İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Torunlar ve belgeler  Hüseyin Kalkan

Torunlar ve belgeler

TARAF GAZETESİ-http://www.taraf.com.tr/haber/44538.htm
HÜSEYİN KALKAN * / Savaşta sonra, Ermeni Patrikhanesi ailelerinden zorla koparılıp alınan çocukları bulma çabasına girişir. Sadece Bakırköy’de çoğu asker ve devlet görevlisi kişilerin evlerinde hepsi kız 17 çocuk tesbit edilir.
Fehtiye Çetin’in Anneannem’i kolay bir kitap değildi, Ayşe Gül Altınay’la birlikte yayımladığı Torunlar’da öyle. 25 hikâyelik bir acılar kitabı. Daha ne kadar böyle hikâye var bilmiyoruz. Kimi gerçekten kayıp oldu. Kimi bir “Müslüman” olarak aramızda kayıp gitti. Çocukları, torunları var aramızda, ancak susmak zorundalar hâlâ. Oysa ki arınmak için bu hikâyeleri bilmek, anlamak ve tarihi arka planı ile yüzleşmek zorundayız.

Ermeni kırımında bu halkın sadece malları değil çocukları da talan edildi. Öyle rastgele değil, birkaç tane değil, yukarıdan yönlendirmeyle sistemli olarak yapıldı. Şimdiye kadar devletin açıkladığı belgelerde bile bu sistemli talanı anlamak için yeteri kadar veri var.

Ermeni sorunu ile ilgili kamuoyuna açık belgelerde, en kalabalık öbek, Ermeni yetimleri hakkında olanlarıdır. Talat Paşa, bütün tehciri ve kırımı yönlendirdiği gibi, çocukların talanı konusunda da yönlendirici olur. Ermeni çocukların bu topraklardaki kötü kaderi belki de Talat Paşa’nın 12 Temmuz 1915’te on altı merkeze çekilen şu telgrafla başladı. “Ermeni nakl ve sevkleri esnasında velisiz kalması muhtemel çocukların bakımı ve terbiyesi zımnda Ermeni ve ecnebi bulunmayan kaza ve kuralarda” ileri gelen ve muteber kişilere dağıtılması emredilir. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) nr. 54/41). Telgrafların dili Talat Paşa’nın Ermeni malları gibi çocukların da, el konulacak bir nesne gibi baktığını gösteriyor. Bu yazı soykırımı tartışmayacak, ancak yeri gelmişken Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, böyle bir eylemi tek başına soykırım göstergesi olarak kabul ettiğini de belirtmeliyim. Sözleşme’nin 2. maddesinin e bendi şöyle: “Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.”  

Hepsi kız, 17 çocuk

Savaş bittikten sonra Ermeni Patrikhanesi, dağıtılan bu çocukları bulma çabasına girer. Ne kadarının bulunduğu ve Patrikhane’nin himayesine alındığına dair kesin bilgiler bulunmamaktadır. Başbakanlığın yayımladığı Osmanlı Arşiv Belgeleri’nde bu konuda bazı belgeler bulunmaktadır. Bu yazıda bütününü değerlendirmek mümkün değil. Ancak, 8 Ocak 1919 Tarihli belge, bu talanın cinsiyetçi yönünü göstermesi bakımında önemli. Belge, İçişleri Bakanlığı’nın, Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı iki cevabi yazı ve iki ek listede oluşmaktadır. (BOA.HR. MÜ, 43/2-17). Başvurular üzerine sadece Makri Köy’de (Bakırköy) oturan Müslüman “ileri gelen ve muteber zatların” evlerinde 17 çocuk tesbit edilir. Ve bunların hepsi de kız çocuğudur. Bir başka ilginç nokta, evlerinde çocuk bulunduğu tespit edilenlerin büyük bölümünün devlet görevlisi ve asker olmasıdır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilmiş bu kızların bir bölümü kiliselere veya patrikhaneye teslim edilir. Bazıları ise Müslüman oldukları, ya da firarda oldukları gibi gerekçelerle Patrikhane’ye teslim edilmez, oldukları evlerde bırakılır. Ekteki ilk liste bu çocuklara dairdir.

Belgede kızlarla ilgili bilgiler listelenmiş. “Hizmetçi veya evlad-ı manevi olarak hanesinde kızlar bulunan zevat” sütunda, Diyarbakır Vali vekili, Halid Bey, Makri Köyü İaşe Müfettişi Nasuhi Bey, Telgraf Nezareti Şef Muavini Ali Rıza Bey, Erzurum Telgraf Başmüdiri İhsan Bey, Ömer Rüştü Paşa, Dersaadet Cinayet Mahkemesi üyesi İhsan Bey, 510 nolu hat koruma Taburu Yedinci Bölük Komutanı Mehmet Nur Efendi, Ekmek tavzi memuru Abdullah efendi, emekli Kaymakam İbrahim Bey gibi devlet görevlileri ve askerler bulunmaktadır.  

Bandırmalı Dirjin ve başyazar

Velid Ebüzziya, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen simalarındandır. Fransa’da üniversite okumuş, İstanbul’a döndükten sonra Tasvir-i EfkârTevhid-i Efkâr’ı çıkarmıştır. Başvuru üzerine bu “muteber” kişinin evinde Dirjin adlı Bandırma’dan getirilmiş, 18 yaşında bir kızın bulunduğu tesbit edilir. “Hizmetçi veya evlad-ı manevî sıfatıyla hanesinde kızlar bulunan zevat” sütünunda Velid Ebüzziya için şu bilgiler veriliyor.

“Makri Köyü’nde Sakız Ağacı’nda Vapur İskelesi Caddesi’nde Fransız Mektebi ittisalinde (bitişiğinde) Tasvir-i Efkar Gazetesi sahib-i İmtiyazı Ebu’z Ziyazade Velid Bey”.

“Kızların esâmisi” (İsimleri) sütünda ise Velid Ebüzziya’nın evinde bulunan kızla ilgili şu bilgiler veriliyor: “Dirjin, Mezbûre (Adı geçen) Bandırmalı on sekiz yaşlarında ve şehri sekiz mecidiye ma’âş mukabilinde hizmetçilik etmekde iken vuku bulunan taleb üzerine Kânûn-ı Evvel sene 1332 târihinde Birinci Şu’be Müdiriyeti’ne i’zâm kılınmıştır (gönderilmiştir.)

Velid Ebüzziya, Mustafa Kemal Anadolu’ya geçtikten sonra onunla ilk röportajı yapan ve yayınlayan gazetecidir. 1921’de sürgünden döndükten sonra Tevhid-i Efkar’ı çıkarır. Anadolu hareketinin sözcülerinden biri olur. Ancak 1924-25 yıllarında Tevhid-i Efkar’da yazdığı yazılar nedeniyle İstiklâl mahkemesinde yargılanmaktan kurtulamaz.  

Kırımın cinsiyetçi yönü

Ekteki ikinci listede yine çoğu kız çocuğu olan 21 isim bulunmaktadır. Hepsi Ermeni kiliselerine veya Patrikhane’ye teslim edilen bu çocukların bulunduğu evlerin de büyük bölümü asker ve devlet görevlisi olan şahıslara ait. Çocukların geldikleri bölgelere ilgili verilen bilgiler, bunların Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde asker ve “muhteber kişiler” için getirildiğini, -öyle ki, ta Halep’ten getirilenler bile bulunmaktadır içlerinde- bu çocukların ‘korumak’ gibi halishane bir amaçla bu hanelere alınmadığını gösteriyor.

Torunlar kitabında hikâyesini anlatan torunlardan Arif, bu niyete işaret ediyor “Ninem bir din adamı tarafından korunmak için mi alındı, yoksa güzelliğinden mi? Bazıları diyor ki korumak için aldı. Ama bakıyorum güzel kızlar alınmış hep… “Ve Deniz’de “Belki sorsan özgür iradesini, babaannem yollarda telef olmayı seçecekti” diyor.

Belgelerin ve hikâyelerin gösterdiği kırımın cinsiyetçi yönüdür. Bir millet kırılırken kadınlarına ve kız çocuklarına da el konulmuştur. Konuşmanın ve yüzleşmenin bu kadar sancılı olmasının bir nedeni de bu.  

gazetesinde başyazarlık yapmıştır. Ermeni kırımındaki sorumluluğundan dolayı, savaştan sonra Malta’ya sürgün edilmiş, sürgünden sonra Mustafa Kemal hareketini destekleyen * Gazeteci / kalkanhuseyin@hotmail.com

Yorumlar kapatıldı.