İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnkar asla bir cözüm değil

İnkar asla bir cözüm değil
Ragıp Zarakolu
http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa_yazar.php?KartNo=54131&Yazar=Rag%C3%84%C2%B1p+Zarakolu

Defalarca „inkar“ın ve „unutturma“nın Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel kodlarından biri olduğunu yazdım. Bu da toplumumuzu oluşturan „unsurların“ devlet karşısındaki güvensizliğinin en temel nedenlerinden biri. Çünkü, bu katı tavır aynı zamanda bir „tehdit“ unsurunu olusturuyor.

Gerçekle yüzleşmek yerine ondan kaçmak ve „unutmak“ ise, toplumumuzun ana kodlarından biri haline geliyor.

Bu ise; güdülen bir toplum olmamızı kolaylaştırıyor.

Ve her seferinde bir başka grubun kurbanlaştırılması potansiyelini yaratıyor.

Bugün Holokost, sadece Avrupa`nın en ölümcül miraslarından birinin reddedilmesini değil, Avrupa`daki hiç bir toplumun ilişkilenmek istemediği bütün bir fikirler ve değerler setinin inkarını vurgulayan bir kod haline gelmiştir. Tarihçi Tony Judt`un deyisi ile, “Holokost´un kabulü, çağdaş Avrupa´nın giriş bileti” olmuştur. (Bk: Meir Litvak ve Esther Webman, From Empathy to Denial / Arab Responses to the Holocaust, CUP, NY 2009)

Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolda, ne yazık ki, sorunları radikal bir biçimde çözmek yerine, onlardan kaçmak, gerçekleri reel politika adına kurban etmek tavrı egemen oldu.

Eğer Türkiye AB´ye üyelik için başvurmasa idi, belki eski tavrını sürdürmekte o kadar sorun olmayabilirdi. Ama “ölumcül bir mirasın” reddiyesini yapmadan, tarihle yüzleşmeden, yeni bir değerler sinsilesinin toplumumuzca kabulünü nasıl saglayacağız?

Kısacası, Kürdün hakkını Kürde vermeden, 1915 olgusu ile gerçek bir yüzleşme yapmadan bu işi nasıl sağlayacağız?

Avrupa Adalet ve Demokrasi için Ermeni Federasyonu (EAFJD), şu günlerde Ermenistan ve Türkiye arasında, 1915 ile yüzleşmeden yapılan protokole karşı bir imza kampanyası başlattı.

Bu ayın başlarında ise, Federasyon Avrupa Parlamentosu’nda, “İnkar ve Hukuk” temalı bir konferans düzenledi. Bu Konferansın kapanış bildirisini, gelecekte bu sorun daha onemli bir yer tutacağı için okurlarımla paylaşmak istiyorum:

AVRUPA PARLAMENTOSU KONFERANSI SOYKIRIM İNKARI KONUSUNDA HUKUK STANDARTI GETİRİLMESİ ÇAĞRISINDA BULUNUYOR

Brüksel, Belçika 9 Ekim 2009—EAFJD (AEFSİ), 6 Ekim 2009 günü 15-18:30 arasında, “Avrupa’da İnkar ve Demokrasi” başlığı altında Avrupa’da soykırım inkarının yasaklanmasını esas alan bir konferans yapıldığını bildirmekten memnunluk duymaktadır.

Aralarında parlamenterlerin, siyasi danışmanların ve medya uzmanlarının olduğu 100’e yakın delegenin hazır bulunduğu konferans, geçtiğimiz yıl Avrupa Konseyi’nde kabul edilen ‘Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığına Karşı Çerçeve Kararı’ ışığında Avrupa Birliği’ndeki soykırım inkarını ele aldı.

İlk konuşmacılar arasında, Alman parlamenter Elmar Brok, Fransız parlamenter Jean-Marie Cavada ve Holokost’tan sağ kurtulmuş, önde gelen Alman entelektüeli Dr H.C. Ralph Giordano yer alıyordu. Brok ve Cavada Çerçeve Kararın önemini vurguladılar ve Dr H.C. Giordano’ysa Türkiye ile Ermenistan arasındaki uzlaşma umutlarının Türkiye’nin Ermeni Soykırımını tanımasına bağlı olması gerektiğini söyledi.

Brok, soykırım inkarına karşı yürütülen mücadelenin “Avrupa’nın Holokost tarihi ve deneyiminin bir sonucu” olduğunu belirtti. Brok, Hitler’in, ‘Osmanlı Türklerince cezalandırılan Ermenileri kim hatırlıyor ki?’ biçimindeki ünlü beyanının işledikleri suçların cezasız kalacağının bir kanıtı olarak kullanıldığından söz etti. “Soykırım inkarına karşı mücadelenin ve soykırımın hatırlanmasının politik bir zorunluluk olduğu”nu ifade etti.

Cavada, Almanya’nın kendi tarihine tepkisiyle Türkiye’nin, gerçeklere rağmen, Ermeni Soykırımı karşısında gösterdiği direnç arasındaki tezata dikkat çekti. Bir ulusun ulusal tarihiyle barışmasının demokrasi açısından bir köşetaşı olduğunu belirtti ve Türkiye’nin AB’ne giriş görüşmelerine göndermede bulunarak “kendi geçmişine bakmayan bir hükümete güvenemeyiz” dedi. Türkiye halkıyla Türk yetkilileri arasına bir çizgi çeken Cavada’ysa ikincisinin “tehlikeli” olduğunu ve soykırım inkarının “bir kanser” niteliği taşıdığını söyledi.

Holokost’tan kurtulmuş ve Ermeni Soykırımını incelemiş bulunan Giordano, Soykırımı, örneklerini dünyanın başka hiçbir zaman yaşamamış olduğu “evrensel boyutta bir kıyamet” olarak nitelendirerek 1915’e götüren olayların siyasi tarihçesini aktardı. Giordano, Yahudilerin ve Ermenilerin, felaketlerden sağ kurtulanların ve onların çocuklarının paylaştıkları trajik tarih gözönüne alındığında, son derece benzer bir halk olduklarını ifade etti. Her iki halkın da geçmişte ve günümüzde tehlike altında olduğunu ekleyerek “beni bu iki toplum arasında bir ittifakın gerçekleşmesini istemeye iten şey kendi biyografimdir” dedi.

Konferans, Avrupa Ermeni Federasyonu’nun, Yahudi Laik Cemaati’nin ve Avrupa’daki başlıca Tutsi savunucusu örgüt olan IBUKA-France’ın müşterek çabalarının bir sonucu olarak gerçekleşti. Bu üç örgütün başkanları Avrupa’da soykırım inkarını lanetleyip Çerçeve Karar üzerinden Avrupa değerlerinin canlı tutulmasının önemini vurguladılar.

Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığına Karşı Çerçeve Kararının 1. Maddesi, Avrupa Birliği’nde soykırım inkarını yasaklamaktadır. AB Üye Devletleri bu Çerçeve Kararın hükümlerini 2010 yılı itibariyle ulusal mevzuatlarına dahil etmekle yükümlü olduklarından, yerel hukuk düzenlemelerinin eşiğindeyiz.

Avrupa Ermeni Federasyonu Başkanı Bayan Hilda Tchoboian, çeşitli adalet bakanlıklarına ve AB Temel Haklar Örgütüne, Çerçeve Kararın titiz çevirilerini tamamlanması, böylece soykırım inkarı için hukuki bir standart getirilmesi ve AB’nde soykırım inkarının her biçiminin izlenmesi çağrısı yaptı. Ayrıca, Ermenistan ve Türkiye arasında yürütülmekte olan görüşmelere göndermede bulunarak, Avrupalı Ermenilerin iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini desteklemeleri fakat “Türkiye’nin inkar politikasını protokollere ve diğer uluslararası belgelere el altından sokuşturma çabaları”na karşı durmaları konusunda uyarılarda bulundu. (Metni tercüme eden Attila Tuygan´a teşekkur ediyorum.)

Yorumlar kapatıldı.