İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk Ermeni Patrikhanesi kıskaçta  MESUT ÇEVİKALP

Türk Ermeni Patrikhanesi kıskaçta 

AKSİYON DERGİSİ Sayı 765
MESUT ÇEVİKALP
Sayı: 765/ Tarih : 03-08-2009
Ortaya çıkan suikast planları ile Erivan’ın kendine bağlama isteği İstanbul Ermeni Patrikliği için ciddi bir sınav. 60 bin Ermeni’yi temsil eden Patrikliğin Erivan’ın etkisine geçmesi en çok Türkiye’yi vuracak.

Osmanlı’da ‘Cemaât-ı Sâdıkâ’ olarak vasıflandırılan, İstanbul’un fethinden sonra bizzat Fatih Sultan Mehmet tarafından kurdurulan (1461) İstanbul Ermeni Patrikliği ile devlet nazarında somut bir tabana oturtulan Türkiye Ermenileri sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Bir taraftan 1998’den bu yana Patriklik koltuğunda oturan 84. Patrik Mesrob Mutafyan’ın yaşadığı sağlık sorunları sebebiyle Patrikhane’nin zayıfladığının ileri sürülmesi; diğer taraftan, iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü’nün ‘Tedhiş Planı’nın (İkinci İddianamede yer alıyor) ortaya çıkması ve Erivan Patrikliği’nin İstanbul Patrikhanesi’ni pasifize etme isteği Türkiye’deki Ermeni cemaatinin içinde bulunduğu kıskacı yansıtıyor.

1956’da İstanbul’da dünyaya gelen (Türk vatandaşı) Patrik Mutafyan’ın liderliğindeki 60 bin kişilik Ermeni cemaati, İstanbul’da 38 kilise ve 17 okul, Anadolu’da 16 grup ve 18 din adamına sahip (2003 verileri). Ancak cemaatin devlet nazarındaki statüsü ve tüzel kişiliği net değil. Buna ek olarak Osmanlı döneminde (500 yıl önce) yazılan ve çağın gereklerine göre yenilenmeyen nizamnamesi hem Patrikhane’nin hem de Ermeni vakıflarının elini bağlıyor. Devlet kademelerinde 1990’ların sonunda bu yönde bir çalışma başlatılsa da henüz tam anlamıyla kullanıma sokulmuş değil.

Fotoğrafın geneline bakıldığında, diasporaya karşı duran, Türk hükûmetlerinin Avrupa Birliği (AB) sürecine destek verip Türkiye-Ermenistan arasındaki barış süreçlerini destekleyen Mutafyan ve Patrikhane’nin zayıflatılması Türkiye’nin aleyhine. İstanbul’u Erivan’a bağlayıp patrikhanelerin sayısını dörtten üçe (Kudüs, Beyrut ve Erivan – Ecmiadzin) indirmeyi arzu eden çevrelerin en büyük isteği de bu.

Burada akla şu soru geliyor: İstanbul Patrikhanesi zayıflar, kapanırsa Türkiye ne kaybeder? En başta, Türkiye’deki tüm Ermeni kiliseleri Erivan’daki Ecmiadzin Patrikhanesi’ne bağlı sayılacak. Aslında Erivan Kilisesi 2003’te uygulamaya soktuğu bir kanunla diğer kiliselerin kendisine bağlanmasına imkân tanıyor. Bu bağlamda, Erivan’ın Türkiye’deki Ermenileri kiliseler üzerinden kontrol edip Ankara’ya baskı aracı olarak kullanma ihtimali doğuyor. Türk Ermenilerinin ‘varlık’ olarak zayıflaması Türkiye’nin dış dünyadaki çok kültürlülük imajına da zarar getirecek. Bazı dış güçler, Ermeni ve Türkler arasına yeniden nifak tohumları ekme imkânı elde edecek. Bu pencereden bakıldığında muhtemel tehlike daha iyi anlaşılıyor.

Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı emekli Büyükelçi Ömer Engin Lütem’e Patrikliğin 1461’de neden kurdurulduğunu soruyoruz. Lütem, Sultan Fatih’in kentin ekonomik yapısını canlandırmak üzere ticarette iyi olan Ermenilerin İstanbul’a yerleşmesini teşvik etmek gayesiyle Patrikhane’yi kurdurduğunu vurguluyor. Bununla birlikte 60 bin Ermeni’nin yaşadığı Türkiye’de bu tür bir dinî müessesenin bulunmasını normal karşılıyor. Ancak Lütem, İstanbul’un ruhani olarak Erivan Patrikhanesi’ne bağlı olduğunu aktarıyor.

Fatih Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Keskinkılıç ise aslında Fatih’in Ermenilere verdiği berat ve patriklik kurma inisiyatifiyle onları devlete, padişaha bağlamayı düşündüğünü belirtiyor: “İstanbul Ermeni Patrikhanesi kuruluşunu Osmanlı Devleti’ne borçlu. Zira İstanbul Rum Patrikhanesi’nin aksine, fetihten önce burada bir Ermeni Patrikhanesi yoktu.” Keskinkılıç, Osmanlı’nın ardından Ermeni Patrikhanesi’ne tanınan yetkilerin Cumhuriyet dönemine tam yansıtılamadığını, Patrikliğin bugünlerde Ankara’dan talep ettiği hakların aslında Osmanlı döneminde verilenlerden farklı olmadığını söylüyor.

Ermeni Patrikliği’nin varlığı Türkiye’ye ne kazandırıyor? Keskinkılıç’a göre, Patrikliğin zayıflaması ve ortadan kaldırılması en başta Türkiye’nin azınlık politikalarının sorgulanmasına yol açar: “Patrikhane’nin varlığı, Türk demokrasisinin gelişiminin bir göstergesi. Ancak Patrikhane kalkarsa Türk Ermenileri çoğunlukla Erivan’a bağlanır ve uluslararası ilişkilerde sıkıntı çıkar. Bununla birlikte Erivan Ermeniler üzerinden Türkiye’nin iç işlerine karışma imkânını elde eder.”

Üçüncü yüzyıldan bu yana İstanbul’da varlık gösteren Türkiye Ermenilerinin mevcut sorunları aslında Lozan Anlaşması sonrasında ortaya çıkıyor. Çünkü Lozan’la birlikte Türkiye’deki azınlıklara yeni bir açılım getirilirken Osmanlı’da kullanılan azınlık nizamnamelerinin yapısı bozuluyor. Özellikle patrikhanelerin (Rum ve Ermeni) statüsü, vakıfların mal edinebilmesi ve patrik seçimleri konusunda ciddi bir boşluk oluşturuyor. Bugün patrikhaneler, seçimlerini ancak Osmanlı’dan kalan mevzuatla yerine getirebiliyor. Mutafyan’ın hayatı boyunca patrik olması da bu boşluktan kaynaklanıyor. Gelinen noktada, Türkiye Ermenileri ‘sorunların yeni bir nizamname ile çözülebileceğine’ inanıyor.”

Peki, Ergenekon, Ermeni cemaatini neden hedef alıyor? Bir yandan hükûmetin elini zayıflatmak, diğer yandan ülkeye nifak tohumları ekmek isteyenler için azınlıklar bulunmaz bir fırsat. Ergenekon da tam bu noktada devreye giriyor. Mahkemeye sunulan ‘İkinci İddianame’de gün yüzüne çıktığı gibi örgüt ‘Ermeni Patriği Mutafyan’a yönelik ‘Tedhiş Planı’ adı altında silahlı eylem hazırlamış (ayrıntılı kroki ve bombalar da ortaya çıktı). İddianamede, örgütün Türkiye’de yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlara yönelik, özellikle Sivas’ta silahlı eylemlere hazırlandığı kayıtlara geçirildi. Bu tür eylemlerle hükûmetin içte ve dıştaki imajını zayıflatıp Ermeni-Türk çatışması çıkarmanın hedeflendiği görülüyor. Bir bakıma Türk Ermenileri Erivan’ın kucağına itiliyor. Bu hayata geçerse demokratik Türkiye, sivil demokrasi ve Türk Ermeni cemaati kaybedecek. Ek klasörlerdeki Ermenilerle ilgili yüzlerce sayfalık analiz, belge ve yazı, bazı odakların bu konular üzerine nasıl kafa yorduğunu kanıtlıyor.

Doç. Dr. Şakir Batmaz: (Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi)

Patrikhane ve Ermeni cemaati sahiplenilmeli

Son üç yılda Türk-Ermeni ilişkilerinin olumlu bir seyir izlemesinin ardındaki önemli unsurlardan biri Türkiye Ermenileri Patriği Mutafyan. Sağduyulu, güven veren, mütevazı kişiliği ile çizdiği yol haritasında menfi milliyetçiliğin uzlaşı noktasında her iki tarafa büyük tehdit oluşturduğuna vurgu yaparken, temel uzlaşı noktasını Hazreti Mevlana’nın “Ne olursan ol yine gel” sözünde gösteriyor. Açılım sürecinde dikkat etmemiz gereken en önemli unsur, Türkiye’deki Ermeni Patrikhanesi’nin Erivan’daki Ecmiadzin Patrikhanesi’yle, Türk cemaatinin de diasporayla yakınlaşmasının önüne geçilmesi olmalı. 

Ruhani anlamda İstanbul Patrikhanesi Erivan’a bağlı sayılsa da siyasal anlamda anlaştıklarını söylemek mümkün değil. Buna karşın İstanbul’dan Ecmiadzin Patrikhanesi’ne teoloji eğitimi için öğrenci ve rahipler gönderilmekte. Neden İstanbul’da bir üniversitenin bünyesinde mesela ilahiyat fakültelerinde kurulacak bir bölümde bu eğitim verilmesin? Ermenistan’daki Sevan Gölü Rahip Okulu’nda veya Ecmiadzin’de her biri Batı ülkelerinde doktora yapmış, fakat Türkiye’ye karşı önyargılı patrik adaylarını görünce bunlara teslim edeceğimiz Ermeni vatandaşlarımızın nasıl bir eğitim alacaklarını kestirmek zor değil. 

Bunun yanında devlet-patrikhane ve cemaat ilişkilerine yeni bir açılım getirebilmek için ‘Türkiye Ermenileri Patrikliği Tüzüğü’ oluşturulmalı. Böylece cemaat ve Patrikhane’nin devletle ilişkileri daha sağlıklı zemine oturabilir. Bu tüzükle cemaat vakıflarındaki seçimlerde yaşanan sıkıntılar da giderilebilir. Seçim usulünün değiştirilmesi birçok açıdan önemli. Son dönemde YÖK’ün bazı üniversitelerin Ermenice bölümü açma taleplerine olumlu cevap vermesi önemli bir gelişme olmakla birlikte bu üniversitelerin Ermenice dersini verebilecek akademik personelin bir an önce tedarik edilmesi gerekiyor. Yine gayrimüslim öğrencilere tanınan dinî bayram izininin Türkiye Ermeni cemaati tarafından heyecanla karşılandığını biliyorum. Küçük ama önemli bir ayrıntı da Türkiye’nin Sesi Radyosu tarafından başlatılan Ermenice yayınlar. Keşke yıllar önce bu yayın başlatılmış olsaydı.

Yorumlar kapatıldı.