İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müteşebbis Heyet’in Duyurusu Hakkında

Müteşebbis Heyet’in Duyurusu Hakkında

Müteşebbis Heyet sonunda beklenen açıklamasını yaptı ve tahmin ettiğimiz gibi bu hiç kimseyi tatmin etmedi. Zaten etmesi de mümkün değildi. Yapılanı ne kadar savunurlarsa savunsunlar kendilerinin Eş-Patrik seçimi için görevlendirilmiş olduğu gerçeğini değiştiremezler ve “madem öyle neden bu görevi kabul ettiniz?” sorusunu cevaplandıramazlar. Sağda solda Eş-Patrik değil patrik seçimi ifadesiyle yazılmış bazı yazıların varlığı asla yapılana gerekçe teşkil edemez. Ruhani Kurul’un bu konudaki kararları ve açıklamaları son derece açıktır ve arşivlerimizde yer almaktadır. Kurul 24 Aralık 2008 tarihinde Patrik Mesrob Mutafyan’ı ömrünün sonuna kadar Türkiye Ermenileri Ruhani Lideri olarak tanıma kararı almıştır. 2 Mart 2009 tarihinde ise gerekli görüldüğünde Eş-Patriklik seçimine gidilmesine karar verilmiştir. Söz konusu Eş-Patriklik seçimi kararı 13 Kasım 2009’da Ruhani Kurul tarafından alındı ve ilgili dilekçe Ruhani Kurul yetkilileri tarafından 3 Aralık 2009 günü İstanbul Valiliği’ne verildi. Tüm bu işlemlerde Eş-Patriklik ifadesinin kullanılmış olduğu açıktır ve bu bir yıllık zaman zarfında, Müteşebbis Heyet üyeleri de dahil olmak üzere hiç bir cemaat kurumu veya kişi, yapılanın yanlış olduğu şeklinde bir yorumda bulunmamıştır. Eş-patriklik konusu cemaatin tümü tarafından benimsenmiş ve kabul görmüştür. Çünkü bir Patrik hayatta ve kendi iradesi ile istifa etmemişken, yerine yeni bir Patrik seçilmesi mümkün değildir. Yapılabilecek olan tek seçim Eş-Patriklik seçimidir.

Bu koşullarda Vakıf yöneticileri tarafından seçilip görevlendirilen Heyet’in görevinin Eş-Patriklik seçimini düzenlemek olduğu çok açıktır. Müteşebbis Heyet, Vakıf yönetimlerince görevlendirilmiş olup onların bu konudaki vekilidir. Heyet’in Eş-patriklik değil Patrik Seçimi’ne karar verip uygulama gibi bir yetkisi yoktur, yapılanın hukuktaki ismi “yetki gaspı”dır. Örneğin siz emlak sorununuzla ilgilenmesi için bir avukata yetki veriyorsunuz ama o sizin eşinizden boşanmanızın daha doğru olacağını söylüyor ve bu yönde dava açıyor. Hiç bir vekil, müvekkillerinin iradesi dışında bir eylemde bulunamaz, onların iradesini sorgulayamaz.

Müteşebbis Heyetin Eş-Patriklik değil Patriklik seçimine karar vermek gibi bir yetkisi olmadığı gibi, bu yapılanın herhangi bir geçerli dayanağı da yoktur. Eş-Patrikliğin hukuka aykırı olduğu gibi ifadeler tamamen gerçek dışıdır. Bunu anlamak için cumhuriyet döneminde yapılan Patriklik seçimlerinin ne olduğuna bakalım:

Osmanlı Dönemi’nde 1863 yılından 1923’e kadar Milli Nizamnameler uygulanmıştı. Bu sisteme göre, Ortodoks Ermenilerde 120 sivil, 20 ruhaniden oluşan bir Genel Meclis mevcuttu. Milli işleri yönetmek için Genel Meclise bağlı pek çok kurul ve komisyon vardı. Patriği seçmek ise aynen bugünkü Cumhurbaşkanı seçimlerinde olduğu gibi genel meclisin işiydi. Cumhuriyet devri ile birlikte tüm bu sistem bitti, geriye sadece Patrik ve Ruhani Kurul kaldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı devrindeki Ermeni Milleti Nizamnamesi’ni, yani Anayasa’sını uygulamak için ne kadar istekli olacağını zannediyoruz da herhangi bir isteğin Nizamname’ye aykırı olduğu gerekçesi ile devletçe reddedileceği gibi komik tezler öne sürebiliyoruz? Cumhuriyet dönemindeki her Patrik seçimi eski sistemin bir benzetmesidir. Genel Meclis’in yerini tutacak delegeler halk tarafından seçilir ve bunlara eski orana uygun şekilde 7de 1 ruhani delegeler de eklenerek temsili bir Genel Meclis oluşturulur. Görevi 1 gün süren bu meclis Patriği seçtikten sonra dağılır. Görüldüğü gibi Cumhuriyet dönemindeki seçimler Osmanlı dönemindekilere göre, temelden çok büyük bir farka sahiptir. Osmanlı döneminde süreli seçilen delegeler yani milletvekilleri Patriğin ölümü veya istifası durumunda yeni Patriği seçiyorlardı. Dolayısı ile Patriğin kim olacağını meclisteki dengeler belirliyordu ve halkın hiç bir etkisi yoktu. Cumhuriyet dönemindeki seçimlerde ise halkın büyük etkisi vardır çünkü delegeleri sadece tek bir amaçla, kendi istedikleri Patrik adayının seçilmesi için seçerler. 

Ne kadar benzetilmeye çalışılırsa çalışılsın artık Nizamnamenin bir uygulanabilirliği kalmamıştır. Devletin de böyle bir beklentisi doğal olarak yoktur. Devletin hiç bir kanununda Patrik sözü bile geçmez. Sadece Müteşebbis heyet vasıtası ile belli şartlarda bir seçim yapılması talep edilir. Devlet de mevcut kanunlara (Nizamnameye değil) aykırı bir durum yoksa bu şartları onaylar ve seçilen kişiye sadece mabet dışında dini kıyafetle gezme özel hakkını verir. Yapılacak olan seçimin içeriğini değiştirmek, doldurmak, günün şartlarına uyarlamak tamamen bizim elimizde olan şeylerdir. Bunların Nizamnameye uyup uymaması devletin umurunda bile olmaz. Tüm bunlara ek olarak zaten Müteşebbis Heyet diye bir kurumun da doğal olarak Nizamnamede olmadığını da belirteyim. Demek ki, Nizamnamede bulunmayan ancak günün şartlarının gerektirdiği kurumlar bugün kurulabilir. Eş-Patriklik kurumu da sadece 60 yıl uygulanmış olan ve 87 yıl önce kaldırılan Nizamnamede yoksa bile 1700 yıllık kilise geleneklerimizde vardır ve uygulanması son derece doğaldır. Bu şartlar altında, Müteşebbis Heyet’in Eş-Patrikliğin olamayacağını savunması abesle iştigalden başka bir şey değildir. Devletin bile reddetmediği ve kanımca kabul edeceği bir uygulamayı içimizden birilerinin henüz en başında “olmaz” diye kestirip atması gerçekten vahimdir.

Eski yönetmeliklerde, her kilise bölgesinin seçim çevresi olup pek çok yerde duvarlara delege seçtirilmesi, Patrik adayları için “Türkiye Cumhuriyeti’nin itimadına mazhar olmak” gibi ihtilal döneminden kalma keyfi hükümler ve pek çok benzeri olumsuzluk mevcut olmasına rağmen müteşebbis heyetin tek değişiklik başvurusu seçmen yaşının 21’den 18’e düşürülmesi olmuştur. Müteşebbis Heyet, söz konusu olumsuzlukları giderme konusunda hiç bir adım atmadığı gibi, kendi varlık nedeni olan Eş-Patriklik konusunu da inkar ederek işleri iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.

Heyet, yaptığı açıklama ile kararının arkasında olduğunu bildirdiğine göre bu konuda tartışacak bir durum kalmamıştır. Belirttiğim gibi Müteşebbis Heyet Vakıf yönetimlerinin seçimi düzenleme konusundaki vekilidir ve onların iradesine aykırı davranışlarda bulunamaz. Vakıf yöneticileri Ruhani Kurul tarafından tekrar toplantıya çağrılarak bu gelişmeleri değerlendirmeli, ortaya sunulan tezleri oylamalı ve bu oylama neticesinde Vakıf yöneticileri başvurunun Patriklik için değil Eş-Patriklik için yapılmasını doğru bulurlarsa Müteşebbis Heyet’in görevi sona ermeli ve yerine yenisi seçilmelidir. Umarım kendilerinde Patriği görevden alabilme yetkisini bulan sayın Heyet yetkilileri kimsenin kendilerini görevden alamayacağı gibi bir tez ileri sürmezler. Kendilerini görevlendiren kurul, doğal olarak görevden alma yetkisine de her zaman sahiptir.

Cemaatin ve kendilerini görevlendirenlerin düşüncelerini dikkate almayıp, kendi keyfi yorumlarını dayatan mevcut Müteşebbis Heyet tarafından sağlıklı bir seçim yürütülemeyeceği son derece açıktır. Bu şartlar altında zaman kaybedilmeden seçimin düzgün şartlarda yapılabilmesini sağlayacak yeni bir heyetin oluşturulması ve seçim sürecinin aksamadan devam etmesi şarttır. Seçim sürecine girmiş olan, insanların saflara ayrıldığı cemaatte artık işlerin düzgün yürümesini beklemek mümkün değildir. Söz konusu seçim en doğru şekilde yaz döneminden önce yapılarak yeni Eş-Patrik seçilmeli ve cemaatteki kaosun son bulması sağlanmalıdır. 

Aret Çiçekeker

Yorumlar kapatıldı.