İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni meselesi, imza kampanyası ve Gül

Ermeni meselesi, imza kampanyası ve Gül
MURAT YETKİN
Politika / 19/12/2008
myetkin@radikal.com.tr

Birkaç gün önce Ermenistan’da yayın yapan bir radyonun İngilzce servisinden aradılar. ‘Cumhurbaşkanı Gül’ün Türkiye’deki aydınların imzalarını koyduğu soykırımı tanıma talebine ne karşılık verdiğini’ soruyorlardı. Neresini düzelteceğimi şaşırdım.
Üç üniversite mensubunca başlatılan imza kampanyasının resmen soykırım tanınmasını talep etmediğini, sonuçlanmadığını, bir yıl süreceğini, Cumhurbaşkanı’nın da açıklamaya bir cevap vermediğini anlatmaya çalıştım. 

Ne var ki, algılama o yöndeydi ve belli ki Ermenistan’da birileri ‘Bakın Gül geldi, ama Türkler soykırımı tanımıyor’ söylemine, bu imzaları malzeme yapmak istiyordu. Türkiye’deki kampanyanın başlamasından birkaç gün önce, 9 Aralık’ta Ermenistan’daki gazetelere tam sayfa ilan veren ‘üçyüz aydın’ Türkiye’yi soykırımı tanımaya çağırıyordu. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sargisyan’ın Türkiye ile yumuşama politikasına muhalefet eden Daşnak Partisi’nin bu kampanyaya tam destek verdiğini, bir parti yetkilisiyle konuşmamdan biliyorum. O tarafta bir süreci (Eurovision şarkı yarışması zorlamasını da garipseyerek) baltalama kampanyası varsaymakta zorlanmıyorum. 

Bu tarafta imza kampanyası konusunda Nuray Mert’in 16 Aralık’taki yazısına benzer düşünüyorum. Eğer bu kampanya özür dilemeyi değil, yaşanan acıları paylaşmayı söyleseydi katılmayı düşünebilirdim. Bu halini doğru bulmuyorum.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin tepkisini bir kenara ayırıyorum. CHP lideri Deniz Baykal’ın tepkisini Canan Arıtman’ın ayıplanası tutumundan soyutlayarak anmak istiyorum. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutumları arasında ise özde bir fark görmüyorum. Erdoğan daha siyaset odaklı, Gül daha hak ve özgürlükler odaklı yaklaşıyor. 

Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak ne düşündüğüne bile bakılmadan (belki de orada Sargisyan’a yapıldığı gibi sırf maç diplomasisini başlatmış olduğu için) hedef tahtasına konulmaktadır. Gül, 6 Eylül’de Erivan’a gidip döndükten sonra, 7 Kasım 2008’de Fransız L’Express dergisine verdiği mülakatta bakalım ne demiş: “Olayları savaş koşullarında değerlendirmek icap eder. Ayrıca aynı dönemde maalesef Ermeni vatandaşlarımız da, ordumuz birçok cephede aynı anda savaşırken, başka bir ülke tarafından kışkırtılmışlardır. Dürüst davranış şudur: Bu iddialar söz konusuysa tarihçilerden oluşan bir bağımsız komisyon kuralım, varılacak neticeleri hepimiz kabul edelim. Biz Türkler Balkanlar’dan çekilirken 5 milyon insanımızı kaybettik. Şimdi 100 yıl önce yaşanan bu acıları gündeme getirip bugünkü nesilleri birbirine düşman mı edelim? Bunun doğru bir davranış olmadığı kanaatindeyim.” 

Sahi, Osmanlı’nın son döneminde Balkanlardaki, Kafkaslardaki felaketlerin dış muhatapları, bugün Kafkaslardaki Türk-Ermeni-Azeri yakınlaşmasından memnun mudurlar acaba? Ne dersiniz?

Baykal, Arıtman’a ne diyor?

CHP lideri Deniz Baykal son zamanlarda toplumun her kesimini kucaklayıcı siyaseti öne çıkarmaya başladı. Çarşaflı bir hanımı CHP’ye üye kabulü bunun göstergesi. Hrant Dink’in katli sonrasında yaslı eşi Rakel hanıma taziye ziyaretine giden de Baykal olmuştu.
Önceki akşam Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e ter döktüren CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bazı AK Partililer ailesinde Ermeni kökler olduğunu öne sürünce hem toplumdan, hem medyadan nasıl tepki gördüğüne Baykal tanık olmuştu. Daha iki gün önce etnik ve dinsel kimlik üzerinden siyaset yapmanın yanlışlığını CNN Türk’te kendisi ifade etti. 

CHP’li Canan Arıtman Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün herhangi bir tutumunu yanlış, Türkiye’nin geleceğine zarar verici bulabilir. Siyasetçi olarak bunu dile getirmek en doğal hakkıdır. Ama altı yüz yıl devam etmiş çok dinli, çok uluslu bir imparatorluktan geri kalanlarla kurulmuş Türkiye’de soykütüğü üzerinden siyaset yapmaya (Arıtman’ın iddiasının doğru olup olmamasının hiçbir önemi yok) kim cüret edebilir?
Daha fenası, Arıtman’ın gelen tepkiler üzerine, yanlıştan dönmenin erdemine sığınmak yerine, üste çıkmaya çalışması, Cumhurbaşkanı’nı etnik aidiyetini korumaya çalışmakla suçlamasıdır. Arıtman’ın yaptığı ayıptır. Arıtman’ın sözlerinden büyük üzüntü duyuyorum.
Arıtman’ın bu hiçbir kitaba sığmayan tutumunun CHP içinde de rahatsızlık konusu olduğunu yine yaptığım görüşmelerden biliyorum. Baykal ile bu kadar yıl hukuku olan bir vatandaş olarak, CHP liderinin bu konuda Arıtman’a tepki göstermesini bekleyebileceğime inanıyorum.

Yorumlar kapatıldı.