İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Acil « Vicdan » aranmakta Vilma Kuyumcuyan






Acil « Vicdan » aranmakta

 

Cumartesi 10 Ekim günü, geçtim televizyonun karşısına seyretmeye koyuldum Ermeni açılımını belirleyecek Tarihi Protokol’ün imzalanış anlarını. Bilindiği gibi uzadıkça uzadı o anlar, mecbur bırakıldım dinlemeye saçmalıklarını gazetecilerin en demokratlarının dahi.

Neler neler duymadik ki, büyük bir koz geçmişti elimize, Ermeniler kendi tarihleriyle yüzleşmeye başlamalılardı artık, Ermenistan’ın tarihte meydana gelmiş olaylara fazlasıyla saplanıp kalmış küçücük bir ülke olduğunu, Türkiye’den demokrasi dersleri alması gerktiğini, Türkiye’nin bu kadar iyi niyetliliği karşısında işte Ermenistan’ın yeni bir krize daha neden olduğunu öne sürenler bir kez daha yavuz hırsız rolünü iyi niyetlilik adına üstlenivermişlerdi.

 

Bu bekleme süresi içinde, yapılan yorumların da nedeniyle içimdeki sıkıntı giderek arttı. Evet bulmuştum artık nedenini içimdeki sıkıntının, bu konuşmacılar gelecekle ilgili müthiş yorumlar yapıyorlardı, ama yoksun oldukları, hissedemedikleri birşey vardı, o da “Vicdan”dı. Gittim sözlüğü aldım elime, “Vicdan” sözcüğünü aradım, bulamadım bir türlü. Vibrasyon, vibratör kelimelerinden… sonra vida kelimesine atlıyordu. Ancak izi yoktu “Vicdan” sözcüğünün hiç bir yerde.

Ve işte şuursuzluğun da verdiği özgürlükle, demokrat gazetecilerimiz tarihi unutturma fırsatını bu protokolle birlikte geçirivermişlerdi ellerine. 

 

Gittim deyimler sözlüğünü açtım, demokrat gazetecelerimizin bu hallerini niteleyecek :

Zeytinyağı gibi su üstüne çıkmak

Hem suçlu hem güçlü

Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.

Bu ne kargaşadır, bu ne anlam karışıklığı; inkârcılık mı desem, revizyonizm mi ? Kimdir hakkaniyetten, adaletten bahseden ? Ermenistan’ın karşısında eğilip bükülmemekten ? Bu kargaşanın yerli yerine oturabilmesi ancak  Vicdan’ın* tekrar geri dönüşüyle mümkündü.

 

Buz gibi bir hava esiyordu orada, salonda. Tarihiyle yüzleşmektense, yorumlarıyla mağdurlarla ve onların azalan nesilleriyle sanki alay eden gazeteciler vardı işte karşımızda.

Doğru, Nalbantyan’ın yüz ifadesi çok asıktı, bizler hissedebildik nedenini, diğerleri ise dalga geçtiler  birazcık olsun saygı dahi duyamadan acılara. Onun ise omuzlarında yükü vardı sayısız mağdurların ve çığlıkları kulaklarında.  

 

Vicdan ve mağdura saygı duyma kabiliyetinden yoksun olma hafifliğiyle mutluydular, ifadesindeki hüzünü ise bir kez dahi hissedebilme derinliğinden çok uzaklarda. Oysa insanı insan yapan, anlamak + hissetmekti !

 

Vicdanın da tarihe gömüldüğünün farkında olamamanın verdiği hafiflikle “Ermeni sorunu tarihe gömüldü” başlığını atmıştı yüksek tirajlı gazetelerden biri. Kaldırımlara, yerlere döktüğü kardeş kanını içmek için ağzını açan toprağın laneti altında (Yaratılış, Eski Ahit par. 4), tarihten bu yana yüzbinlerce Ceylan’ları artık bünyesinde barındıramayan bu topraklardan cesetler ağaçların dallarına fışkırmaktaydı oysa. Vicdan yoksunluğundan, bu üstüne basılan topraklar artık ürün veremez hale gelmişti.

 

Halen Van yöresindeki bir mağarada toprağın güvenilir oluşunu, Vicdanın geri dönmesini bekleyen mitolojik kahramanımız Pokrig Mıher** ile birlikte geleceğe umut bağlamaktan başka bir çıkar yol olmadığından, bizler de Vicdan’ın yolunu gözetlemekteyiz.

 

Vilma Kuyumcuyan

 

*Vicdan : Kişiyi kendi davranişlari hakkinda bir yargida bulunmaya iten, kendi ahlâk değerleri üzerine dolaysiz ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç, idrak, şuur ya da ahlâk mefhumu.            

** Ermeni Mitolojisinde Yiğit Sasunlu Davit’in oğlu Pokr Mher de babası gibi bir yiğittir. Haksızıkların çok olduğu bu topraklara küskün olduğu için, atı Kurkig Çalali ile birlikte Van’da bir mağaraya kapanmış bekler. Yılda iki kez Vartavar ve Hampartzsum yortularında mağarasından çıkarak toprağı sınar, ne yazık ki toprak henüz onu taşıyabilecek güçte sağlam olmadığı, adaletsizlik ve haksızlık süregeldiği için, tekrar mağarasına döner.Toprak ananın sağlam olmasını yani sembolik olarak hak ve hukukun geri dönmesini bekler. Ancak o zaman mağarasından çıkabilecektir. Mitolojiye göre mağarasında, zaman dümenini de elinde bulunduran Pokr Mher, şayet ölürse, zaman dümenini de birlikte götürerek yaşamın da yok olacağına inanılır.  Ancak Pokr Mher yaşadığı sürece, hâlâ umut var denir.

 

 

 

Yorumlar kapatıldı.