İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cemaat ve liderlik…  Yavuz Baydar

Sevgili Okurlar gazete izin vermediğinden haberin tamamaını yayımlayamıyoruz: Haberin tamamını 
 adresinde okuyabilrsiniz

Yervan Özuzun ile temasa geçtim. Uzun yıllar yerel yöneticilik yapan Özuzun aynı zamanda, şimdilerde ağır hasta olan Ermeni Patriği Mesrob II’nin de özel danışmanları arasında yer almıştı. Değerlendirmesini, biraz kısaltarak aktarıyorum:
“Hastane vakfının başkanı, isminden de anlaşılacağı gibi hastanenin yönetim kurulu ile birlikte hastane vakfını temsil eder. Ermeni vakıfları platformu diyebileceğimiz örgütlenmeye, yani VADİP’e en fazla, (önceden onay almak koşuluyla) başka vakıfları da temsil etmek yetkisi verebilir. Vakıf yönetiminin cemaat yönetimi anlamına gelemeyeceği ise çok açıktır.
Ancak her şeyden önce, hukuki ve siyasi temsili ayırmak gerekir. Çağdaş temsili demokrasilerde millet siyasi olarak parlamentolar tarafından temsil edilir. Bu nedenle cemaat için de bir siyasi temsil tartışması söz konusu değildir. Osmanlı’da cemaatler millet sistemine göre örgütlenmiş, dini liderleri tarafından ve onların başkanlığındaki sivil ve ruhani heyetlerce temsil edilmişlerdir. Cumhuriyet sonrası Anayasa dahil hiçbir yasada Patrik ya da Hahambaşı sözü geçmediğinden ve cemaatin tüzel kişiliği tanınmadığından Patriğin ve Hahambaşının bile hukuki temsil yetkisi yasal olarak kabul edilmemiştir.
Durum böyleyken herhangi bir vakıf başkanının, cemaat başkanı sıfatıyla cemaati temsil etme iddiasının ne yasal, ne de geleneksel bir dayanağı vardır.
Yasal dayanağı olmayan bir sıfat fiilen (de facto) verilse bile, yasal dayanağı olmayan bir temsilden söz etmek mümkün değildir. Bu tartışmaların temelinde – maalesefhayatının sonuna kadar görev yapmak üzere seçilen Patrik Hazretlerinin görevini yapamayacak kadar hasta olması yatmaktadır. Doğan otorite boşluğunu doldurmak üzere Türkiye Ermeni Kilisesi Ruhani Meclisi’nin, bütün din adamlarının ve cemaat yöneticilerinin onayladığı eş patrik seçimi ise, maalesef çeşitli iç tartışmalar yüzünden bugüne dek yapılamamıştır. Doğa boşluk kabul etmez. Doğan boşluk ve karmaşa ortamında yetkili makamlar kendilerine yeni muhataplar aramış ve en büyük Ermeni vakfı olan Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nin başkanını seçmişlerdir. Oysa biraz önce söylediğim gibi Vakıf yönetimi cemaat yönetimi anlamına gelmez.”

Yorumlar kapatıldı.