İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni diasporası ve Türkiye`nin yumuşak gücü  Yorum – Salih Yüce

Yorum – Salih Yüce] Ermeni diasporası ve Türkiye`nin yumuşak gücü
ZAMAN 
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=904704

10 Ekim`de Türkiye ile Ermenistan arasında Zürih`te imzalanan protokol, dünya medyasında geniş yer buldu. Bu protokolün imzalanmasına en sert tepki de ABD`deki Ermeni diasporasından geldi.

Türkiye`de yıllardır ABD`deki Ermeni diasporasının çok güçlü olduğu, Kongre üzerinde bir hayli etkili olduğu konusu tartışılır.. Ermeni lobisinin etkisinin olduğu gerçektir ancak lobinin gücünü nereden aldığı konusunda yeterince ilmî çalışma yapılmamış, kamuoyu da bu konudaki gerçekleri tam manasıyla bilmemektedir.. Her yıl ocak-şubat aylarında Ermeni soykırımı tasarısının Kongre`den geçeceği tartışmaları başlar ve Türkiye`de bazı medya kuruluşları bu haberleri gündemde tutar, arkasından ABD`deki silah lobisi ve bazı İsrail lobileri devreye girer ve neticede tasarı meclisten geçmez, ancak silah lobisi istediği yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolarlık silahları Türkiye`ye satar. Ayrıca İsrail lobisi de istediği tavizleri TSK ve TC hükümetinden koparır. Sonra da Türkiye`de konuyu gündeme getiren medya tarafından İsrail lobisi kahraman ilan edilir.

Amerika`da çalıştığım ve eğitimimi devam ettirdiğim on yıl boyunca, Ermeni lobisini hep merak ettim. Acaba hakikaten bu kadar güçlüler mi veya bu gücü nereden almaktadırlar? Ermeniler ABD`de en çok Los Angeles ve Boston`da güçlüdürler. Boston Üniversitesi`nde doktora yaptığım ve Harvard Tıp Fakültesi hastanelerinde çalıştığım yaklaşık yedi yıl boyunca bazen vazifem icabı hastalanan Ermeni ve yakınları ile veya dinî kimliğimden dolayı Ermeni din adamları ile temaslarım oldu, hatta Ermeni lobisinin organize ettiği bazı toplantılara Türkiye`nin görüşlerini savunmak için dahi katıldığım oldu. Ancak şu hakikati ifade edeyim ki, bütün Ermeniler diasporanın görüşünde değiller. Türkiye`yi seven, Türk kültürünü yaşatmaya çalışan birçok Ermeni ile de tanıştım. Bunların içinde akademisyenler, din adamları, öğrenciler ve normal halktan insanlar vardı. Bir gün hastalarımın arasında bir Ermeni profesör ile yarım saat Türk-Ermeni ilişkileri, Ermeni diasporası konusunda sohbet ettik. Kendisi merhum Turgut Özal`a problemin çözümü için bir mektup yazmış. Özal da mektubuna cevap vererek, Amerika`ya geldiğinde kendisi ile görüşeceğini ifade etmiş, ancak iki-üç ay sonra Özal vefat etmiş. Profesör bana, `Eğer Özal yaşasaydı bu problemi çözmeye kararlıydı.` dedi.

ERMENİ LOBİLERİNİN ROLÜ

ABD`de Ermeniler dinî, sosyal ve politik olarak teşkilatlanmışlardır.. Dinî olarak kiliseleri üçe bölünmüştür ve birbirleri ile çok iyi geçindikleri söylenemez. Son yıllarda bu kiliselerin çoğu cemaat sıkıntısı çekmektedir. Ermenilerin yoğun olduğu Boston, Worcester`da kiliselere sadece pazar günleri, doğum, evlilik ve cenazelerde cemaat olmakta ve bu cemaatin çok büyük kısmının da yaşları ellinin üzerindedir. Önde gelen bir Ermeni, `Kiliselerinizde neden genç yok?` diye sorduğumda, gençlerin toplumda eridiğini, Ermeni olmaktan ziyade Amerikalı olduklarını ve din ile de çok ilişkileri kalmadığını söyledi. ABD gibi İkinci Dünya Savaşı`ndan beri süper güç olan bir ülkede, `malting pot` dedikleri bu konu sadece Ermenilerin değil az çok diğer etnik grupların da kaderi olmuş ve çok büyük bir kısmı erimişler veya genel toplumun (main steram) bir parçası olmuşlardır. Ermeniler sosyal olarak da güçlerini kaybetmişlerdir. Örneğin Ermeni festivalleri 15-20 yıl öncesine göre görkemli olmamakta, bazı festivaller de çok cılız geçmektedir. ABD yapılan Türk festivallerine daha çok katılım olmaktadır. Her yıl Los Angeles, Chigaco, Huoston, New York, Atlanta ve diğer pek çok şehirde yapılan Türk festivallerine katılanlar bunu ifade etmektedirler.

Ermeni lobi kuruluşlarına gelince, bunlar göründüğü kadar güçlü değiller, ancak Türk medyasında lobinin bu gücünün fazla büyütüldüğü kanaatindeyim. Bunların gücünü bilmek için öncelikle yıllık bütçelerine ve yaptıkları faaliyetlere bakmak lazımdır. Bunların içerisinde en güçlü olduğu iddia edilen Amerika Ermeni Ulusal Komitesi`nin (ANCA) sadece Washington, New York ve Los Angeles`ta büroları vardır ve web sitelerine göre 23 eyalette de birer temsilcileri mevcuttur. İkinci büyük lobi grubu Amerikan Ermeni Meclisi`dir. Bu grubun Washington, California ve Ermenistan`ın başkenti Erivan`da birer ofisi mevcuttur. Amerikan Ermeni Meclisi bütçe göstergelerini yayınlayan http://www.charitynavigator.org web sitesine göre, bu Ermeni lobisine 2007`de hiçbir bağış yapılmamış fakat kaynağı belli olmayan kişi ve kuruluşlar çok bağış yapmışlardır.. Web sitesine göre, 2005 yılında 4.486 bin, 2006`da 3.764 bin ve 2007`de 4.314 dolar bütçeleri olmuş ve ancak bu paranın yüzde 35`i idari masraflar, geri kalanı da yapılan programlar için harcanmıştır. Armenian Fund`in bütçesi ise, 756.118 dolar ancak bunun yaklaşık 319.549 doları bu parayı toplamak (fund raising expense) için yapılan faaliyetlerde, yaklaşık 300 bin doları da vakfın diğer faaliyetlerinde harcanmıştır. Vakfın idari bütçesi ise toplanan paranın yüzde 15`ine tekabül edip vakıfta çalışan bir idareci ve bir de sekreterin maaşıdır. Diğer bir lobi grubu da Ermenistan Gençlik Federasyonu(Armenia Youth Federation) ve sadece Massachusetts eyaletinde ofisi var ve yaklaşık 17 eyalette de temsilcileri var. Bütçesi de yüz bin doları geçmiyor.

ERMENİ LOBİLERİ GÜCÜNÜ NEREDEN ALIYOR?

Ermenilerin Amerika`da Türkler kadar özel okulları ve eğitim kuruluşları da yoktur.ABD`de Türkler Ermenilerden daha iyi örgütlenmişlerdir. O zaman `Ermeni lobileri bu gücü nereden alıyorlar?` sorusu akla geliyor. Bunun için de olaya daha büyük bir perspektiften ve olayın yıllarca nasıl oynandığına dair büyük resme bakmak lazımdır. Ahtapotun Türkiye`de medya ve bazı sivil kuruluşlarda kolları vardır, ABD`de Kongre ve medyası içinde kolları vardır. Bunlar öncelikle her yıl Ermeni soykırımını gündeme taşır, arkasından ABD`deki silah lobileri ile ilişkisi olan gruplar ve bazı Yahudi lobileri sanki tasarı geçecekmiş gibi bir hava estirirler. Sonra da Türkiye`den istedikleri tavizi kopardıktan sonra konu gelecek yıla kadar gündemden düşer. Yahudi lobisi kendileri dışında soykırım olduğunu dünyada görmek istemez. İkinci Dünya Savaşı`nda sadece Yahudiler ölmedi ki, değişik milletlerden milyonlarca sivil öldü ve bugüne kadar hiçbirisi soykırım olarak kabul edilmedi.

Son imzalanan protokol diasporadan çok onların arkasındaki güçlerin işine gelmemiştir. Bunun için 10 Ekim`i matem günü ilan ettiler ve bu protokolü vatana ihanet olarak kabul ettiler. Protokol bölge barışı için önemli bir adım ve Türkiye üzerindeki baskıları da kısmen hafifletecektir. Türk medyası da eskisi gibi tek sesli değildir. Ayrıca ABD`de Türkiye`nin de artık yumuşak gücü vardır.Türkiye`nin devlet olarak ABD`deki Türklerin ve Müslümanların lobi gücünü göz ardı etmemesi gerekir. Türkiye, bu güçten istifade ettiği takdirde diaspora ve arkasındaki güçlerin etkisini azaltabilecektir.

Bu konuda üniversitelerimize ve yurtdışındaki sivil kuruluşlarımıza da önemli görevler düşmektedir. Üniversitelerimizde Ermeni kürsüleri kurulmalı ve Ermeniler ile alakalı Batı standartlarına uygun projeler uygulamaya konulmalıdır. Konuya ilmi olarak yaklaşılır ve hükümetler de uygun politikalar üretebilirse, diaspora ve arkasındaki güç daha da zayıflayacak, Azerbaycan`ın işgal altındaki toprakların hepsi olmasa bile yarısından çoğu da tekrar alınabilecektir.

ZAMAN

DR. SALİH YÜCE MONASH ÜNİVERSİTESİ

Yorumlar kapatıldı.