Görevimiz eşpatrik seçmektir. Bunun alternatifi yoktur. Gerisi ise teferruattır.

Mesrob Badriark’ın hastalığının kamuoyuna açıklanmasından hemen sonra “ ne zaman seçim yapılacak?” soruları gündemimizden eksik olmadı. Ömür boyu şartıyla görev verdiğimiz Patriğimiz halen hayattaydı tedavi süreci devam ediyordu.
Yapılması gereken neydi?
Ruhaniler doğru olan kararı verdi. Mevcut şartlarda, Ermeni kilisesinin geleneklerine göre “eşpatrik” seçilmesi gerekirdi. Ve durum Valiliğe bildirildi. Bu defa da birileri 85. patriğimizi seçeceğiz diye tutturdu.
Doğrusu, 84. Patriğimizi saf dışı bırakma görüntüsü veren bu akıl tutulması davranışları anlamakta zorlanıyorum.
Neymiş?
Efendim, geleneklerimizde “eşpatrik” seçimi yokmuş. O nedenle 84. Patriğimizin yerine 85.  Patrğimizi seçmemizin zamanıymış.
Kendilerini haklı çıkartmak için tutundukları çürük dal bu. (Suç! Murat Bebiroğlu arkadaşımızın bu konuda tek araştırmacı olarak bunca yazılarına, makalelerine, kitaplarına rağmen bilgilerini yeteri kadar anlatamamış! Ne diyelim.)
Ermeni kiliseleri geleneğinde esas olan patriklerin ömür boyu seçilmiş olmalarıdır. 

Geleneğimiz böyle değil diyebilir miyiz?
Ömür boyu seçtiğimiz Patriğimiz istifa etmediği sürece o koltuğun sahibi ve bizim patriğimizdir.
Hastalandıysa patriğimiz de değildir deyip onu yok farz edebilir miyiz?
Ömür boyu seçtiğimiz 84. Patriğimiz halen hayattadır.
Hasta olanı, hayatta değilmiş gibi kabul edemeyiz. O artık bizim için yoktur, diyebilir miyiz?
Mesrob Badriark üst otorite (devlet) tarafından görevden alınmadı.
Böyle bir şey varmış gibi davranıp patriklik makamının boşaldığını farz edebilir miyiz? 

Yazdıklarımın doğruluğunu bilenlerden özür dileyerek anlamayanlara tekrar ediyorum. 

1- Geleneklerimizde patriklerimiz ömür boyu şartıyla seçilirler. 

2- Ömür boyu seçtiğimiz patriklerimiz istifa etmedikçe o makam boşalmış sayılmaz. 

3- Ömür boyu seçtiğimiz patriklerimiz hayatta oldukları sürece o makam boşalmış sayılmaz. 

4- Ömür boyu seçtiğimiz patriklerimiz görevlerinden alınmadıkça (azledilmedikçe) o makam boşalmış sayılmaz. 

Şimdi gelelim esasa; yukarıdaki 4 koşula rağmen 85.  patriğin seçilmesinin mümkün olmadığının bilinmesi gerekir. Ötesi teferruattır. Ötesi gereksiz çabadır. 

Müteşebbis heyetteki arkadaşlarımız karar vermişler. Kararlarının ardında dim dik duracaklarmış. Çin atasözü “ karar verdinizse, akıl düşünmeyi durdurur” der. Bu nedenle onlara söyleyecek sözüm yok. Dilerim kendilerine ve toplumumuza daha fazla zarar vermezler. 

Hukukçularımız yukarıdaki koşullara rağmen hukuk dağarcıklarında hukukçuluklarına ve toplumumuza gölge düşürecek zorlama ve ayıplı çareler aramasınlar. Hele hele toplum sorunumuzu geleneklerimize rağmen sakın ha sakın yargıyla çözme talihsizliğine kapılmasınlar. Parmak hesabıyla ve takvim yapraklarında yargı süreleri hesabı yapmasınlar. Tarih onları af etmez. 

Ve bu labirentten çıkalım. Bu ayıptan, toplumumuz üzerine düşen bu gölgeden kurtulalım.
Bunun iki şıkkı var: 

1- Müteşebbis heyet ruhani meclisin kararı doğrultusunda asıl görevine döner. Bu konuda yapılması gerekenler için ortak akılla çıkış bulunur. 

2- Atamayla (burada sözle) göreve gelenler, kendilerini göreve getirenler tarafından görevden alınıp yerlerine yenisi atanır.
Onları göreve getirenler bulunulan olumsuz durumdan çıkmak için zaman kaybetmeden gereğini yapmalılar. Yoksa bunun zararı ve ayıbı hepimize yansıyor.