İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kabahat ve özür!

Altemür Kılıç
 
“Hrant Dink’i Uğurlama Yürüyüşü Tertip Komitesi” basın toplantısı yapmış, bu yürüyüşte kullanılan “Hepimiz Ermeniyiz” , “Hepimiz Hrant’ız” sloganlarına gittikçe artan tepkiler karşısında, sloganı tevile çalışmışlar. Komite adına açıklamayı okuyan Musa Çam, şöyle konuşmuş: “Cenazede, ayrımcılığa ve milliyetçiliğe karşı çıkmanın bir simgesi olarak Hrant’ın etnik kökenine sahip çıkılmıştır. Onunla ve Ermeni yurttaşlarımızla bir günlük olsa da duygudaşlık yapılmıştır. Aynı zamanda bu sloganla, ülkede yaşayan bütün farklı kimliklerdeki yurttaşların özgür, eşit ve demokratik bir ortamda bir arada yaşamasına sahip çıkılarak kendisinden farklı olanların da acısı paylaşılmıştır.”
Çam, sonra çam devirmiş ve sloganlara karşı çıkan siyasi liderler ve köşe yazarlarını suçlamış; onları; “Hrant Dink’in canına kastedilmesi gibi yeni cinayetlerin işlenmesine hizmet eden, yurttaşlar arasında düşmanlık ve ayrımcılığın derinleşmesinde payı olanlar” diye nitelemiş!
Önce; demek Hrant Dink’i uğurlama komitesi varmış! Ve anında uğurlama töreni tertip etmiş “onbinlerce” insanı hemen toplamış ve binlerce “Hepimiz Ermeniyiz. Hepimiz Hrant’ız” afişlerini bastırmış! Bir hayır işi için bin kişiyi bir araya getirmek güçken, bir anda “onbinlerce” kişiyi yürütmek, doğrusu büyük başarı! Pankartların, bu kadar süratle basılmasını da acaba kim-kimler finanse etti?
“Komitacılar”, eğer gerçekten Türkiye’yi, bu cinayet vesilesiyle birleştirmek istiyorlarsa, o onbinler, “Hepimiz Türküz. Hrant Türk’tür” sloganıyla yürüselerdi, kimseyi rahatsız etmez, tartışmalara da yol açmaz daha dokunaklı, bütün vatandaşları birleştiren, bir “duygusallık” gösterisi olurdu ve ülkeyi, şimdiki gibi daha fazla bölmezdi. Sorarım: Yurttaşlar arasında düşmanlık ve ayrımcılığın derinleşmesinin asıl failleri kimler? Asıl ırkçılığı da, soykırımı iddialarıyla “Türklüğü aşağılayanlar” tetiklediler!
Acaba bu sözde aydın komitacılar “Hepimiz Ermeniyiz” sözüne karşı “Hepimiz Türküz” diyenlerin, bu sözlerin ülkede dalga dalga artacak tepkilere sebep olacağını düşünemeyecek kadar budala mıdırlar? Yoksa bu doğal tepkileri kasten tahrik etmekte bir maksatları mı var? Büsbütün kargaşa yaratıp, asıl ırkçılığı tahrik etmek, milliyetçileri-ulusalcıları kötülemek gibi!
Bu fırsattan istifade Milliyetçilik saldırı altında! Ancak, diğer ideolojiler gibi “milliyetçiliğin” de çeşitleri ve dereceleri var. Biz “Atatürk milliyetçileriyiz” ve kesinlikle ırkçı değiliz. Rahmetli Türkeş her konuşmasının başında, ırkçılığı telin ederdi. Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene” anlayışına dayanan milliyetçiliği, “ırkçılığın anti tezidir”. Buna göre, Hrant Dink de “Türk” tü ama acaba o, hep bu topraktan olduğunu söylemişti de bir defa olsun “Ben Türküm. Ne mutlu ki Türküm” demiş miydi?
Ama ben, içtenlikle “Ne mutlu ki Türküm” diyen çok Ermeni tanımışımdır. Kırk yıl yaşadığı Amerika’dan mükemmel Türkçesiyle “Ne yaptınız bizim güzel Türkçemize” diye mektuplar yazan “rahmetli” (bu sıfatı bilinçli olarak kullandım) sınıf arkadaşım Arto Ayvazyan, Kore savaşına katılan, Ermeni kökenli yedek subay silah arkadaşım, Atatürk’ün, “TÜRKER” soyadını verdiği Berçer ve Türk dili uzmanı Agop Dilaçar, Yunus Nadi Beyi İngilizlerden kaçıran kapıcımız Kalustyan efendiden “udi” Hrant’a kadar!
Kırılma noktası nerede? Bunca yıl, 1915’in acı ve yaraları karşılıklı sarıldıktan sonra kırılma başlatılması nerede oldu? Arto Ayvazyan kardeşimin Amerika’daki evine, hafta sonları gider, anasının yaptığı yemekleri yer, Arto’nun küçük oğullarını, kucaklarımıza alıp severdik. Onlar da bizi “amcaları” bilirlerdi. Büyüyünce, bize ters ters bakmaya başladılar. Arto bu durumda “Kusura bakmayın birileri bunların beyinlerini yıkamış. Bu bızdıklar kardeşliğimizi anlayamıyorlar” diye hayıflanırdı. Ne olmuştu? “Diaspora” olmuştu!

Yorumlar kapatıldı.