İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yalancısın demek cezaya tâbidir

Yalancısın demek cezaya tâbidir
Taraf / herTaraf – Istanbul – 01.10.2009

TANER AKÇAM* / Elekdağ’ın başlattığı girişimle, hükümet, İngiliz Parlamentosu’na gönderilen mektupta: İngiliz Hükümeti Almanya’dan dilediği gibi MAVİ KİTAP’ta yer alan bilgilerin asılsız olduğunu açıklamalı, Türkiye’den de özür dilemeliydi. Elekdağ, hükümeti büyük bir rezaletin içine çekmişti. Çünkü, ortada böyle bir özür söz konusu değildi.

Öfkemden, burnumdan soluyorum ama aslında çaresizim. Anlatacağım olay inanılır gibi gelmese de gerçek…

Türkiye’de hukuk sisteminin ne olduğunu, hukukun ne olduğunu, nasıl çalıştığını gösteren bir örnek. “Bu ülkede hukuk yok” dedirtecek bir zırvalık… Aslında benimkisinden daha kötü örnekler de var ama olsun… Anlatayım.

Mesele şu: Şükrü Elekdağ, Türkiye’nin eski Washington Büyükelçisi; 2002 yılından beri Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili…

2006 yılında kendisine hakaret ettiğim iddiası ile aleyhime dava açtı. Hem de bir değil; üç ayrı dava birden… 2009 yılı itibariyle, ben bu davaları tek tek kaybetmiş bulunuyorum.

Ve Şükrü Elekdağ’a hakaret ettiğim gerekçesiyle, her üç davadan da kendisine ayrı ayrı 10.000; 7.500 ve 6.000 TL tazminat ödemeye mahkûm edildim.

Bu cezalara faiz ve mahkeme masrafları da eklenecek. Avukatın söylediğine göre, sadece 6.000 TL cezaya çarptırıldığım davada, ödenmesi gereken para miktarı 11.000 TL’yi bulacaktır.

Elekdağ kamuoyunu yanılttı

Davaların özü, Şükrü Elekdağ’ın, 1915 konusunda kamuoyunu yanıltıcı bilgi vermesi ve yalan söylemesidir. Ben de “Şükrü Elekdağ yalan söylüyor” dedim ve konuya ilişkin bir yazı yazdım.

Üç ayrı cezayı da, tek bir yazı nedeniyle aldım. Bu da ayrı bir hukuk skandalı…

Olayın kısa hikâyesi şudur:

2005 yılı Mart ayında, Cumhuriyet Halk Partisi, Şükrü Elekdağ’ın önderliğinde, Ermeni Soykırımı’nın 90. yılı nedeniyle büyük bir kampanya başlattı.

Kampanyanın hedefi, İngiltere’yi Türkiye’den özür dilemeye davet etmekti. İddia şu idi:

1915-16 yıllarında İngiliz Hükümeti, Almanya ve Türkiye aleyhine, “Mavi Kitap”lar yayımlamış ve bu iki devletin sivil halka karşı katliam yaptıklarını iddia etmişti. İngiltere daha sonra, Almanya aleyhine yayımladığı Mavi Kitap’ın tamamıyla propaganda mahsulü olduğunu kabul etmiş ve 1925 yılında Almanya’dan resmen özür dilemişti. Elekdağ bu tezine kanıt olarak, İngiltere Dışişleri Bakanı A. Chamberlain’in 2 Aralık 1925 tarihinde İngiliz Parlamentosu’nda yaptığı bir konuşmayı gösteriyordu. Bu iddiaya göre, o günkü oturumda, İngiliz Parlamentosu Mavi Kitap konusunu görüşmüş; İngiliz Dışişleri Bakanı yaptığı konuşmada, Mavi Kitap’ın propaganda amacıyla yazılmış asılsız bir kitap olduğunu kabul etmiş ve Almanya’dan resmen özür dilemişti. 1 Mart 2005 itibariyle, “İngiltere özür dilemelidir” tezi bir kampanya haline sokuldu ve kampanya basına, “Soykırım Atağı” başlığı ile tanıtıldı. Basın, “90 Yılın İntikamı”, “Mavi Kitap’a Karşı Uluslararası Atak”, “Soykırıma Hodri Meydan” başlıklarından geçilmez oldu.

Hemen hemen her köşe yazarı, 2 Aralık 1925’te, İngiltere’nin Almanlardan özür dilediğini büyük bir tarihî hakikat olarak ilan ediyor; hepsi bir ağızdan, İngiltere’nin Türkiye’den de özür dilemesini istiyorlardı. Propaganda’ya Batı’dan Justin McCarthy ve Andrew Mango gibi “bilim adamları” da davet edildiler.

Bunlar da, İngiltere’nin Almanya’dan özür dilemiş olduğunu tekrar ettiler. Türklerden hâlâ neden özür dilenmemiş olduğunu ise, Türklerin, Batı karşısındaki eziklik duygularını kaşıyarak yaptılar ve “Türklere karşı yapılan haksızlık kimseyi ilgilendirmiyor” çünkü “Onlar sadece Türk” yollu izahlarda bulundular.

Elekdağ, TBMM bünyesinde bir girişim başlattı. TBMM, 13 nisanda Tarihte Türk-Ermeni İlişkileri-Ermeni Soykırımı İddialarında Gerçeklerin Ortaya Çıkarılması konusunda genel görüşme yaptı ve oybirliği ile İngiliz Parlamentosu’na mektup gönderme kararı aldı. Mektup’ta, İngiliz Hükümeti’nden, Almanya’ya yaptıkları şeyin Türkler için de yapılması istendi. İngiliz Hükümeti, aynen Almanya örneğinde olduğu gibi Türklerle ilgili yayımladıkları MAVİ KİTAP adlı kitaptaki bilgilerin asılsız olduğunu açıklamalı ve Türkiye’den özür dilemeli idi.

Mektup önce Başbakan Erdoğan ile ana muhalefet partisi lideri Baykal, sonra da milletvekilleri tarafından imzalandı ve İngiliz Parlamentosu’na yollandı.

Ortada gerçek anlamda bir skandal vardı. Elekdağ, TBMM’yi, Türk Hükümeti’ni son derece büyük bir rezaletin içine çekmişti.

Çünkü, ortada ne Elekdağ’ın iddia ettiği bir oturum vardı ne de böyle bir özür söz konusu idi.

Almanya’dan özür dilenmedi

EVET! İngiltere, ne Almanya hakkında yayımlanan MAVİ KİTAP’taki bilgilerin asılsız olduğunu ilan etmiş ne de Almanya’dan özür dilemişti.

Elekdağ’ın iddia ettiği Aralık 1925’te İngiliz Parlamentosu’nda bu konuya ilişkin hiçbir görüşme yapılmamıştı. Elekdağ açıktan yalan söylüyordu.

Ben de “BİR SKANDAL: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin mektubu ya da Şükrü Elekdağ ve Justin McCarthy bu ülkeyi nereye sürüklüyor” başlığı ile bir makale yazdım.

Makalede tek tek, ileri sürülen iddiaların nasıl geçersiz olduğunu gösterdim. İngiliz Parlamento oturumlarından alıntılar yaparak,

2 Aralık 1925 toplantısında MAVİ KİTAP konusunun gündeme bile gelmediğini, ortada özür dileme olarak anlaşılacak tek bir konuşma yapılmadığını gösterdim.

Bu makalem, AGOS’ta tefrika edildi, Birikim Dergisi’nde yayımlandı. Pencere yayınları, MAVİ KİTAP’ın Türkçesini yayımladı ve benim makalemi önsöz olarak koydu.

Ve Elekdağ, bu her üç yayın için de ayrı ayrı hakaret davaları açtı. Davaların ilki Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, AGOS ve benim aleyhime açılmıştı.

Mahkeme 10.000 TL para cezasına çarptırdı ve Yargıtay 4. Dairesi bu cezayı onayladı. Davanın ikincisi Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde idi.

Dava, Birikim ve benim aleyhime 6.000 TL para cezası ile sonuçlandı.

Davanın üçüncüsü Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Pencere Yayınları ve benim hakkımda açılmıştı.

Mahkeme toplam 7.500 TL para cezası ile sonuçlandı. Sonuçta tek bir yazı nedeniyle, üç defa ayrı ayrı mahkûm ediliyorum ve bunlar Yargıtayca onaylanıyor. İlginçtir, mahkemelere, İngiliz Parlamento tutanaklarını yolluyorum ve Elekdağ’ın, “İngiltere, Almanya’da Mavi Kitap için özür diledi” iddiasının, İngiliz Parlamento oturumu konusunda aktardığı bilgilerin doğru olmadığını, kamuoyunu, Türkiye Büyük Millet Meclis’ini ve hükümetini yanılttığını söylüyorum.
Ve ben, Elekdağ yalan söylüyor dediğim için, Elekdağ’a hakaret ettiğim gerekçesiyle para cezasına çarptırılıyorum.

Hem de aynı yazıdan ve üç ayrı sefer… Şimdi benden bu paraları istiyorlar.

Rezalet öylesine diz boyu ki olayın farkında olan Yargıtay 4. Dairesi, Birikim Dergisi ile ilgili kararı onaylarken, kararında aynen şunu yazıyor:

“Dergi ve yazı tektir. Ancak, yerel mahkemece iki ayrı yayın ve iki yazı varmış gibi yanılgıya düşülerek ayrı ayrı tazminat takdir edilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması, gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’nın 438/son maddesi gereğince takdir edilen tazminat tutarı tek yazı için uygun olduğundan kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.”…..!

Söylenecek bir söz kalmadı

Elekdağ yalan söylüyor ve ben de “Elekdağ yalan söylüyor” dediğim için para cezasına çarptırılıyorum.

Söyleyecek bir söz kalıyor mu?

Bu memlekette 1915 konusunda yalan söylemekte özgürsünüz.

Ama doğruyu söylerseniz para cezasına çarptırılırsınız….

Mesele bundan ibarettir.

Ve bu Türkiye, Ermenistan ile tarih üzerine konuşmak için komisyon kuracakmış, öyle mi?

*Clark Üniversitesi Öğretim Üyesi / takcam@clark.edu

Yorumlar kapatıldı.