İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Beyaz Ermeni Tartışmaları

Hyetert’te yayınlanan ,Sayın Aret Çiçekeker’in “Suni Gündem:Beyaz Ermeni – Taşralı Ermeni ayrımı” başlıklı yazısı bana bir iki hafta önce Kumkapı Amira Bezciyan salonunda katılmış olduğum bir toplantıyı hatırlattı .

Toplantı Ermenice’nin önemi ve Ermenice’nin değişik lehçelerini konu almış olan çok ilginç ve bir o kadar da yararlı olduğunu düşündüğüm bir toplantıydı.Türkiye’nin değişik yörelerinden gelen konuşmacılar kendi yörelerinin lehçeleriyle Ermenice konuşup kendi lehçelerini toplantıya katılanlara tanıttılar.

Misafirler arasından söz alıp sorular sorulmaya başlandığında söz alan Agos Gazetesinden Sayın Serkis Seropyan konuşmasında benim o zamana kadar hiç duymadığım ve duymayı arzulamadığım bir sözcük kullandı “Beyaz Ermeniler”.Ben bu sözcüğü o zamana kadar hiç duymamıştım ve çok rahatsız oldum.

Sarkis Seropyan Ermenice’nin önemini ve dilimizin güzelliklerini konu alan bir toplantıda söz alıp yaptığı konuşmasında adeta Ermenice konuşanları ve Ermenice konuşmakta olduklarından dolayı övünenleri suçlarcasına “Beyaz Ermeniler” ayrımcılığını yaptı konuşmasında.Kendi tabiriyle “Beyaz Ermeniler” olarak adlandırdığı kişilerin Anadolu kökenli Ermeniler’i ,Ermenice konuşamadıklarından dolayı hor gördüklerini ve onları aşağıladıklarını belirtip konuyu Türk kamuoyundaki “Beyaz Türkler ve diğerleri” tartışmalarına getirdi ve şimdi aynı ayrımcılığın Ermeni cemaatinde yapıldığını ima etti.

Bence sayın Seropyan’ın bu konuşması o anlamlı geceye gölge düşüren bir konuşmaydı.

Ben Ermeni okulunda okudum,evde biz Ermenice konuşuruz.Ermeni olmam ve Ermeni dilim ,kültürüm benim için sahip olduğum en büyük zenginliğimdir.Dilimi,kültürümü ve etnik kimliğimi hayatta hiç bir şeyle değişmem.Benim sülalem Anadolu’ludur ,baba tarafım Erzincan’lıdır ,anne tarafım ise Çankırı’lıdır.Anneannem 1915 olayları esnasında kendi 6 kardeşi ve anneleriyle beraber evleri barkları ,bağ ve bahçeleri ellerinden alınıp sürgüne gönderildiklerinde ve aralarından altısının yollarda kurban olduklarında Ermenice tek kelime bilmezlerdi.

Milletimizin tarihi bunun benzeri hikayelerle doludur ,hapimizin kökeni Anadolu’ludur ve hepimizin sülalesinde Ermenice bilmeyen (Hayakhos) olmayan akrabaları vardır.Bizlerin Anadolu Ermenilerini aşağılaması ve hor görmesi bir yana tam tersi onlara her zaman saygı duymuşuzdur çünki bizler biliyoruz ki İstanbul’daki Ermeni’ler nisbeten daha rahat koşullarda yaşarlarken en büyük eziyeti Anadolu Ermeni’leri çekmişlerdir.Katliamları bire bir onlar yaşamışlardır.Bizler okuduğumuz her kitapta ,duyduğumuz her hikayede bunun bilincine biraz daha fazla varırız.

Bizlerin Anadolu Ermenilerini , Ermenice bilmediklerinden dolayı hor görüp aşağıladığımızı nasıl bir zihniyet düşünebilir?Bu türlü bölücü haberler yapıp,hem kendi gazetelerinde hem de ulusal gazetelerde sayfa sayfa makaleler yazıp zaten bir avuç kalmış olan Türkiye’deki Ermeni cemaatini “şehirli ve taşralı” olarak ikiye ayırıp bir çatışma ortamı yaratmak isteyen bazı “gazeteci”lerimizin niyeti nedir?Neden şimdiye kadar cemaatimizde böyle “Beyaz Ermeni”diye bir ayrımcılık yokken son yıllarda Türk toplumunda “Beyaz Türkler ve diğerleri” tartışmaları başladığında bizim cemaatimizde de birileri böyle bir ayrımcılığı cemaatimize sokup bizleri bölmeye çalışıyor?

Türk Toplumunda yaratılmak istenen ve Türk Toplumunu da rahatsız eden birçok Türk aydınının tepkisini çeken bu ayrımcı zihniyetin şimdi cemaatimize ait bir takım kişi ve kuruluşlarca cemaatimize sokulmaya çalışılan bu zihniyetin amacı nedir?

Cemaatimizin her bir ferdinin bu akıma kapılmadan önce oturup iyice düşünmesi gerektiğini savunuyorum.Evet ,hepimizin iyice düşünmesi lazım,daha iki sene önce Türk ,Kürt ,Ermeni ,Suryani ve daha başka birçok etnik kimlikten insanın “Hepimiz Ermeni’yiz” sloganlarıyla yürümelerini haber yapan gazetenin yazarlarıdan bazıları şimdi neden biz Ermeni’leri ikiye bölmeye çalışarak ortaya “Taşralı – şehirli Ermeni” veya “Beyaz-siyah Ermeni” ayrımcılığını yapmaktadırlar?

Kimse Ermenice bilmeyenleri tabi ki hor göremez ancak kimse de kendi ana dilini bilmemenin doğru ve olağan bir şey olduğunu savunup o insanların kendi anadillerinden kopmalarını teşvik etmemeli.Kendilerini “liberal aydın” olarak gören bu zihniyetin sonucu olarak yeni nesillerimiz ve gençlerimiz her geçen gün kendi ana dillerinden biraz daha uzaklaşmaktadırlar.

Okullarımızda ve cemaatimizde Ermenice konuşma oranı gün geçtikçe azalmaktadır.Ermenice yayın yapan gazetelerin satışı sürekli düşmektedir.Nesillerimiz her geçen gün biraz daha asimile olmaktadır.

Bunu geçenlerde gazetelerde ve internette yayımlanan UNESCO raporundan da okuduk.Batı Ermenicesi kaybolmakta olan diller arasında 18 ci sıradaymış.Bir milleti ayakta tutan ve yaşamasını sağlayan en önemli unsur dildir.Dil yok olursa o dili konuşan milletin de sonu gelmiş demektir.Hiç bir kurum ,hiç bir yayın organı kendi ekonomik çıkarları ve tiraj endişeleriyle bu sorunu görmezden gelmemeli.Batı Ermenice’sinin yok olmakta olduğu hem UNESCO gibi uluslararası kuruluşlarca hem de cemaatimizde konuşulup tartışılmakta ancak görünen o ki bu durum “birileri”ni hiç etkilememekte tam tersi onların işine yaramaktadır.

Ne demişler “duyana sivrisinek saz duymayana davul zurna az”.

Yorumlar kapatıldı.