İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ya Hep Berber! Ya Tıraşa Son!

Yukarıdaki başlıkta bulunan “Tıraşa Son” ifadesi bana ait. Anlamlı olsun diye böyle bir değişiklik yaptım, gerçekten de çok anlamlı oldu. İfadenin orijinali, Nor Zartonk isimli grubun aşağıda görebileceğiniz “Sansürcülere Son Nokta” başlıklı yazısının sonunda “Ya hep berber! Ya hiç birimiz!” şeklinde bulunuyor. Görebildiğiniz gibi herhangi bir anlamı yok; bu açıdan bakıldığında yazının tamamıyla da son derece uyumlu. Sloganın aslını merak edip yazının içine bakarsanız işler daha da karışıyor. Bu kez slogan detaylı şekilde anlatılmış ve tamamının “Kurtuluş yok tek başına, yap hep beraber ya hiç birimiz!” olduğu belirtilmiş. Doğrusu bu Nor Zartonk beni gerçekten sansürcü yaptı, sloganlarını yorumlarken aşırı derecede otosansür uygulamak zorunda kalıyorum.

Diyeceksiniz ki, ne dedikleri belli. Bir harf yanlışlıkla eksik veya fazla yazılmış önemli mi… Değil elbette. Bu berber ifadesini haftalardır her yazının altında görüyor ve “insanlık halidir içeriğe bakalım” deyip geçiyordum. Ne var ki, bu gençlerin aşağıdaki yazısında “Nor Zartonk’un adını düzgün yazamayanların 16 Haziran’daki manşet haberlerinde Türkiye Ermenileri Patriği’nin adını dahi düzgün yazamadıklarını görünce biz de soruyoruz: Acaba yayımladığınız yazıları okuyor musunuz?” şeklinde bir ifade görünce aynayı biraz kendilerine tutmak istedim. Bu aynaya yeterince bakabilirlerse, yayımladıkları yazıları sadece kendilerinin değil okuyucularının da okumadıklarını görecekler. Çünkü, baş sayfaya ekledikleri grafiğe göre sitelerine ayda ortalama 3.000 kişinin girdiği görülüyor. Bu 3.000 kişi yazıları okusaydı, herhalde birkaçı haftalardır benim gözüme çarpan şeyi görür ve ilgilisine bildirirlerdi.

Kontrol etmedim ama demek ki Patrik’in adını yanlış yazmışız. Olabilir, insanız, yanlış yazmış olabiliriz. Yine aynı nedenle, yani insan olmamızdan dolayı, Patrik Hazretleri’ne sağlığında da gerekli saygı ve sevgiyi gösterirdik. Kendisine karşı ismini doğru yazmamaktan çok daha büyük yanlışlar yapılmıştır. Nor Zartonk’lu gençlerin Patrik Hazretleri’nin Ramazan ayında oruç tutarak diyalog geliştirme çabalarına karşın “Aferin Mesrob’a oruç tutsun da zayıflasın biraz.” şeklindeki yorumları halen Hyelist arşivlerinde mevcuttur, dileyen varsa buyursun gösterelim. Bu tip girişimlerle dalga geçmiş olanların, şimdi halklar arasındaki kardeşliği geliştirdiklerini iddia etmeleri gülünçtür. O zaman olduğu gibi yine birilerinin söyleyemediklerini söyleyen kuklalar olmaktan ileri gidememişlerdir.

Deniliyor ki, Nor Zartonk’un da adını yanlış yazmışız. İmlasına gelene kadar Nor Zartonk – Yeni Rönesans – Yeni Yeniden Doğuş ifadesinin kendisi baştan başa bir yanlış zaten. İnsanlar 100 küsur yıl önce bu tip hataları göstermek için

Bab-ı Ali yüksek kapısından
Mürur edip geçerken
Yek süvari bir atlıya
Tesadüfen rast geldim
Sordum ona sual ettim…

şeklinde başlayan şiiri yazmışlar. Burada yek süvari bir atlı yerine bir Nor Zartonk’çu yazarsak şiiri 21. yüzyıla kolayca uyarlamış oluruz.

Çocukla çocuk olmayı bir tarafa bırakırsak, “ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganının “ya sev ya terk et” benzeri faşist sloganlara benzediğini ve grubun kendisini konumlandırdığı şekle uymadığını belirtmiştik. Tabii bu benzerliği göstermek için söz konusu sloganlardan da örnekler vermek gerekliydi. Gençler de yazılarının başında gördüğünüz gibi bu cümleleri almışlar ve “Yukarıdaki alıntılar faşizan bir partiden ya da ırkçı bir gruptan yapılmamıştır. Alıntılar, Nor Zartonk’un Hyelist Mail Grubunda yapılan sansürü teşhir etmesinin ardından, Hyelist moderatörleri Murat Bebiroğlu ve Aret Çiçekeker tarafından Hyelist ve Hyetert’te yazılan yazılardan alınmıştır.” demişler. Doğrusu bunların yaptıkları “Papa New York’a iner inmez genelev var mı diye sordu” fıkrasına bile rahmet okutur.

Tarz bu olunca sansürü itiraf ettiğimizi de yazmaları gayet doğal. Keşke size yolladığım yazıyı yayımlayabilecek yüreğiniz olsaydı da okuyucular görseydi sansürü itiraf mı ediyorduk yoksa sizi rezil mi ediyorduk. Hyelist Mail Grubu’nda hiç bir zaman bulunmamış olan Sarkis Güreh isimli kişiyi sansürleyerek sanırım Dünya sansürcülük tarihine geçtik. Kendilerinin sakladıkları, yani asıl sansürü yaptıkları yazımda, durumu açık şekilde anlatmıştım. Tekrar ifade etmek gerekirse:

Nor Zartonk’un mevcut üyeleri, yukarıda bahsettiğim terbiyesiz üsluplarıyla yazdıkları yazılarını bile herhangi bir engelleme olmadan Hyelist’e gönderebilmişlerdir. Ancak herhangi bir destek bulamayıp sürekli tepki alınca, son yıllarda yazmamaya başlamış doğal olarak kendi oluşumlarını kurmuşlardır. Doğal olmayan şey, bir taraftan sürekli Hyetert aleyhinde çalışıp, sitelerinde bilimum linkin içinde Hyetert linkine bile yer vermezken, gayet pişkin şekilde kendi reklamlarını Hyelist’e gönderebilmeleriydi. Başlattığımız Sarı Gelin DVD’leri kampanyasını sanki başkaları başlatmış gibi gösterip bizden hiç bahsetmeyen bu grubun tanıtımını daha fazla yapmama kararı aldık ve gönderdikleri duyuruları yayımlamadık. Sansür olarak bahsettikleri budur, bugüne kadar hiçbir konuda bir fikir içeren yazılarının yayımlanmadığı olmamıştır. Zaten bahsettiğim gibi, tartışmalarda sürekli olarak ezildikleri için uzun süredir bir şey yazmıyorlar ve cevap veremeyeceğimiz ortamlarda demagoji yapıyorlardı. Böyle bir grubun reklamını biz niye yapalım? Onlar nasıl bizim reklamımızı hiç yapmadılarsa biz de yapmak istemeyiz. Bunun dışında Agos çalışanı olan Sarkis Güreh’in Nor Zartonk sitesinde hakkımda yazdığı hakaret dolu yazılar var. Ben Hyetert’te Agos Gazetesi’nin başyazarını eleştiren iki yazı yazınca, gazetenin çalışanlarından Sarkis Güreh de Nor Zartonk’ta aynı şekilde iki yazı yazmıştı. Çok merak ediyorum, Sarkis Güreh koskoca gazetede yazacak bir köşe bulamamış mı? Bu şartlar altında “bizim Agos’la ilişkimiz yok” yalanına kim inanır? Sarkis Güreh’in aldığı talimatı yerine getirme telaşı satırlarında öyle belliydi ki, “koskoca bir genel yayın yönetmeni senin gibi bir militana neden cevap versin” şeklinde bir cümle bile kullanmıştı. Arkadaş, beni küçülteceğini zannederken aslında kendisini ne kadar küçültmüş olduğunun da farkında değildi. Ben doğru veya yanlış her zaman kendi düşüncelerimi yazdım, kimsenin maşası olmadım. Genel yayın yönetmenimiz de gerçekten koskoca olsa, büyüklük kompleksi içine gireceğine ya cevap vermeme hakkını kullanır ya da kendisi cevap verirdi. Gerontokrasiden, aklın yaşta değil başta olduğundan bahseden gençlerin böyle işlere alet olmaları gerçekten çok tutarsız. Söyleneceklerin sonu gelmez, neticede hakkımda yazılan bu hakaret dolu yazıları yayımlayan, bana cevap hakkı teklif etmeyen, gönderdiğim cevapları da yayımlamayan Nor Zartonk sitesinin iki yöneticisini de Hyelist’ten çıkardık. Baskıyı, sansürü kabul ettiler dedikleri işte bunlardır. Madem siz sansüre karşısınız, demokratsınız, en azından bu yazımı sitenizde yayımlarsınız, okuyucunuz da neyin ne olduğuna kendisi karar verir. Yayımlamadığınızda da en azından bu yazıyı okuyan herkes ne kadar yeteneksiz demagoglar olduğunuzu görür.

Ama bizim cevap hakkımızı kullanamadığımız da yalanmış. Görüldüğü gibi arkadaşlar şöyle buyurmuş: “Hyetert’den bize her türlü iftira atmaktan çekinmeyen bu zihniyet ‘’Cevap verme hakkımızı kullanamıyoruz’’ diyerek insanların yüzlerine baka baka yalan söyleyerek istedikleri ortamdan cevap verme haklarını kullanmışlardır.” Mantıksızlığın da bir sınırı olmalı ama yok… Sanırım Nor Zartonk kendi sitesinde cevaplarımızı yayımlamayınca kendi kurmuş olduğumuz gruplara da yazmamamız gerekiyordu. Okuyucusu farklı olan bir sitede bana edilen hakarete kendi sitemde veya grubumda cevap verince cevap hakkını kullanmış olmuşum. Peki size sansür yapılmış bile olsaydı, siz hangi mantığa göre şikayet ediyorsunuz? Siz de cevapları kendi ortamınızda yazmıyor musunuz?

Bizi sıkıştıkça konudan konuya atlamakla suçlayan zihniyetin aşağıdaki yeni icadı gerçekten insana pes dedirtecek cinsten: “Nor Zartonk üyelerinin adlarını merak edenler, önce “Hyelist gibi güvenliği sınırlı bir ortamda neden 300′e yakın insanın kişisel bilgilerini toplamaktadır?” sorusunun açıklamasını üyelerine yapmalıdır. Bu bilgiler arasında ev adresi, meslek bilgisi ve telefon numarası neden vardır? Bununla ne ”amaç”lanmaktadır? Bir mail grubuna üye yapmak için bu kadar bilgi toplayanlar, bu insanlara zarar gelmesi durumunda sorumluluk alacaklar mı? Bu sorulara cevap vermeleri gerekmektedir.” Öncelikle bu ifadede iki bariz “yalan” var. Birincisi kendilerinin de çok iyi bildiği gibi Hyelist’in üye sayısı 300’e değil 600’e yakındır. Bir taraftan kendilerine verilmiş olan bizimle kavga etme görevini yerine getirirken, diğer yandan da okuyucuya bizi olduğumuzdan daha zayıf bir grup gibi gösterme çabasına girmişler. Kantitenin değil kalitenin önemli olduğundan da maalesef bihaberler… İkinci yalan ise saçma yorumlarını yapmak için ortaya attıkları, Hyelist üyelerinden ev adresi istendiği iddiası. Gruba katılma isteği gönderen kimselerden istenen bilgiler, o kişinin gerçekten var olup olmadığını anlamaya yarayan bilgilerdir. Bu sayede gruba farklı niyetli kimselerin girmesi engellenerek grubun güvenliği sağlanır. Ev adresi ise gereksiz olduğu için istenen bilgiler arasında yoktur. Yalanlardan sonra gelelim yapılmış olan saçma yoruma… Faşizmle, ırkçılıkla mücadele ettiklerini iddia eden bu grup sanırım Ermeniliğin büyük bir suç olduğunu kabullenmiş. Sanki Ermeniler toplumdan gizli yaşayan, saklanan varlıklar da nerede olduklarının bilgisi birilerinin eline geçince büyük bir tehlike doğacak. Madem öyle şu meşhur anketlerinizle bilgi toplamayı bir an önce bırakın da insanlara bir zarar gelmesin. Bu gençler bu korkaklıkları ile Ermeni toplumundan hareketle tüm Türkiye toplumunu demokratikleştireceklermiş. Güler misin, ağlar mısın…

Buyurun söz konusu yazı, altındaki meşhur sloganı ile aşağıda… Başkalarının maşası olan, yazdıkları yazıların altına isimlerini bile yazmaya cesaret edemeyen, üstüne üstlük yazdıkları gerçekten çok zayıf olan bu gibiler son nokta koysa ne olur her gün yazsa ne olur?

Aret Çiçekeker 

Sansürcülere Son Nokta 

“Sözde gençlik grubu” 

“Ergenekon yemini” 

“Ya sev ya terk et” 

“Ya hep beraber ölürüz, ya hiç birimiz” 

“Kırıkkale kırması” 

“Birileri düğmeye basmış” 

“Savaş Açmış” 

Yukarıdaki alıntılar faşizan bir partiden ya da ırkçı bir gruptan yapılmamıştır. Alıntılar, Nor Zartonk’un Hyelist Mail Grubunda yapılan sansürü teşhir etmesinin ardından, Hyelist moderatörleri Murat Bebiroğlu ve Aret Çiçekeker tarafından Hyelist ve Hyetert’te yazılan yazılardan alınmıştır. Görüldüğü üzere, 19 Ocak öncesi ve sonrasında Hrant Dink’in arkasından hakaret edenler bugün yazdıkları yazılarda O’nun adını dahi kullanamayıp bize saldırmaktadır. 

Hyelist moderasyonu verdiği cevaplarla uyguladığı sansürü itiraf edip kendi ideolojisini ortaya koymuştur. Murat Bebiroğlu ve Aret Çiçekeker kendilerinden beklenen düzeyde ve üslupta davranmış bir taraftan pişkince sansürü kabul edip diğer taraftan sansürün üstünü örtmek adına polemik yaratmak için gülünç iftiralar atmışlardır. 

Öncelikle bilinmelidir ki bir gazeteden alıntı yapmak o gazetenin iktidarı altına girmek değildir. Zira Agos’dan alıntı yaptı diye Nor Zartonk’a ”Agos’un gençlik kolu” demek ile Turkishforum’dan alıntı yaptı diye Hyetert’e, ”Turkishforum’un gençlik kolu” demek arasında fark yoktur. Ayrıca Nor Zartonk’un bir gençlik kolu olmadığını ifade etmesini ‘’Gençlik kolları kötüdür’’ diye algılamak çarpıtmanın güzel örneklerinden biridir. Hyetert’den bize her türlü iftira atmaktan çekinmeyen bu zihniyet ‘’Cevap verme hakkımızı kullanamıyoruz’’ diyerek insanların yüzlerine baka baka yalan söyleyerek istedikleri ortamdan cevap verme haklarını kullanmışlardır. 

Nor Zartonk üyelerinin adlarını merak edenler, önce “Hyelist gibi güvenliği sınırlı bir ortamda neden 300′e yakın insanın kişisel bilgilerini toplamaktadır?” sorusunun açıklamasını üyelerine yapmalıdır. Bu bilgiler arasında ev adresi, meslek bilgisi ve telefon numarası neden vardır? Bununla ne ”amaç”lanmaktadır? Bir mail grubuna üye yapmak için bu kadar bilgi toplayanlar, bu insanlara zarar gelmesi durumunda sorumluluk alacaklar mı? Bu sorulara cevap vermeleri gerekmektedir.

Nor Zartonk’un bir yönetim kurulu olmadığını bir türlü anlayamayan Murat Bebiroğlu, bağımsız olmaktan ve demokrasiden ne kadar anladığını da bize göstermiştir. Nor Zartonk’un ilkelerini kabul eden ve toplantılarına katılan herkesin karar almada oy hakkı vardır. Bu bağlamda Nor Zartonk’un üyelerini merak edenler toplantılarımızdan veya etkinliklerimizden birine katılarak bizimle tanışabilirler. Biz, sanal alem yerine gerçek alemde faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz için seve seve herkesle -yüz yüze- bir araya gelebiliriz. 

”Türkiye’de Azınlık Olmak” anketinin bilimselliğini ısrarla sorgulayan şahısların kendi beceremedikleri işleri yapanlara karşı kin beslemeleri üzücüdür. Biz bu zihniyetin ortaya attığı gülünç iddiaları dikkate almayarak kendilere internet sitemizde gerekli açıklamaların bulunduğunu tekrarlıyoruz. Bu kişiler, anketin eksi ve artılarını değerlendirmek üzere yapmış olduğumuz, İstanbul Bilgi Üniversitesi’den Doç. Dr. Ferhat Kentel ile Araş. Görev. Ohannes Kılıçdağı‘nın katıldığı panele gelme lütfunde bulunmamışlardır. Bununla birlikte, sordukları sorulara verdiğimiz cevapları da sistematik olarak görmezden gelmiş ve her zaman olduğu gibi sıkıştıkça konudan konuya atlayarak amaçlarının eleştiri değil ”çamur atma” olduğunu en açık şekliyle ortaya koymuşlardır. Şunu bilmedirler ki: ”Güneş balçıkla sıvanmaz”. 

Biz başkaları gibi Türkiye Ermeni toplumunun sorunlarını üzerinden şöhret kazanmaya değil bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Yaptığımız araştırmalar ve çalışmalar ile ilgili yazılar internet sitemizde bulunmaktadır. Bu sansürcü zihniyetin iftira atmadan önce sitemizi incelemesi, söylediklerinin daha sonra çelişmemesi adına önemlidir. Ayrıca bu yazılar “çeviri” ya da “alıntı” değil bizatihi Nor Zartonk’luların bir araya gelerek oluşturduğu ortak emeğin ürünüdür. Bu bağlamda Nor Zartonk’un Türkiye Ermeni Toplumunun sorunları üzerine kafa yorduğu açıktır. 

”Ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganını dahi çarpıtarak demagoji yapanlar önce sloganın ne demek istediğini anlamaya çalışmalıdırlar. Tamamı “Kurtuluş yok tek başına, yap hep beraber ya hiç birimiz!” olan bu slogan kurtuluşun tek başına ve tek tek bireysel çabaların sonucu olamayacağına vurgu yapar. İnsanları birlikte mücadele yürütmeye, yardımlaşmaya ve dayanışmaya çağırır. Nor Zartonk’un “Benim Adım” belgeselini izleyerek sloganın ne anlattığı çok daha iyi anlayabilirler.
(“Benim Adım…” Belgeseli : http://video.google.de/videoplay?docid=83180636994714552&ei=is8ySsjCDaP42wLE_PCwCQ&q=benim+adim ).
İşin özü Hyelist moderasyonu her zaman yaptığı gibi konuyu çarpıtarak ve laf kalabalığı yaparak sansürcü anlayışına kılıf uydurmaya çalışmıştır. Hyelist moderasyonu yaptıkları açıklamalarla baskının ve sansürün yanında yer aldıklarını ve uygulayıcısı olduklarını açıkça ifade etmişlerdir. 

Editör Meselesi
 
Başta belirtmek isteriz ki ’’Cemaate Editör Gerek’’ yazısının sahibi Aris Nalcı’dır ve kendisinin Nor Zartonk ile bir bağı bulunmamaktadır. Yazının içeriği yazarın sorumluluğunda olduğu için içerik ile ilgili eleştirilere cevap verme hakkı yazının sahibine aittir. 

Yazının Nor Zartonk’ta yayınlanması ile ilgili eleştirilerin muhatabı ise Nor Zartonk’tur. Bu bağlamda Nor Zartonk olarak bizim, Aris Nalcı’nın yazdığı yazıyı yayımlamamızın sebebi, Ermenileri/insanları düşman ve katil olarak gösteren ve listedeki insanları açıkça hedef haline getiren ırkçı yazılar yayımlanırken daha dikkatli olunmasıdır. Bu tür yazılar eğer yayımlanacaksa bir açıklama ile birlikte yayımlanması önemlidir. 

Faşizan bir gazetedeki fikir yazısı ile insanları hedef gösteren yazılar aynı kefeye konularak ‘’haber verme görevimizi yerine getirdik’’ demek demagojiden başka bir şey değildir. Fikir yazısı ve hedef gösterme arasındaki farkı bilmeyen kişilerin internet sitelerinde editör olması da bizim de anlamlandıramadığımız bir diğer konudur. Bu bağlamda editörlük herkesin yapacağı bir iş değildir.
Ayrıca ısrarla Turkishforum yerine neden Hyetert’e tepki gösteriliyor diye bas bas bağıranlar acaba bu forumla ilgili bir şey yapılmadığını nerden bilmektedir? Bu foruma ve editörlerine karşı uygulanacak her türlü adli yükümlülük mütekabil olarak bu yazıyı sitelerine koyan herkes için geçerlilik kazanacaktır. Sanıyoruz ki bunun farkında değiller.
Şu da bir gerçek ki Ermenileri hedef haline getiren bu listede yer alan adlar arasında Hyetert editörlerinin adı ya da akrabalarının adı bulunsa yine bu liste yayımlanabilecek miydi? Basın etiğini bilmeden editör olmanın getirdiği sonuç budur. 

Nor Zartonk’un adını düzgün yazamayanların 16 Haziran’daki manşet haberlerinde Türkiye Ermenileri Patriği’nin adını dahi düzgün yazamadıklarını görünce biz de soruyoruz: Acaba yayımladığınız yazıları okuyor musunuz? 

Son Nokta 

Polemikler ile bir yere gelmeye çalışan ve bu konuda hayli başarılı olanlar, sansürcülüklerini pişkince kabul etmişlerdir. Uzun zamandır, bu zihniyetin Hyelist’te yaptığı tartışmalardaki lümpenlik ve insanları aşağılayan tavır artık Hyetert sayfalarına da taşmıştır. Onlara önerimiz ”Hyetert okunmuyor” diye mazlum bir role bürünüp yazılar yazmaları yerine kaliteli işler yapmalarıdır. Biz biliyoruz ki onlar -en iyi becerdikleri iş olan- polemiklerine ve yalanlarına devam edecekler. Artık klasikleşen ve her hafta başı yayımlanan, iftirayla dolu yazılarına devam edebilirler. Biz bu yazı ile tartışmaya son noktayı koyuyoruz. Yalnız kendilerine önerimiz polemik yaratmaya çalışırken bir düzey tutturmalarıdır.

Onlar lafazanlığa biz ise faaliyetlerimize devam ediyoruz ve her zaman şunu diyoruz:
Nor Zartonk her zaman baskının, sansürün ve sömürünün karşısında halkın yanında olacaktır.

Nor Zartonk
ԿԱՄ ՄԻԱՍԻՆ,ԿԱՄ ՈՉ ՈՔ 

Ya Hep Berber! Ya Hiç Birimiz! 

Not: Altına ”Nor Zartonk” imzası bulunmayan yazıların, Nor Zartonk’u bağlayıcı yanı yoktur.

Yorumlar kapatıldı.