazeteci ve sanatçıların da destek verdiği eylemde katılımcılar, Türkçe, Ermenice ve İngilizce “Bu acı bizim acımız. Bu yas hepimizin” yazılı siyah pankart açarken, ‘139 Ermeni aydınının başına ne geldiğinin” açıklanması istendi.
Dünya 1915 Ermeni olaylarını nasıl değerlendiriyor?
Paris’in merkezinde Kanada Meydanı’na Ermeni din adamı ve besteci Gomidas’ın 6 metrelik heykeli törenle açıldı. Binlerce Ermeni ve Türk halk şarkısı derlemiş besteci Gomidas 1915’te bugün 234 Ermeni aydınla birlikte tutuklanıp Çankırı’da bir kampa götürülmüştü. 24–4–2003
AB parlamentoları, olayı, “Soykırım” olarak görüyor.
ABD yöneticileri, olayı, kendi büyükelçilerinin yazdığı rapor doğrultusunda, “Soykırım” kabul ediyor ama ticari ve siyasi çıkarları gereği sözcüklerle oynuyorlar.
Obama, 24 Nisan mesajında 1915 olayları için yine ‘büyük felaket’ ifadesini kullandı. “1915’teki insanlık dışılığa rağmen, Ermenilerin ruhundan ilham alıyoruz” diyerek Ermenilere övgüler yağdıran Başkan Obama, “1915 olaylarında Ermenileri kurtaran Türkleri selamladığını” söyledi. Böylece iki tarafa da mavi bocuk dağıttı. 25–4–2010
Bizler ne yapmalıyız?
İsterse bir tek Ermeni vatandaşımız malı-mülkü için öldürülmüş olsun; bir daha böylesi olaylarla karşılaşmamak için acı gerçekleri evrensel ölçülerle öğrenmek ve çocuklarımıza öğretmek zorundayız.
Siyasi partiler ne yapıyor?
1-İttihat ve Terakki Cemiyeti uzantısı partiler olayı inkârda kararlı gözüküyor.
2-AKP yöneticileri, ABD ve AB ülkeleri hatırına olayı kısmen kabulleniyorlar.
3-Sosyalist partiler havanda su dövüyorlar.
Vatandaşlar ne diyor?
A-Kul-kuyruklar liderlerinin peşinde koşuyor, ezberledikleri sözcükleri tekrar ediyorlar.
B-Özgür, kendi ayakları üzerine dikilen, birey olan vatandaşlar değişik düşünceler ileri sürüyorlar.
Ne çeşit düşünce ileri sürülürse sürülsün; gerçekler, değişik düşüncelerin çatışmasından açığa çıkar.

Türkiye’de vatandaşların, sadece Avrupa Birliği üyesi olması için değil, insan gibi yaşamak için evrensel kötülükler arasında ayrım yapmadan karşı çıkması, onların tekrarına izin vermemesi gerekir. Bu davranış insan olma koşuludur.

nurettind@geteselektrik.com
Nurettin Değirmenci
Elk. Yük. Müh.

Yorumlar kapatıldı.